Ergenlik dönemini geride bırakan kadınlar kimilerine göre ‘uç’ olarak nitelendirilebilecek fantezilerini, seks ritüellerini ve hatta ‘ilk’ deneyimlerini sanal dünyada hiç tanımadığı kişilerle paylaşabiliyorlar artık! Yeni teknolojilere entegre olan yeni nesil, bu şekilde mahremiyeti de baştan tanımlıyor. Geçmişte cinsel hayatları hakkında ser verip sır vermeyenler sanal dünyada arzularını rahatça dile getiriyorlar. Öyle ki, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CSED) Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör’ün şu sözleri internetin kurallarıyla değişen cinsel hayatın geldiği noktayı özetliyor; “Cinsellik tarih boyunca merak edilen, merak edilmesine rağmen bir sır gibi saklanan, günümüz milenyum çağında dahi konuşulmayan ve paylaşılmayan bir konu. Yine de özellikle gençler cinselliği merak ettikçe ayrıntılı bir araştırma içerisine girmeye başlıyor. Eskiden bu bilgilere ulaşmak zor olsa da günümüz teknolojisi ve internetin yaygınlaşması, bilgiye anında ulaşma ve paylaşma gibi faktörler devreye girdi. Bu durum cinselliği tabu olmaktan çıkarmasa da, modernleştirdi.”
Sanal dünya özgürleştiriyor
Sanal seks konusuna yeniden dönecek olursak… İnternet aracılığıyla yapılan bu temassız arzu alışverişi, teknolojik gelişmelere paralel olarak katlanarak artıyor. Yaşları 18-25 arasında değişen birçok genç kadın gibi Yasemin de çekinmeden itiraf ediyor daha önce sanal seksi deneyimlediğini; “Erkek arkadaşım İstanbul’da olmadığı zaman Skype’tan konuşuyoruz. Geçtiğimiz ay iş için Dubai’ye gittiğinde web cam’i açıp ikimiz de orgazm olana dek birbirimizi izledik.” Psikiyatrist Mustafa Güveli’nin 701 kişiyle yaptığı anket, sanal sekse dair tutumları gözler önüne seriyor. Araştırmaya katılan kişiler arasında sanal seksi deneyenlerin oranı yüzde 43. Bu kişilerin yüzde 48’i 15-25, yüzde 47’si 26-45, yüzde 4’ü ise 46 ve üzeri yaşlarda. Deneyenlerin yüzde 48’i bekâr, yüzde 40’ı evli ve geri kalanı da biriyle birlikte yaşıyor, boşanmış ya da dul kişilerden oluşuyor. Anket sonuçlarına göre sanal seks yapanların çoğu dijital dünyada yaşadıkları bu deneyimden memnun olduğunu söylüyor. Sanal seksten başlarda rahatsız olup sonra yeniden denemek isteyenlerin sayısıysa hayli yüksek. Evet; artık telefonla sekse olanak tanıyan aynı zamanda faturalarını kabartan 900’lü hatların yaygınlaştığı 90’lı yılları geride bıraktık… İnternetin getirdiği hızlı ve ucuz erişimle hazza kolay yoldan ulaştığımız çağa adım attık. Üstelik sanal seks için pusu kurup internet cafe’nin en kuytu köşesini kapma derdi de yok artık. Her an el altında olan akıllı telefonlar mekân sıkıntısını tamamen ortadan kaldırıyor çünkü. Böylece gerçek hayatta uygulanmak istenen fakat bastırılan fanteziler internetin gücünü arkasına alarak özgürleşiyor. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) üyesi Doktor Ceyda Güvenç sanal sekse duyulan ilginin, dünyanın AIDS ile tanışmasıyla başladığını söylüyor ve ekliyor; “O dönem sıvı alışverişi olmadan gerçekleşen cinselliğe övgüye şahit olduk. Sanal sekste hastalık bulaşması söz konusu değil; virüs sadece bilgisayarlara bulaşıyor!” Modern dünya insanının yalnızlaşması ve ilişkilerin yozlaşmasının da sanal sekse zemin hazırladığını belirten Güvenç, cinselliğe böylesine kolay yoldan ulaşmanın bireyselleşmeyi daha da arttırdığını savunuyor.
