Libidoyu düşüren kemoterapi devam ederken, üstelik saçlar da dökülmüş ve göğsün teki alınmışken çekici ve arzulanan bir kadın olmak mümkün mü? Mümkün ama yol oldukça uzun. Dört kadın tedavi sırasında kendilerini ve şehveti yeniden keşfediş hikâyelerini anlattı.
Caroline, göğüs kanseri olduğunu 36 yaşında öğrendi. “Klasik tedavi yollarını izledim; ameliyat, kemoterapi, radyoterapi… Bir buçuk yıl sonra onkoloğum bir hormon tedavisi önerdi. Panik olmuştum… ‘Bu bir daha regl olamayacağım anlamına mı geliyor’ diye sorduğumda doktorum sorumu; ‘Evet, tabii ki’ diye cevapladı. Tabii ki… 36 yaşında menopoza girecektim ve çocuk hayalim suya düşecekti. Kilo alacaktım, sıcak basmaları yaşayacaktım, bir de üstüne üstlük libidom düşecekti. Aklımdan geçen bu düşüncelerle değişen yüz ifadem, doktorumu tek bir cümle kurmaya itti; ‘Hayatta olduğunuza şükredin!’ Bu da konuşmamızın sonu oldu” diyor o günleri anımsayarak.
Kanser hastalarına teşhis konulduktan sonra yaşanan şok, doktoru da hasta kadar etkiliyor. Onkologlar bu noktada tek bir noktaya odaklanıyorlar; hastayı hayatta tutmaya… Çok az doktor hastanın yaşayabileceği bedensel ve ruhsal travmalarla ilgileniyor. Söz konusu bir kadınsa, yaşadığı değişimlerin onu çok daha derinden etkilediği bir gerçek. Bunu göz önünde bulunduran ve hastasının önceliklerini dinleyen bir doktor bulmak ise bir lüks.
Telkin için konuşmak şart
“İlk şokun etkisiyle her tür tedavi yöntemine teslim olan kadınlar, hormon tedavisine başladıktan birkaç ay sonra sıcak basmalardan, azalan arzulardan, acı çekmekten, arzulanan bir kadın olamama halinden şikâyet etmeye başlıyorlar” diyor Hipnoz Uzmanı, Jinekolog Dr. Bérangère Arnal. Arnal; tedavi gören kadınlara bir seksolog, bir de psikanalist desteğiyle grup toplantıları düzenliyor. Toplantılarda kadınlar ağrılarından, yaralarından, azalan arzularından ve hissettikleri suçluluk duygusundan söz ediyorlar. Hepsi tedavi öncesindeki gibi bir eş, sevgili olmak istiyor. En büyük korkuları ise birlikte oldukları kişiyi iğrendirmek. Lucie; “Ben eşimin kesilmiş, içi boşaltılmış ve dikilmiş, biçimsiz görünen derimden iğrenerek, sonsuza kadar benden uzaklaşmasından çok korkmuştum” diye itiraf ediyor.
Göğüs Bilimci Onkolog Dr. Anne Lesur için tedavideki en önemli aşama; hastayı konuşarak yatıştırmak. “Hastalara, cinsel istek duymamalarında herhangi bir anormallik olmadığını anlatmak gerekiyor. Bu onları çok rahatlatıyor. Diğer hastaların da benzer bir süreçten geçtiklerini fark ediyorlar. Bu durumun geçici olduğunu da görüyorlar” diyor Dr. Lesur.
Sevgiliyle seks yapmak
‘Ölüm, sana teslim olmayacağım!’ Bu dürtüyle yaşama sarılan kadınlar, kadınlıklarının da farkına varmak istiyorlar. Ölüme meydan okuma güdüsüyle arzulanan bir kadın olma isteği, kadınlarda fiziksel temasın önemini de artırıyor. Onkoloji Psikologu Catherine Adler-Tal; “Bu durum; küçük çocukların okşanmak, dokunulmak, kucaklanmak istekleriyle eşdeğer. Ancak kimi kadınlar tam tersi bir tepkiyle tamamen kendi içlerine de kapanabiliyorlar” diyor. Fransa’daki Institut Curie’de yapılan araştırmalar; araştırmaya katılan kadınların yüzde 30’unun hastalık sonrası cinsellik yaşayamadığını gösteriyor. Normal cinsel yaşamlarına geri dönenlerin yüzde %58’i libidolarında bir azalma yaşadıklarını ya da orgazma ulaşamadıklarını dile getiriyorlar. Hastaların yüzde 65’i, tedavi sürecinde ilaçların cinsel yaşamlarına etkisi konusunda yeterli bilgi edinmediklerini söylüyorlar.
