Barbiecore ve Mermaidcore gibi akımlar ile öyküler ve oyunlar üzerinden yükselen güçlü, gizemli ve fantastik kadın figürleri 2023 yazını tüm sektörlerde olduğu gibi modada da ele geçirdi. Yeni sezona bakarak bunun nedenlerini yeniden düşündük.
2023 yaz sezonu; deniz kabuğu, deniz kızı, denizyıldızı, okyanus, payet, ışıltı, pırıltı, glam, turkuvaz, inci ve tül görsellerinin yanı sıra pembe, fırfır, Barbie, Ken, Barbieland, kadın, erkek, cinsiyet ve dolayısıyla feminizm kelimeleri arasında geçip gitti. Neşeli, oyuncu, hayal gücüne bolca yer açan Barbiecore ve Mermaidcore trendleri arasından yürüyüp geçtiğimiz bu yaza dışarıdan bakmak, modayı domine eden güçlü ve masalsı kadın figürünü bir de buradan değerlendirmek istedik.
İçindekiler
Gerçeklikten kaçış, nostalji ve aidiyet
Bu yaz masallar ve oyunlar dirildi, ete kemiğe gerçeğe büründü, sokağa çıktı, dolaplara girdi, sahillere indi. Bu yıl 64 yaşına basan Barbie ile Hans Christian Andersen’in 1837 doğumlu Küçük Denizkızı öyküsünün filme dönüştürülmesi ile atılan taş, başta moda olmak üzere tüm yaratıcı sektörlere dalga dalga yayıldı. Çünkü zamanlama kusursuzdu: Son yıllarda gün günden yükselen feminist düşünce ve kapsayıcı bakış açısı ile yan yana düşünebileceğimiz bu trendler, zamanın ruhunu yakaladıkları kadar nostaljik çağrışımlarıyla bir tür aidiyet duygusunu da tetikledi. Geçmişe, masallara ve oyunlara dair naif olan ne varsa, bu filmlerdeki Ariel ve Barbie karakterleri üzerinden yeniden anımsadık. Çocuksu yanlarımızın da bizleri aslında güçlü yapabileceğini uzun süredir unutmuş olmamız doğaldı. Epeydir çok eğlenmiyorduk. Giyinmenin kişisel ve renkli bir serüven olabileceğini belki düşünemez olmuştuk. Dünyanın ciddiyetine sağlam bir tokat gibi de okuyabileceğimiz bu özgür ve uçuk kadın karakterler, kolektif bilinçaltlarımızda bir yerde bize kendimizi güvende ve ‘evde’ hissettirdi. Şöyle de söyleyebiliriz: Özlemini çektiğimiz bir tür güven duygusunu yarında olduğu kadar dünde de arıyorduk aslında. Her şeyin her saniye güncellendiği bir sistemde tanıdık similar, masallar ve hayaller güven verdi.
Kendini gizlemeye gerek duymadan kadınların zamanı
Öyle bir yaz sezonuydu ki; Max Mara’nın elbiselerinden Pucci’nin mücevher koleksiyonuna, Longchamp’in çantalarından Isa Tapia’nın sandaletlerine, tüm modaevi ve markalar bu oyuna kendi çerçevelerince katıldı. Barbiecore ve Mermaidcore akımlarının modada eş zamanlı olarak ‘kaçış, macera, ve nostalji’ tuşlarına basarak kalıpları kenara iten bu tavırlarının kadınları bu denli sarıp sarmalaması, bundan sonrasının da habercisi. Bugün denizkızı ve Barbie olan figürler, yarın aynı özgünlüğe selam çakan başka güçlü kadınlar olacak. Mitolojiden yola çıkan ve sınırları umursamayan pek çok güçlü ve özgür kadın karakter, yeni koleksiyonların çıkış noktası olarak tanımlanacak. Kendini gizlemeye gerek duymayan feminist, feminen ve seksi duruş, fantezilerin içinde ve dışında bize sunulmaya devam edecek. Nasıl ki yapay zeka başka alanlarda gerçeklik algısıyla oynayarak ‘Ne hakiki ne değil? Ne rüya ne gerçek? Ne insan emeği ne robot becerisi?’ sorularının yanıtlarını muğlaklaştırıyorsa; modada da rüyayla gerçek arası bir yerde duracağımız pek çok trend göreceğiz. Bu bize iyi gelecek.
Zamanlama tam yerinde
Tüm sektörlerin her bir ekleminden birbiriyle bağlantılı olduğu günümüzde, dünyada ne olup bitiyorsa onların bir tezahürü modada da olacak. Nasıl ki; kadınların iş hayatındaki gücünün anlaşıldığı ve bu zamana kadar uğradığı haksızlıkların nihayet konuşulabildiği günümüzde Barbie’nin filme dönüşmesi tesadüfi bir zamanlama değilse; bundan sonra da böyle eş zamanlı işler göreceğiz. 20. yüzyıl kültürel tarihinde ikinci dalga feminizm hareketiyle aynı anda doğarak; dönemin çekirdek ailesindeki kadınların içine ittirildikleri rolleri sorgulamasıyla eş zamanlı bir kültürel sembol olan, original versiyonunda bekar, çocuğu olmayan ve erkeklerin sahip olduğu tüm meslekleri rahatlıkla icra edebilen Barbie’nin feminizmin yeniden hareketlendiği 2020 sonrası yeniden gündeme gelmesinden daha doğru bir zamanlama olabilir miydi?
Yargılamadan ve yargılanmadan!
Çünkü bugünden geriye dönüş yok. Kadınların iş hayatı başta olmak üzere giriştiği eşitlik mücadelesi, erkek egemen ezber kalıpları reddedip yerine daha anaerkil bir alternatif koyduğu bu hareket, geri adım atmayacak. Kazandığı ivme ile hayatın her alanında eşitliği söke söke geri alacak global ölçekteki kadın dayanışması, modada farklı trendler, karakterler, renkler ve çizgiler üzerinden trendlere dönüşecek ama özünde hep o özgür ve müdanasız kadına yandan bir gülümsemeyle selam çakacak. Bu kış göreceğimiz yeni-punk, sessiz lüks, school girl, Yunan heykeli gibi trendlerde, kırmızının ağırlıkta olacağı kombinlerde, yeni power suit olarak geçen takımlarda, yani tüm akımlarda gözleriniz hep bu özgüvenli hali arasın. Çünkü kadınlar artık giyinirken eğlenmeyi unutmamak istiyor. Başkalarından önce kendisi için giyinmek istiyor. Yargılanmaktan korkmadan ve kimseyi yargılamadan… Ve biz, modaya bundan daha çok yakışacak, onun tabiatıyla bu denli uyumlu başka br bakış açısı da düşünemiyoruz.