Öte yandan ilişkinin verdiği sorumluluktan ya da bağlanmaktan kaçmak, bazen de yalnızca doğal bir içgüdü olan cinsel ihtiyacı karşılamak isteyenler için sanal dünya biçilmiş kaftan. 33 yaşındaki Derya eskiden tek gecelik bir ilişki yaşamak istediğinde gece kulübüne ya da bara gittiğini ancak internetin hayatına girmesiyle işinin daha da kolaylaştığını söylüyor; “İnternetteki sanal seks siteleri sayesinde chat yaparak cinsel tatmin yaşayabiliyorum. Bu sayede ertesi gün bir daha asla görmeyeceğim biriyle aynı yatakta uyanmak zorunda kalmıyorum.” Psikiyatrist Ceyda Güvenç internetin bir yandan yalnızlığa ittiğini diğer yandan kimilerine göre iletişimi kolaylaştırdığı için tercih edildiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor; “Sokaktan birini bulup cinsel ilişki teklif edemiyorsunuz. Kısa süreli bile olsa yeni bir ilişkiye başlamak için görmeniz, bakışmanız, konuşmanız, kur yapmanız, onu psikolojik olarak anlamanız ya da para ödemeniz, en azından yemek yemeniz gerekiyor. Özellikle kendini ortaya koyma ve gerçekleştirmede zorluklar yaşayan kişiler internetin sağladığı görünmezlik duvarları sayesinde kendilerini daha rahat ifade edebiliyor.” Bunun yanında evliliklerinde ya da uzun süreye yayılan ilişkilerinde mutsuz olan, yenilik arayan, ilişkilerinin eski heyecanını yitirdiğini düşünenler de sanal sekse yönelebiliyor. Aynı zamanda eşcinseller de toplumsal yapıya inat sanal ortamda daha kolay partner bulduklarını ve daha az risk aldıklarını söylüyorlar. iPhone’un eşcinseller için geliştirdiği, sekste hızlı icraata olanak veren Grindr uygulamasının kullanıcı sayısının her geçen gün artması elbette tesadüf değil!
Seks itirafları
Evet; teknolojinin parlayan yıldızının internet olduğu su götürmez bir gerçek. Psikolog Serap Güngör asosyalliğe doğru giden hayat tarzında özellikle cinsel gereksinimler doğrultusunda insanların karşı cinsle internet üzerinden görüntülü ve sesli sohbet yapma ihtiyacı duyduğunu söylüyor; “Bu durum internet üzerinden görüntü ve ses uyarılarıyla sağlanan, fantezilerin yoğun olarak eşlik ettiği bir cinsellik dünyası sunuyor.” Hal böyle olunca uzak mesafeden cinsellik oyunlarının renk skalası da genişledi. Öyle ki prezervatif markası Durex’in, Google Glass ile tanıştığımız ‘giyilebilir teknoloji’ konseptiyle yarattığı vibratörlü iç çamaşırları cinselliğe yeni bir boyut katıyor. Markanın Fundawear konsepti sayesinde çiftler, giydikleri iç çamaşırlarının içinde yer alan ve akıllı telefonla senkronize olan vibratörlerle birbirlerine dokunuyormuş gibi uyarı gönderebiliyor. Bu tür uygulamalar çoğaldıkça erotizmin normları birer birer yıkılıyor. Cinsellik kavramı, hamuruna bir zamanlar marjinal olarak kabul edilenleri katıp kendisine yeni duvarlar örüyor. Böylece sanal seksin kendisi dahi fantezi olarak görülüyor. Psikiyatrist Ceyda Güvenç sanal dünyanın gizli dünyasının utanma duygusunu ortadan kaldırıp, en azından tanımlanmış olan ‘nickname’lerle fantezilerine olanak tanıdığını söylüyor; “Beğenilmeyen görüntü, ses ya da beden bir tıkla değiştirilebiliyor. Bu durum gerçek dünyada partnerden fanteziye denk düşen farklı bir davranış, dokunuş, pozisyon talep edip kimi zaman çatışma yaşamaktan çok daha kolay.” Cinselliğin hâlâ tabu olduğu, hep merak edildiği, merak edilmesine rağmen bir sır gibi saklandığı Türkiye’de kadınların, seksin toplumsal yapının dayattığı ahlak kurallarından kaçmak için sanallaşmaya yöneldiği aşikâr. Diğer yandan cinselliğin yüzde 70’ini oluşturan fanteziler de bu sabit ve dayatılmış görüşten payını alıyor… Toplum baskısı ve tabular arasında sıkışmış, ‘ahlaksız kadın’ ya da ‘sapık erkek’ olarak görülme