Ağrılı âdet dönemi, karın şişliği, hamile kalamama sorunları… Kadınların birçoğunda görülen endometriozis hastalığı, yaşam kalitesini bozmaya oldukça müsait. Ancak erken tanı ile birlikte kolayca çözümü bulunuyor.
Kadın olmanın verdiği bazı zorlukların dışında, bir de sıkça görülen ama çözümü olan hastalıklarla başa çıkmak durumunda kalmamız gerekebiliyor. Endometriozis de bunlardan biri… 25 – 35 yaş grubu kadınlarda görülebilen bu hastalığın ön tanısının konulması oldukça önemli. Şayet birazdan okuyacağınız şikâyetlere sahipseniz, muhakkak bir doktora başvurun. Endometriozis, rahim iç dokusuna benzeyen doku parçalarının, rahim içi haricinde, başka organlar (yumurtalık, karın zarı, bağırsak, idrar yolları, mesane, sinirler) üzerinde bulunması hastalığı… Bunlardan yumurtalık üzerinde oluşan yapıya ise çikolata kisti adı veriliyor. Kronik ve ilerleyici bir hastalık olduğu bilinen endometriozis, zaman zaman semptom göstermeden, ultrasonografi ya da muayene sırasında ortaya çıkabiliyor. İşte hastalığa dair bilmeniz gerekenler…
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Dr. Üzeyir Kalkan tanı ve tedavi sürecini anlatıyor.
“Endometriozis ve oluşturduğu çikolata kistleri, en sık görülen hastalıklardan olmasına rağmen doğru bilgi eksikliği, benimsenmiş yanlış inanışlar ve ihmal nedeniyle erken tanı, etkili ve doğru bir tedaviden çoğu zaman mahrum kalınıyor. Endometriozis, ağrılı âdet görme veya şiddetli âdet kramplarından ibaret bir hastalık değil. Yaşam kalitesini bozan pek çok belirtisi, âdet dışındaki günlerde veya âdet görmeyenlerde de ortaya çıkabiliyor. Çoğu zaman bu belirtiler, artık her zaman hissedilen, yaşam kalitesini kötüleştiren, kronik bir hâl alıyor.
Gündelik yaşamda, uzun süre fark edilmeden veya başka nedenlere bağlanabilecek belirtilerle de seyredebiliyor. Başka bir sebeple yapılan jinekolojik muayene veya ultrasonografi, MRI gibi tetkikler sırasında da tesadüfen görülen çikolata kistleri ile endometriozis hastalığının varlığı anlaşılabiliyor. Hastalık aynı olsa bile farklı kişilerde başka şikâyetlerle ortaya çıkabiliyor. Ağrı, en sık görülen yakınma olsa da yukarıda bahsettiğim gibi tesadüfen yapılan muayene ve tetkikler sırasında hastalık bulguları ortaya çıkabiliyor.
Aşağıda sıralanan durumlar, endometriozis veya çikolata kisti ile ilişkilendirilebilir:
• Âdet dönemi dışında da olan karın, bel veya kalça ağrıları.
• Hamile kalamama. (İnfertilite)
• Cinsel ilişki sırasında ağrı.
• Karın şişkinliği.
• Kabızlık, ishal veya ağrılı dışkılama ile seyreden bağırsak şikâyetleri.
• Mesane bölgesinde ağrı, idrar problemleri.
• Ciltte bölgesel uyuşukluk.
• Bacak veya ayak kaslarında kısmi zayıflık.
• Şiddetli yorgunluk, güçsüzlük.
• Âdet döneminde oluşan solunum zorlukları gibi birbirine benzemeyen pek çok yakınmanın kökeninde endometriozis hastalığı olabilir.
Kalça veya karın ağrısı olan genç kadınların yaklaşık yüzde 70’ine ilerleyen yıllarda, ortalama yedi yıl gecikme ile endometriozis tanısı konulabiliyor. Endometriozis lezyonları zamanla yüzeysel olmaktan çıkıp derin infiltratif endometriozis hâline gelebiliyor. Bu süreç çoğunlukla ağrının artması ve sürekli bir hâl almasıyla kendini gösterebiliyor. Daha da geç kalınan olgularda, lezyonların bulunduğu alanlardan farklı organ ve bölgelerde de ağrı hissedilebiliyor.
Ön Tanının Önemi
Her ne kadar klinik belirti ve bulgulara dayanarak endometriozis ve çikolata kistlerinin ön tanısını koymak mümkün olsa da kesin tanı için doku örneğinin patolojik incelenmesine gerek duyuluyor. Bu doku örnekleri de cerrahi işlem sırasında çıkarılarak inceleme için gönderiliyor. Yıllarca âdet ağrısının normal olarak algılanması, abartıldığının düşünülmesi, psikolojik kökenli olabileceği yanılgısı, var olan erken hastalığın ilerlemesine ve hastada ciddi hasar bırakmaya neden olabiliyor. Hastalığın ön tanısı konulduğunda ise kime, ne zaman ve hangi ameliyatın, hangi teknikle yapılması gerektiği; kimlerin ilaç tedavisi ile devam edebileceği konusunda yapılan ihmaller, eksik veya fazla tedaviler, yanlış inanışlar ne yazık ki geriye döndürülmesi mümkün olmayan hasarlar bırakabiliyor.
Tedavi Süreci
Yıllar önce endometriozis hastalığı, çikolata kistlerinin varlığı ile eş tutulurken, günümüzde çikolata kistlerinin, endometriozis hastalığının çoğunlukla yumurtalık üzerinde oluşturduğu bir sonuç olduğu anlaşıldı. Eskiden, bu kistlerin görünür görünmez cerrahi olarak çıkartılması, ana tedavi yöntemi olarak benimsenmişken; bugün gelişen bilgi ve deneyimle sadece çikolata kistlerinin değil tüm endometriotik lezyonları kapsayacak bir cerrahinin gerekliliği anlaşıldı. Aksi yapıldığında, geçmeyen şikâyetler, ilerlemeye devam eden hastalık nedeniyle ikinci tamamlayıcı cerrahiler gerekebiliyor. Bu tamamlayıcı cerrahiler, çoğunlukla daha zor ve komplike olabiliyor.
Endometriozis için uygulanacak kaliteli ve kapsamlı cerrahi, uygun medikal tedavi, diyet ve beslenme, fizik tedavi, ağrı tedavileri ve diğer tüm destekleyici tedaviler, yaşam kalitesini bozan başta ağrı olmak üzere tüm belirti ve bulgularla baş etmede etkilidir. İleri teknoloji kullanılarak yüksek kalitede uygulanan minimal invaziv cerrahiler (laparoskopik veya robotik), etkili bir tedavi planının köşe taşıdır. Cerrahi karar, hastanın durumuna göre bireyselleştirilebiliyor. Bunun için her hasta, kendi koşulları içerisinde değerlendiriliyor. Beklentiler ve bunların karşılanması şeffaf olarak ortaya konuyor. Zamanlama belirleniyor ve uygulamaya geçiliyor. Hastalar, sadece ameliyat aşamasına kadar değil, hastalığın doğası gereği yaşam boyu izleniyor. Düzenli kontroller yapılıyor ve gerekli destek kesintisiz veriliyor.
Ancak erken müdahalenin endometriozis hastalığının neden olabildiği infertilite (kısırlık), yaşam kalitesinde bozulma ve giderek kötüleşen şikâyetlerin önüne geçebildiğini unutmamak gerek. Doğru bilgi ve danışmanlığın alınması ile bilinçlenme, modern ve doğru tedaviler, bizim için kaliteli bir yaşamın anahtarıdır.”