Sakin bir gün, koltuğunuzda uzanmış flört uygulamasında karşınıza çıkan profilleri bir sağa bir sola kaydırıyorsunuz derken, eşleştiniz! Birkaç mesajlaşmadan sonra ilk buluşma olarak evinizin yakınındaki bir kahveciye gittiniz. Her şey istediğiniz gibi gidiyor, partneriniz size çok ilgili, çoğu hobiniz benzer. Kahvelerinizi bitirdikten sonra eve geçiyor, kahve içmeyle başlayan aranızdaki çekim, yavaş yavaş sekse doğru evriliyor. Aranızdaki çekime karşı koyamıyor ve gece sonunu seks yaparak noktalıyorsunuz. Sabah uyandığınızda ise yastığın diğer tarafının boş olduğunu fark ediyor, partnerinize attığınız onlarca mesaj da maalesef mavi tikten ileriye geçemiyor. Anlattığımız hikâye tanıdık geldi mi?
Kapak fotoğrafı: @clairerose
Yaşadığınız ilişki ister tek gecelik olsun, ister süregelen bir ilişki olsun, seks yaptıktan sonra partnerinizle aranızda bir şeylerin eskisi gibi olmadığını hissedebilirsiniz. Bu yazıda tam olarak bu konudan bahsedeceğiz aslında: ‘Partnerinizle seks yapmadan sağlıklı bir ilişki yürütebilir misiniz?’
Birçoğunuz yukarıda sorduğumuz soruya ‘Kesinlikle hayır.’ cevabını verebilir. Bir bakıma haklı olduğunuzu söyleyebiliriz, seks; kabul etsek de etmesek de hayatımızda önemli bir yere sahip. Ancak eklemekte fayda var, sağlıklı bir ilişkinin temelinde birçok insana göre seks yatmıyor. Partnerinizle birbirinize gösterdiğiniz sevgi, saygı ve beraberken birçok konuda çekinmeden sohbet edebilmeniz cinsellikten daha önemli olabilir. Bunun yanı sıra, geçmiş yıllarda yaşanan hayal kırıklıkları, karşınızdaki kişiye güvenmekte yaşadığınız problemler ve çok daha fazlası fark etmeseniz bile seks konusunda temkinli davranmanıza sebebiyet verebilir.
İlişki içerisinde cinselliğin minimum düzeyde yaşanması özellikle adrenalin tutkunu insanları bir noktada ilişkiye daha çok bağlayan bir etken olarak nitelendirilebilir. Durumun öngörülemezliği, arzu nesnesinin erişilemezliği ve birbirinize yaptığınız küçük jestler aracılığıyla tavizsiz duygu itirafları, cinselliğe giden yolu, cinselliğin kendisinden daha ilginç ve arzu edilebilir kılıyor.
Hatta sekssiz ilişkilerin evliliklerde bile oldukça yaygın olduğunu söylememiz mümkün. Evli hayatının monoton olduğundan şikayetçi olan çiftler, partnerleriyle belirli bir süreden sonra tabir yerindeyse ‘flört’ evresine tekrar geri dönüyor. İşten eve dönerken alınan küçük hediyeler, düzenli olarak yemeğe çıkma, geceleri birbirlerine sarılıp uyumanın yanı sıra tatlı küçük öpücükler ile yetinmek ilişkiye yeni bir bakış açısı sunuyor.
Birçok uzmana göre özellikle X ve Y kuşağı, Z kuşağına oranla ikili ilişkilere çok daha mesafeli yaklaşıyor. Bu durumun yanı sıra bir noktada ebeveynlerimizle olan ilişkilerimiz, seks konusunda davranışlarımızı belirliyor. Örnek verecek olursak, yalnız anne veya babaları tarafından büyütülen erkek çocukların, yetişkinliklerinde genellikle kadınlara karşı güçlü bir cinsel çekim hissetmediğini doğrulayan araştırmalar var. Buraya parantez açacak olursak, kadınlara karşı güçlü bir cinsel çekim hissetmemenin eşcinsellikle alakası olmadığını belirtmeliyiz. Sadece, cinsellik onlar için çözmek için sabırsızlandıkları bir gizem değil. Böyle bir durumla karşılaştığınızda ne yapacağınız bilmiyorsanız, partnerinize zaman tanımanız en iyisi. Karşı tarafa tanıdığınız zaman ne kadar uzun olursa olsun, ilgi göstermekten, çoğu konuda konuşabilmekten ve içinizden geldiği gibi davranmaktan çekinmemelisiniz. İkili İlişkilerde sizi anlayan birini sonsuza dek kaybetme korkusu, cinsel yakınlıktan çoğu zaman daha güçlü rol oynar.