ihtimaliyle kendi iç dünyasına dönen pek çok kişi bulunuyor. Bu kişilerin cinsel fantezileri, itiraf sitelerinde özgürleşmenin verdiği rahatlıkla ve eleştiriye maruz kalmadan sanal âlemin sonsuzluğuna karışarak ifade ediliyor. Öyle ki cinsellikle ilgili forumlar, eşlerini sanal seks yaparak aldatanların itiraflarıyla dolup taşıyor. Örneğin 28 yaşındaki Aygül internet ortamında tanıştığı kişiyle yaşadığı deneyimi şöyle kelimelere döküyor: “Okey oynadığım, aynı anda da chat yaptığım bir internet sitesi var. ‘Güçlü’ rumuzlu biriyle her gün aynı saatlerde, aynı masada okey oynuyorduk. Zamanla sohbet koyulaştı. Benden MSN adresimi istediğinde hiç düşünmeden verdim ve böylece samimi sohbetlerimiz başladı. Geç saatlere kadar oyun oynadığımız bir akşam konuşmaya MSN’de devam ettik. İlk sorusu; ‘Eşini seviyor musun?’ oldu. Ona eşimi çok sevdiğimi ancak cinsel hayatımda problemler yaşadığımızı söyledim. Bir süre sonra kamerayı açmamı istedi. O sırada eşim yatak odamızda uyuyordu. Sanırım ortamı rahatlatmak için benden önce davranıp kamerasını açtı. Karşımda son derece yakışıklı, her kadının arzulayacağı türden bir erkek duruyordu. Bana; ‘Çok güzelsin’ dediğinde yelkenlerim suya indi. Ardından ben de ona iltifat etmeye başladım. Eşimle cinsel hayatımızın yolunda gitmemesi bahane oldu diyebilirim. Göğüslerimin kaç beden olduğunu sorduğunda biraz utansam da cevapladım ve ardından sanal seks yapmaya başladık. Bir yaşındaki kızımın ve eşimin yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. 15 dakikalık bir zevk için bunu nasıl yaptım hâlâ anlamıyorum ama sonradan pişman oldum ve beni bir daha bulmaması için onu engelledim.” Doktor Ceyda Güvenç sanal seksin daha çok gündeme gelmesinin çift terapileri sırasında olduğunu ve bunun aldatma olup olmadığı sorgulandığını söylüyor ve şöyle devam ediyor; “Cinsiyete bakılmaksızın sanal seks yapanlar bunun aldatma olmadığını diretiyor. Ancak partneri aldatılma olarak kodluyor ve çatışma doğuyor. Sanal seks yaptığını ifade edenlerin çoğunluğu erkek ama kadınların yapsalar da gizledikleri düşünülüyor. Zaten Türkiye’de kadınlar cinsel organlarını, arzularını ve isteklerini gizleyerek yok saymıyorlar mı?”
Psikolog Serap Güngör ise internet ortamındaki iletişimde kişilerin söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmadığını söylüyor ve ekliyor; “Yapılan konuşmaların içeriğiyle ilgili kimseye hesap verilmesi gerekmez. Bu da özgürlük hissini daha da perçinler.”
Görünen o ki kadınlar gerçek hayatta olmasa da cinsel hayatları için yeni nesil iletişim teknolojilerini bir tür kurtuluş yolu olarak görüyor. Kısacası fantezilerini ve cinselliklerini keşfetmek adına kendilerine bir nevi ‘izin veriyor.’ Böylece ‘erotik film izlemek’, ‘orgazm olmak’, ‘cinsel istek’ gibi bir zamanlar yalnızca erkeklere mahsus olan konular kadınların görüş alanına daha çok giriyor. 21. yüzyılın lokomotifi internet, kadın erkek eşitliğine olanak tanıyarak erotizmi bir nevi demokratikleştiriyor. Bu durumu gözler önüne seren bir örnek Amerikalı Dick ve Jane’den geliyor… Evli bir çift olan Dick ve Jane blog’larında seks oyuncaklarını, hafta sonu kaçamaklarını, fantezilerini yazı ve fotoğraflarla anlatıyorlar. İkili cinsel hayatı renklendirebilecek fikirlerini takipçileriyle dijital platformda paylaşmayı seçiyor. Bu yüzden sanal seksin uzun mesafe ilişkilerinde sıkça başvurulan bir yöntem olması bizi şaşırtmıyor. Psikiyatrist Ceyda Güvenç taraflar onayladığı sürece sanal seksin çiftler arasında problem yaratmadığını söylüyor ve ekliyor; “Ancak taraflardan birinin tabuları belirginse ve istemediği halde sanal sekse zorlanmışsa suçluluk duyulabiliyor.
