Keşfetmekten ve değişmekten korkmadığını söyleyen Afra Saraçoğlu, yıldızı parlak ve üretken bir oyuncu. Onu yakından tanıdıkça ışıltısı sanki daha da artıyor.
Enerjisi yüksek, dinamik bir çekim gününü geride bıraktıktan sonra Afra Saraçoğlu ile röportaj için bir araya geldiğimde ilk sorum; hayatın nasıl geçtiği oluyor. Yoğun bir tempoda çalıştığımız dönemlerde kendimize bu soruyu sormayı unutabiliyoruz: Nasıl hissediyoruz? Her şey yolunda mı? Nasıl bir dönem içindeyiz? “Kendimi daha çok anladığım bir dönemimdeyim” diye başlıyor Afra konuşmaya ve ekliyor “anın kıymetini daha çok biliyorum; iyi işler çıkarmak, var olduğum anın içinde kopmadan yer almak, düşüncelerimi ve hissettiklerimi açıkça konuşabilmek daha canlı hissettiriyor.”
Işıl ışıl bir yansıması var Afra’nın, yoğun temposuna rağmen nasıl böyle görünebildiğini merak ediyorum. “Saat kaç olursa olsun cildimi mutlaka iyice temizleyip, nemlendiriyorum. Bol su, beslenmeye biraz dikkat ve hafif sporu da ekleyince cildime yansıyor. Saçımı Elidor Brezilya Keratin Terapisi’yle şımartıyorum.” Peki, nasıl zinde kalıyor? Set sonlarında, evindeyken dinlenebileceği sakin anlara ihtiyaç duyduğunu belirten Afra için spor zaten yaşantısının bir parçası, kendini kalıplara sokmaya çalışmadan enerjisini yüksek tutacak antrenmanlara yöneldiğini belirtiyor. Boş vakitlerinde arkadaşları ve ailesiyle olmak, dans etmek (şu sıralar en sevdiği şarkı, başlangıcından itibaren dans etme duygusu verdiğinden ve onu daha pozitif bir ruh halinde hissettirdiği için; Dabeull, Holybrune, Rude Jude’un Messages from the Stars’ı) mental olarak zinde olmasını sağlıyor.
“İçinde bulunduğum anı en iyi şekilde değerlendirmeye bakıyorum” derken kendinden emin bir tavrı var. Gerçekten de öyle; durmadan üreten ve çalışan bir oyuncu Afra Saraçoğlu. Ekrana çok yakışıyor. Peki ya, onun en sevdiği rolü hangisiydi? “Yalı Çapkını’ndaki Seyran ve Yeşilçam’daki Tülin’i ayrı bir yere koyuyorum. Savaşları, tutkuları ve duruşlarıyla hep farklı olacaklar.” Oyunculuk kariyerine Nurgül Yeşilçay ile oynadığı filmle başlayan Afra’nın ilk tiyatro deneyimi de Yeşilçay ile. Bunun tesadüf olup olmadığını soruyorum: “Nurgül ile enerjimiz çok tutuyor, tesadüf demek pek de doğru olmaz. Karşılıklı oynarken aldığımız keyif ve onunla aynı sahne üstünde yer almak benim için ayrı bir tecrübe.” Başka oyunlar da olacak mı diye heyecanla atılıyorum; o da aynı heyecanla “Umarım yine bir projede yer alırız” diyor.
Tiyatroya bir es verip tekrar beyaz cama dönüyorum ve şu an rol aldığı Yalı Çapkını dizisinde oynamaya nasıl karar verdiğini sorguluyorum, onu etkileyen ne olmuştu? “Seyran’ın hayatında başarabileceklerinin heyecanı etkiledi en çok. Var olma mücadelesini, içindeki karmaşaları hissettiğimiz gerçek bir karakter. Tüm ekibin hem ekran önü hem ekran arkası uyumu ise artımızdı.” Dizi sevildiği kadar eleştiri oklarının da hedefi oldu. Toplumsal yaralarımız arasında yer alan zorla evlendirilme, kız çocuklarının eğitimden uzak tutulması, kadının maddi bağımsızlığının olmaması gibi konuların tekrar alevlenmesine neden oldu. Bu konularda Afra’nın da diyecekleri var: “Dizinin başından beri Seyran eğitimi için mücadele eden bir kız. Dizinin içinde çokça hissettiğimiz ataerkil yapıyla savaşı var. Önceliği kimseye sırtını dayamadan tek başına ayakta duracağı bir hayat yaratmak.” Başarılı, güçlü ve kendinden emin genç bir kadın oyuncu olarak bu toplumsal yaralarla savaşmamız gerektiğininse altını çiziyor: “Yetiştiğimiz ataerkil toplumdaki hata ve yanlışları, kendimizi eğittikçe daha doğru şekilde işaret edip bu değişim için çaba harcayabiliriz. Kendi varlığı, sınırları ve hakları konusunda eğitimli, aynı zamanda bilinçli insanların yetiştireceği yeni nesiller özgür ve eşit olabilir.” Seyran’ın yolculuğunda dizi son birkaç bölümdür başka bir konumda: Değişim rüzgarları esmeye başladı, daha güçlü, daha cesur bir kadın izliyoruz. Afra Saraçoğlu da Seyran’ın bu değişimini “Go girl!” diyerek destekliyor.
