Stella McCartney, Paris Moda Haftası’nda bizlerle buluşturduğu 2024 sonbahar/kış koleksiyonunda dokunaklı bir çevre manifestosunu gösterişli ve ışıltılı giyilebilir tasarımlarla birleştiriyor.
İngiliz tasarımcı gösterisinin önünde yer alan bu çevre manifestosuna iklim krizinin aciliyetine dair bir mesajla başladı. Olivia Colman ve Helen Mirren Toprak Ana’dan gelen bir mektubu okudu; “Artık beni sevmiyor musun?”
Monitörler; buzdağlarının çöktüğünü, dağların ormanlardan yoksun kaldığını, doğanın yok oluşunu gösterdi.
İngiliz tasarımcı her zamankinden daha gösterişli bir şekilde, coşkun ve erkeksi bir terzilik benimseyerek kadınları davasına çağırıyor. Minimalist jarse elbiseler “ramrod” omuzlardan sarkıyor ve eko deriden yapılmış paltolar, ceketler ve etekler; rengarenk ilmekli örgü atkılar ve elbiselerle –ölü hayvanlar dışında– gerçek olanı çağrıştırıyor.
Gerçeğinden farksız, vegan timsah derisi ve elma atıklarından yapılan trençkotlar görüyoruz. McCartney’nin gösterişli koleksiyonu; geri dönüştürülmüş alüminyumdan yapılmış payetler, ışıltılı suni elmas kristal detaylar ve alternatif deri çantalar sayesinde lüks modanın sürdürülebilir yollarla da mümkün olduğunu gösteriyor.
Podyumda en dikkat çeken parçalardan biri de Kate Moss’un kızı Lila Moss tarafından taşınan pembe peluş paltoydu. Gösterinin açılışını yapan Lila Moss’a moda dünyasındakiler tarafından “new fur coat” adı verildi.
Sektörün gezegen üzerindeki etkisinin acilen hesaba katılması gerektiğinin altını çizen tasarımcı, Sonbahar/Kış koleksiyonunu “neşe, cesaretli renkler ve giyilebilirlik” şeklinde özetliyor.
Tasarımcı “Cazibe’nin Dünya’nın pahasına olması gerekmez” düşüncesini çarpıcı bir şekilde gösteriyor ve biz de kendisini ayakta alkışlıyoruz.