Göğüs kanseri tedavisinden sonraki beş yıl boyunca, hastaların yüzde 80’inde uygulanan hormon terapi, bazı hastalarda cinsel isteği öldürebiliyor. Mide bulantısı, yorgunluk, ileri derecede kas ağrısı çeken hastalar, seksi akıllarına dahi getiremiyor. Bu durum, Elisabeth gibi kendini hem bir savaş galibi hem de savaş esiri gibi hisseden hastalarda daha da ağır yaşanıyor.
Afsos Derneği Başkanı, Onkolog Prof. Dr. Ivan Krakowski; “Cinsellik ne bir lüks ne de bir tabu. Cinsellik, göğüs kanseri hastaları için de doğal bir ihtiyaçtır” diye hatırlatıyor. Krakowski’ye göre hastalara tedavi boyunca yaşayacaklarını ayrıntılı olarak anlatmanın, onlara her konuda bilgi vermenin ve ihtiyaç duyduklarında onları dinlemenin önemi büyük. “Kuru bir vajina ile cinsel ilişkiye girmek oldukça acı verir. Bu sorunu fizyoterapist ile çözmek mümkün. Yine de, arzuyu yeniden kazanmanın en iyi ilacının aşk, zaman, sabır ve güzel sözler olduğunu unutmamak gerekir” diyor Bérangère Arnal.
Başka dokunuşlar denemek
“Söylemeyenler; çiftler arasındaki iletişimi en çok etkileyen ayrıntılar oluyor aslında” diyor konuşma gruplarını yöneten Seksolog Dr. Claude Esturgie ve ekliyor; “Özellikle göğüs kanseri, kadınlar için dişilik timsali olan ve kadınları çekici kılan bir organı etkilediğinden, çok daha hassas bir konu. Kadın acı çekerken, kendinden bile hoşlanmazken hatta kadınlık kimliğini yitirdiğini düşünürken nasıl cinsel istek duyabilir ki? İşin sırrı, partnerinin, endişe duyan kadına güven verebilme becerisinde gizli. Kadın için de partnerine sonsuz güvenebilmekte elbette. Bir de arzunun tek boyutlu olmadığını, sadece estetik görsellikle sınırlandırılmaması gerektiğini de unutmamak gerek. Arzuyu şehvetle, şefkatle, entelektüel ve ince zekâyla yakalamak da mümkün. Bunlardan birinde; örneğin şehvette azalma olduğunda, diğer özelliklerle açığı kapatabilirsiniz. En önemli ayrıntı ise bedenler arasındaki iletişimi koparmamak… Masaj ve eşli sporlar hem eğlenceli hem de işlevsel olabilir.
Arzuyu tetikleyen hazzı yakaladıktan sonra, teması sürdürmek, ölümden dönmüş ve sahibine ihanet etmiş bir bedeni yeniden keşfetmek çiftler arasındaki bağı yeniden kuracaktır. Basit bir ayak masajı beyne gerekli sinyalleri göndermeye yarayabilir. Yakalanan farklı bir enerji, partnerini keşfetme çabasıyla dokunmak, en zorlayıcı hareketlerin bile yapılmasına izin vermek gibi ayrıntılar sonuç odaklı olabilir. Kadın; şefkat, yakınlık ve yumuşak sözler duyma isteğini yüksek sesle dile getirdiğinde alacağı cevap, fiziksel performanstan da fazla haz verecektir” diyor Refleksoloji Uzmanı Onkolog Dr. Anne Garcia Bour. Sınırların zorlanmasına izin vermek, bazen iki beden arasındaki bağın kilidinin açılmasına, böylece zevk ve arzuya ulaşmaya yardımcı olabilir. Şimdi yaşayanlar anlatıyor…