Bir oyuncu olarak bu yolculuğu nasıl değerlendirdiğini merak ediyorum. Seyran karakterini yaratırken nelere dikkat ediyor, benzerlikleri var mı? “İlk senaryoyu okuduğumda da Seyran’ın içindeki ateşi görmek çok kolaydı. Çok gençken vardığı yol ayrımları, sert düşüşleri oldu. Acısının yapmacık olduğunu tek bir an bile düşünmedim. Yaşının toyluğuna bakmaksızın ileriyi düşünerek eğitimi ve kendisi için verdiği savaş değerli. Acısını, sevincini her anını hissettiğim bir karakter. Önemli olanın karakter ile oyuncu arasındaki bağ olduğunu düşünüyorum. Karakteri saf haliyle anlayabilmek gerekiyor. Seyran çok dobra konuşan cesur bir kadın. Ortak özelliğimiz sanırım bunlar.”
Seyran’ın değişimini bir kenara bırakıyorum: Seyran, Afra Saraçoğlu’nda bir şeyler değiştirdi mi? “Seyran’ın kendi idealleri için verdiği savaş en çok etki eden unsur. Kendini koruması ve her koşulda doğru olanın peşinden gitmesi kendi hayatımda da her zaman sahip olduğum değerlerdi; Seyran sadece bunun dozunu bir tık daha artırmış olabilir” söz konusu değişim olunca Afra modada da değişimi ve çeşitliliği seviyor: “Beni çok iyi anlayan ve zevklerimizin uyduğu bir stil danışmanım var, genellikle tarzımı beraber belirliyoruz. Modayı tabii ki takip ediyorum ama bunu anlık trendlere kapılmadan yapmaya çalışıyorum. Değişimi ve çeşitliliği seviyorum. Alışverişte önceliğim çabasız şıklık diyebilirim. Zamansız parçalara yatırım yapıyorum.” Şu an dolabının vazgeçilmez parçalarıysa jean’leri ve zamansız olduğunu düşündüğü güneş gözlükleri. Mücevher ve aksesuara gelince; sade ve spor tercihler yaptığı için seçici bir tutumu var: “Parti, özel davet gibi zamanlarda dünyaca ünlü markalar ve farklı tasarımlı mücevherler takmayı seviyorum. Günlük hayatta da şapkalarım vazgeçilmez aksesuarlarımdan sanırım.” Bana göreyse insanın en gösterişli aksesuarı kesinlikle saçları… İnsanın havasını, stilini her şeyini etkiliyor.
Afra’nın da saçları sağlıklı, pürüzsüz kısacası mükemmel! Onlara nasıl baktığı konusunda bana ipucu vermesini istiyorum: “Saç bakımı kişisel bakım rutinimin önemli bir parçası. Kamera önünde olmak demek kamera arkasında saçlarınızın sıkça yıpratıcı işlemlere maruz kalması demek. Bu sebeple düzenli bakım yapmak, doğru ürünleri kullanmak önemli. Saçımı düz kullanmak istediğimde pürüzsüz olması, ipeksi görünmesi ve ışıldaması gibi uzun bir listem var. Çünkü düz saç hata gizleyebilen bir saç değil. Yeni Elidor Brezilya Keratin Terapisi serisi, keratin bakımını ulaşılabilir kılması ve mükemmel düzlük sağlamasıyla benim favorim oldu. Dakikalar içinde daha yumuşak ve parlak saçlara kavuşmak isteyen herkese bu seriyi öneriyorum. Özellikle saçına sık ısıl işlem uygulayanlara, saçı ısının yarattığı hasara karşı korumak ve ısıl işlem sonrası kalıcı düzlük isteyenlere Keratin Bakım Kürü’nü tavsiye ediyorum.”
