Kadınlar birbirlerinin kalbine ve ruhuna dokunabilmek, acılarını hüzünlerini ve mutluluklarını paylaşmak için yüz yıllardır kadın çemberleri kurarlarmış. Kadın çemberlerine katılmak oldukça iyileştirici, güçlendirici ve birleştirici bir deneyim. Bu deneyimi ve kadınları güçlendirmek ve birlikte şifalandırmak için neler yapabileceğimizi Yoga Eğitmeni İrem Temel ile konuştuk.
İçindekiler
- 1 Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
- 2 Kadın çemberinin ortaya çıkış hikayesini anlatabilir misiniz?
- 3 Kadın çemberi oluşturmaya nasıl karar verdiniz?
- 4 Çemberleri yaparken özellikle dikkat ettiğiniz tarihler var mı?
- 5 Çembere katılmadan önce dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
- 6 Başından sonuna bir kadın çemberinin akısı nasıl gerçekleşiyor?
- 7 Çemberden sonra kadınlarda ne gibi değişiklikler gözlemliyorsunuz?
Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
1997 yılında İstanbul’da doğdum, lise eğitimimi İstanbul Alman Lisesi’nde tamamladıktan sonra lisans eğitimi için Leeds Üniversitesi’ne makina mühendisliği okumaya gittiğim donemde yoga ve meditasyon ile tanıştım. Bu yönde kendimi geliştirerek yoga kulübünde dersler vermeye başladım. Aynı zamanda Cihangir Yoga’dan Yoga eğitmenlik eğitimimi tamamladım ve yüksek lisans yaptığım Imperial College’da da yoga ve meditasyon etkinliklerini yönettim. Şu anda aktif olarak Cihangir Yoga’da eğitmenim. Analitik geçmişimi pratiklerimin ön çalışmalarında sistematik planlar yapmak adına kullanıyorum. Ruhani konulara ayağı yere basan yaklaşımda bulunmam da hayatımı dengeliyor.
Kadın çemberinin ortaya çıkış hikayesini anlatabilir misiniz?
Kadın çemberlerinin tarihi çok eskilere dayanıyor. Antik zamanlarda kadınlar ‘ay evlerinde’ toplanıp birbirlerini destekleyerek doğa ile bağ kuruyorlardı. Ateş etrafında toplanıp dans etmek birçok kabilenin kültürünün bir parçasıydı. Kadının yaratıcı özünü dışa vurma niyetiyle, dans gibi yaratıcı sağaltım yöntemlerine başvuruluyor. Biz kadınların ortak bir kaynağa bağlı olduğumuza inanıyorum, duygusal ve yaratıcı oluşumuz bizi içgüdüsel canlılar yapıyor, ancak belki de içgüdülerimizle temasımızı uzun zaman önce kaybettik veya uzaklaştık. Çemberler, kişinin tekrar bu alanları ile temasa geçmesine destek oluyor.
Kadın çemberi oluşturmaya nasıl karar verdiniz?
İngiltere’de üniversite dönemimde ilk kadın çemberleriyle tanıştığımda içimde varlıklarından habersiz olduğum çok güçlü duygular ile karşılaştım. Orada karşılaştığım tüm kadınlarda ayna etkisi gibi kendimden parçalar yakaladım. Herkes kendine dair paylaşımlar yaparken benim de kalbimde farklı köşelere dokunuldu. Kendi üzerimdeki etkileri gözlemledikten sonra bu duyguları paylaşıp çoğaltma kararı aldım.
Çemberleri yaparken özellikle dikkat ettiğiniz tarihler var mı?
Ay döngüleri, kadınların menstrüal döngüleri ile tarih boyunca eşleştirilmiştir. Bunun sebebi ayın bir tam döngüsünü yaklaşık 29 günle tamamlaması ve kadınların adet döngüsünün ortalaması ile bir oluşudur. Ay, aynı zamanda dünya üzerindeki gelgitleri yönetir. Bu sebeple kadın çemberleri için özellikle dolunay ve yeni ay dönemleri tercih edilir. Menstürasyon dışında, kadınlar hep bir döngüsel dönüşüm içerisindedir. Genç kızdan anneye ve sonra menopoz ile bilge kadın arketipine dönüşür. Tıpkı ayın da dünyadan bakıldığındaki dönüşümleri gibi. Kadın çemberlerinin temaları da bu konular üzerinden yaratılır.
Çembere katılmadan önce dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Çemberlere, yaş ve inanç fark etmeksizin tüm kadınlar katılabilir. Kakao içilecekse 24 saat içerisinde hayvansal gıda tüketilmemesini tavsiye ediyorum. Bir de niyet çok önemli, her inançta olduğu gibi. Alana gelmeden önce bir niyet belirlenmesi destekleyici oluyor ancak bazen de niyetler alana girildikten sonra kişiye kendini gösterebiliyor.
Başından sonuna bir kadın çemberinin akısı nasıl gerçekleşiyor?
Çemberlerde pek kural koymuyoruz, kişinin ruhunun ve bedeninin özgür bırakılması çok önemli. Öncelikle alan tutucu o günün temasına göre bir konu belirliyor. Kişilere bu temaya dair sorular ve cümleler iletilip kendilerinde nasıl açılım yaptıkları onlara bırakılıyor, ben yazının gücüne çok inanıyorum bu sebeple defter tutma taraftarıyım. Niyet zihinde kalan bir olgu iken kağıda döküldüğünde fizikselleşiyor ve bu fiziksel realitede katılması kolaylaşıyor. Kişi, dilerse çemberde niyetini veya bu temaların kendindeki açılımlarını paylaşıyor ve diğer kadınlarda bahsettiğim ‘ayna’ etkisini oluşturuyor. Bu esnada tek kazanda pişmiş kakaoyu veya bir bitki çayını paylaşıyoruz, ardından sağaltım yapmak amaçlı bir dışa vurum akışından geçiyoruz; somatik hareketler, yoga, dans ve sanat terapisi gibi. Kişi bedenini dinleyip ona göre ilerliyor. En sonunda tekrar küçük bir paylaşım yapıp bir derin meditasyon ile kapatıyoruz.
Çemberden sonra kadınlarda ne gibi değişiklikler gözlemliyorsunuz?
Genellikle duygular çemberin içindeyken kakao desteği ile yaşanıyor ancak kişinin bunu absorbe etmesi bir süreç gerektiriyor. Birkaç saat de olsa zihni susturup ruh ve beden bilgeliğine kulak verildiği için kendi iç görülerine daha güçlü bağlanmayı öğreniyor. Bunun dışında, sağaltılması gereken duygular kişiden çıktığı için hayatında yeni alanlar açılıyor.