Duygusal ilişki mektup, telefon, mail, mesajla devam ederken cinsel yakınlık da sürdürülmüş oluyor. Çiftler sanal seksin fantezi kurarak mastürbasyon yapmaktan daha keyifli olduğunu söylüyor. Fantezi işitsel ve görsel uyaranla zenginleşiyor ve paylaşılıyor. Yine de çoğu çift özellikle de kadınlar gerçek hayatta kucaklaşmanın bile daha uyarıcı olduğunu ifade ediyor.”
İnternet ve medya araçlarının yaygınlaşmasıyla sekse duyulan sonsuz merak giderilse de araştırmalar ve uzmanlar aynı paydada buluşuyor; bu durum hiperseksüel bozuklukları ve seks bağımlılığı vakalarını git gide artırıyor. Psikolog Serap Güngör son zamanlarda, pek çok kadın ve erkeğin ‘internet bağımlılığı’ndan kurtulabilmek için tedavi olduğunun altını çiziyor. Zira cinsel hayatında zaten içe dönük olan kadınlar, dış ortamdan soyutlanarak kendilerini bilmeden yalnızlığa itiyorlar. Bu soyutlamanın devamında da bağımlılık ortaya çıkıyor. Bardağın dolu tarafından bakarsak internet kadınların cinselliğin nasıl olması gerektiğini araştırmasına olanak veriyor. Ayrıca kadınlar cinsel hayatında herhangi bir sorun ile karşılaştığında, bunun çözüm yollarını bizzat aramaya koyuluyor. Psikolog Serap Güngör bunun internet kullanımında öğretici bir yol olduğunu söylüyor. Öte yandan cinsel istek, uyarılma, orgazm git gide daha çok tartışılıyor olsa da araştırmaların ölçmediği önemli bir bileşen de var: cinsel doyum. “Eski kuşakta çok fazla cinsel işlev bozukluğu gelişmesi cinselliğin kademelenmemesine bağlanırdı” diyen Psikiyatrist Ceyda Güvenç sözlerine şöyle devam ediyor “Flörtün yaygın olmadığı, ilk gece karşılaşan kadın ve erkeğin birbirine dokunmayı bilmediği dönemlerde özellikle kadınların -cinselliği tabularla ve mitlerle ‘sokaktan’ öğrenen- eşlerinden öğrenme zorunluluğu temel bir sorun olarak görülürdü. Yeni nesil önceden cinselliği öğreniyor ancak yine kademelemeden öğreniyor. El ele tutuşmanın öpüşmenin hazzını sürmeden çok renkli fantezilerin içinde buluyor kendini. Sadece sanal seks değil sorun! Her şey seks üzerinden satıyor. Televizyondaki reklamlar bile pornografik. Seks sanki hep en güzel bedenlerin hep en güçlü orgazmları yaşadığı bir olgu. Oysa gerçek hayatta insanlar daha bir kendisi, daha çıplak, gece horluyor, yan odada yatan kayınvalide sesleri duyabiliyor, sevişirken çocuk ağlayabiliyor, partner ter kokabiliyor, siz hazırken cinselliği istemeyebiliyor.” Beklentileri yükselen yeni nesil ise bu beklentileri karşılayamayan mevcut partnerle hayal kırıklığına uğramaktan korkuyor.
Kim bilir belki de yüksek doz uyarana alışan bu bedenlerin hep daha yüksek uyaranı talep etmesi duygusal ihtiyaçları öteleyecek… Yine de dijital platformda işin bireyselleşme ve dolayısıyla yalnızlaşma boyutuna kaçmadan yapılan cinsel bilgi, duygu, fantezi paylaşımı bazıları için çözüm yolu olmaya devam edecek. •