Peki kendine nasıl yatırım yapıyor? “Geçmişe dönüp baktığımda şu an sahip olduklarım, yaptığım işler, ailem, her şeyim çok daha iyi hissettiriyor; daha konforlu, daha rahat. Ama pek tabii ki kendimi geliştirmeye, yine kendime yatırım yapmaya devam ediyorum. Ve en önemlisi asla vazgeçmemek… Benim de hedefim, inandığım ve güvendiğim bu yolda ilerlemek. Kalıcı olmak. Okumayı ve gezmeyi seviyorum. İnsan tanımak ve yeni yerler keşfetmek gibisi yok. Karakterlere ruh verirken bunlardan besleniyorum.” Karşılaştırmalı edebiyat okumasının da oyunculuğuna faydası olmuş: “Eğitimin her alanının yapmış olduğumuz işe bir şekilde katkı sağlayacağını düşünüyorum. Her şeyden öte açık bir zihin ile öğrendiğiniz bir süreç insan olarak gelişiyorsunuz. Ama bölümümden yana şanslı olanlardanım, yapmış olduğum iş ile daha çok ilişkili. Okuduğum senaryo ve karakterlerin gerçekliğe aktarılmasında üniversitede geçirdiğim zamanın etkisini hissediyorum.” Hayatındaki ilham kaynağı ise annesi. “Tüm hayatım boyunca benim için verdiği emek ve destek, kariyerimin çok başındayken üstüme titrediği için daha güvenli yol aldım. Onun yılmaz gücü, benim de daha iyiSsi için çalışmamı sağlıyor.”
Sevginin her türlüsü çok özel, çok değerli… Çekim Şubat sayısına denk gelince kaçınılmaz o malum konuyu da açıyorum: 14 Şubat hakkında neler düşünüyor? “Sevdiklerimizi mutlu etmek için sabitlenmiş tek bir güne, 14 Şubat’a, bağlı kalmayı çok da anlamlı bulmuyorum. Sevginin süreklilik içerisinde küçük anlarda da hissettirilmesi bence daha samimi. İster ailemiz ister arkadaşlarımız ister tüylü dostlarımız olsun, sevgi süreklilik eylemi benim için. Yine de sevdiğim insanların doğum günlerinin ufak bir karnaval gibi olmasını seviyorum.” Daha çok mantığı ile hareket eden birisi olduğunu vurgularken duygularını doğru anlamlandırabilmek ve yaşayabilmek için bunun bir gereklilik olduğunu da düşünüyor. Peki aşık Afra nasıl biri? “Ayakları yerden kesilen, daha mutlu, daha huzurlu, daha cesur bir Afra.”
Afra kız kardeşlik ve dayanışma konularına da çok önem veriyor. Bu yüzden Elidor’la çıktığı yolculukta çok mutlu. Elidor Doğanın Enerjisi Serisi’yle başlayan birliktelik Elidor Brezilya Keratin Terapisi Serisi ile devam ediyor. Reklam filmini sorduğumda; “Filmi çok severek çektik, konsept olarak kızların kızlara destek olma hikayesi bana çok iyi geldi” diyerek bu hikayeyi ne kadar sevdiğini belirtiyor.
Röportaj boyunca enerjisiyle beni büyüleyen Afra’nın popülaritesi her geçen gün artıyor. Birçok genç kız da onu rol model alıyor. Son olarak onlara söylemek istediği bir şey olup olmadığını soruyorum: “Çalışmayı seviyorum, şanslıyım ki sevdiğim işi yaparak edindiğim bir kariyerim var. Kendim olmaktan, keşfetmekten, değişmekten korkmadığım için kendime meydan okumayı da seviyorum. Bu da haliyle bir enerji ortaya çıkartıyor, insanların da bende görmekten en çok memnun olduğu bu enerji hissettiğim kadarıyla. Böyle rol model alınmak ve sevilmek çok değerli. En önemlisi kendimiz olabilmek, kendimize karşı dürüst olmak ve savaşacak gücümüz kalmadığında durup dinlenip devam edecek gücü bulmak. Hepimizin yolu özel ve güzel.”