Sanat

Röportaj: Yazar İpek S. Burnett ile “Hayran Gözlü Çocuklar” Kitabı Üzerine

Yarım kalan bir aşkın Nâzım’dan dizelerle örülmüş hikâyesi: Hayran Gözlü Çocuklar

Yarım kalan bir aşkı, umudu, yitirilen ihtimalleri ve dostlukları anlatan, Nâzım Hikmet’in şiirleri ve hayatıyla inceden inceye örülü Hayran Gözlü Çocuklar kitabını, kitabın yazarı İpek S. Burnett ile konuştuk.

  • Yeni kitabınız Hayran Gözlü Çocuklar ne anlatıyor?

Hayran Gözlü Çocuklar, Nâzım Hikmet’in şiirleri ve fikirleriyle beslediğim, yarım kalan bir aşkın hikayesi. Kitap ilk bakışta, birbirini kırk beş yıldır görmeyen Hacivat ve Deli Kız lakaplı iki üniversite arkadaşının yarıda kalıp yaşanmamış ama yaşanamadığı için de ölümsüzleşmiş aşkının hikâyesi. Ancak özünde, düşünce özgürlüğünden demokratik üniversite taleplerine, geçmişe olduğu kadar bugünlerin mücadelelerine de ışık tutuyor. 68 kuşağının özlemleri, Deniz Gezmiş’in hazin hikâyesi ve Nâzım’ın duygu yüklü dizeleri kitapta yer alıyor. Aşk, dostluk, sadakat, edebiyat tutkusu, pişmanlık ve ümitlerin yanı sıra bir yandan da yazmanın gücünü ve büyüsünü anlatan bir kitap.

  • Kitabın adı nereden geliyor?

Kitabın adını, Nâzım Hikmet’in Piraye için yazdığı şiirden esinlenerek seçtim: Sevgilim, / yaş kemâlini buldu. / Bana öyle gelir ki / belki bin yıllık bir ömrün macerası geçti başımızdan. / Ama biz hâlâ / güneşin altında el ele yalınayak koşan / hayran gözlü çocuklarız…

  • Romanın konusundan kısaca bahsedebilir misiniz? 

Roman, uzun bir mektupla dile getirilen geç kalmış bir ‘ilan-ı aşk’ ile başlıyor. Mektubu izleyen sayfalarda ise babasına yazılmış bu mektubu bulan Piraye adlı genç kadının, mektubun meçhul yazarının kimliğine ulaşma çabaları ve bu süreçte kendi kimliğini sorgulama serüveni iç içe geçiyor. Mektuptaki ipuçlarından yola çıkarak bu aşkın izini süren Piraye, romanın sonunda meçhul kadının hakiki kimliğine ulaşınca yepyeni bir uyanış yaşıyor.

  • Roman dışında neler yazıyorsunuz? Edebiyatın sizin için yeri nedir?

Edebiyat, bir bakıma benim ilk aşkım. Kendimi bildim bileli edebiyat tutkunuyum. Roman, öykü, şiir… Edebiyatın her dalına düşkünüm. Romanın yanı sıra şiir de yazıyorum.

  • Uzun zamandır yurt dışında yaşıyorsunuz. Türkiye’ye olan özleminizi edebiyat yoluyla anlatıyorsunuz diyebilir miyiz? 

Evet, uzun zamandır Amerika’da, San Francisco’da yaşıyorum. Türkiye’ye ve özellikle İstanbul’a olan özlemim hiç bitmedi. Bu ayrılıkta anadilim benim için çok güçlü bir bağ. Türkçe yazdığım roman ve şiirler hem o özlemden kaynaklanıyor hem de o özleme bir nevi şifa oluyor.

  • Aldığınız eğitimin yazarlığınıza nasıl bir katkısı var? 

Yüksek lisans ve doktoramı Psikoloji dalında yaptım. Doğal olarak edebiyat alanındaki çalışmalarımı besliyor. Amerika’da bağımsız gazete ve dergiler için İngilizce kaleme aldığım makaleler, mesleki ve akademik yazılar, genellikle insan hakları başta gelmek üzere siyasi ve toplumsal sorunlara ilişkin. Sonuçta psikoloji olsun, insan hakları olsun, bütün çalışmalarım, esas tutkum olan edebiyat uğraşıma farklı boyutlar ve renkler katma imkânı sunuyor.

  • Yeni bir kitap için hazırlıklara başladınız mı?

Bir önceki kitabım Romancı’da Sait Faik, Orhan Veli ve Attila İlhan kişilikleri, hayatları, dizeleri ve satırlarıyla konuk olmuşlardı hikâyeme. Hayran Gözlü Çocuklar‘da ise Nâzım Hikmet var. Bir bakıma onun kişiliğine, sanatına saygı güdüsüyle kaleme alınmış bir anlatı bu.  Şimdi ise bambaşka bir yazarı işleyeceğim yeni romanım için çalışmalarım devam ediyor.

  • Bir roman, hikaye veya şiir yazma süreciniz nasıl ilerliyor?  

Yazarken bir sonraki sayfada, hatta bir sonraki satırda bile ne olacağını bilmem pek. Mümkün olduğunca bırakırım kendimi hikâyenin akışına. Olaylar, kişiler kendi bildikleri gibi özgürce yol alırlar çoğu kez. Hikâye, roman, şiir, her neyse yazdığım, bittikten sonra bir süre dinlendiririm. Sonra sıvarım kolları, başlarım editörlüğe, tekrar tekrar amansızca okuyup yazarken derinleşir karakterler, hikâye; oturur kelimeler yerli yerine birer birer. Sesli okumayı severim, kâğıt üzerindeki ya da ekrandaki suskun kelimelerin, cümlelerin müziğini de duyabilmek için.

  • Yazarlığın yanı sıra başka bir tutkunuz, ileriye dönük hayaliniz var mı?”

Günün birinde bir kitapçı dükkânı açmak isterim! Kitapçılara gitmek en sevdiğim şeylerden biridir. Özellikle de San Francisco’daki sokak arası, ufak, tıklım tıkış bağımsız kitapçılara, sahaflara. O karman çorman rafların arasında yürürken hissettiğim heyecan, hafiflik ve huzur bambaşka, tarifi güç bir duygu. Hiç ummadığım bir anda tesadüfen bir kitap bulmak, sayfalarını ayaküstü karıştırırken kendimi kaybetmek, kaybedip tekrar bulmak…