Teoman Kumbaracıbaşı; Aşk Kırmızı ve Eyvah Eyvah 3 filmleri ile hayli konuşuldu. Bir araya geldiğimizde şiire âşık, aynı zamanda da son derece gerçekçi bir insanla tanıştık. hayatı sadeleştirmek ve bununla da mutlu olmak konusunda eşsiz bir örnek oluşturuyordu. Ece Üremez
KÖKLER:
Kumbaracıbaşı 1971 Arjantin doğumlu… Babası çalışmak için bu Güney Amerika ülkesine gittiğinde, annesi Signora Teresa ile tanışmış. 1977 yılına kadar Arjantin’de yaşayan oyuncu ilkokula Türkiye’de başlayana dek hiç Türkçe bilmiyormuş. Kumbaracıbaşı; doğduğu ülkeyle bağlarının hâlâ devam ettiğini söylüyor. Soyadına dair hikâyeyi ise şöyle anlatıyor; “Osmanlı döneminde Humbaracıbaşı ‘topçu başı’ demek… Humbaracı Ahmet Paşa’nın torunlarının torunları olduğumuz söylenir.”
HAYAT TARZI:
Kadıköy’de, 22 metrekarelik evinde mutlu bir yaşam sürüyor. Ekmeğini kendi yapan, şampuan yerine zeytinyağlı sabun kullanan oyuncu, seçtiği hayat tarzına dair hiçbir eksiklik hissetmediğini söylüyor; “İnsan çocuksu meraklarını kaybettiği anda sistemin bir parçası haline dönüşüyor. Basit bir hayatım var ve o basit hayatı da korumaya çalışıyorum.”
OYUNCULUK:
Lisede Kuşlar adlı oyundaki iki dakikalık rolü, ilk oyunculuk deneyimi olmuş. Kumbaracıbaşı, sahnede o kadar heyecanlanmış ki heyecandan dizlerinin bağı çözülerek düşmüş. Bu işin kendisine göre olmadığını söylediğinde ise yönetmeninden şu cevabı almış; “Bilakis çok heyecanlanman iyi bir oyuncu olabileceğini gösterir.” Sözlerine şöyle devam ediyor Teoman; “Bu ülkede bazı meslekler korkunç derecede abartılıyor. Biz can kurtarmıyoruz ama evet gönüllere hitap ediyor olabiliriz.”
STİL:
“Beş pantolonum, dört çift ayakkabım, on beş tişörtüm, bir tane de takım elbisem var, hepsini giyiyorum. Buna alışınca fazlasına da ihtiyaç duymuyorsunuz. Giyinmek de tıpkı acıkmak gibi bir ihtiyaç, niye daha fazlasını arayayım ki? Bu kafaya gelmek zaman istiyor. Daha çok giysi satın almak kendimi bana daha iyi hissettmeme neden olmuyor ki.”
BAKIŞ AÇISI:
“Çocukların cinsel tacize uğradığı bir dünyada insanın gülümsemesi konusunda üç dört defa daha düşünmesi gerekir. Çok yüksek enerjisi olan, zor yorulan, az uyuyan, çok çalışan bir insanım ama gülümseyen bir insan değilim. Benim tarifim hüzündür. Biz bu sıkıntılarla birebir uğraşmadığımız sürece dünya gülümsenecek bir yer değil…”
MÜZİK:
İspanyolca, Almanca ve İngilizce şarkı söyleyen; Teoman grubundan şöyle bahsediyor; “Acaip Âdemler grubun ismi, Pir Sultan’ın bir şiirinden aldık bu ismi. Acaip Âdem; Pir’in eleştirdiği bir insana söylediği söz, biz de kendi kendimizi sürekli eleştirdiğimiz için bu ismi seçtik. Ben kendi sözlerimi değil, büyük şairlerin sözlerini besteliyorum. Kısacası ‘şiir cover’ı yapıyoruz.”
AŞK:
Merak ediyorum, aşkı nasıl yorumluyor? O da Ahmet Haşim’le başlıyor cevabına; “Yârin dudağından getirilmiş bir katre alevdir bu karanfil, ruhum acısından bunu bildi. Hiç edebiyatta ayrılıkla sonuçlanmayan bir aşk biliyor musunuz? Aşkın ikiz kardeşi ayrılıktır. Ancak şunu çok net söyleyebilirim ki benim kalbimde mühürlenmiştir bu mesele. Birini hiç unutamazsın, sen başkasını sevsen de orada durur. Aşkın kendisi hiç bitmez, ilişkinin kendisi sonlanır. Bir kardeşi ayrılıksa diğer kardeşi de beklemektir aşkın. Ben de bekleyebilen bir insanım.”