Genel

Paris Moda Haftası: Podyumlar, sürdürülebilirlik ve stil üzerine bir yolculuk

Paris Moda Haftası bu sezon tam dokuz gün boyunca sürerek, moda insanlarını bir maraton gibi ağırladı. Dünya basını ve sektörün her alanından insanı ağırlayan Paris, artık dünya çapında markalarla kendilerini göstermek isteyenler için de bir alan oluşturdu. Bu kadar uzun süreli olmasının bir sebebi de Fransız markaların dışında severek takip ettiğimiz birçok markanın Paris’i tercih etmiş olması. Moda haftası zamanı, şehrin hareketli ve ilham verici sokakları da moda çevrelerini buraya gelmeye davet ediyor. Ben, marka danışmanlığı ajansım Fabler’de beraber çalıştığımız markalar ve global basın sayesinde Paris’e davet edildim ve bu güzel dönemde, bu şehirde olabildiğim için çok şanslıyım!

Markayla bütünleşen dikkat çekici prodüksiyonlar

Stella McCartney sürdürülebilir moda ve üretim üzerine odakları üzerine çekiyor. Defile alanını çevirdiği “lokal pazar” ile sürdürülebilir lokal üreticilerin, ekolojik moda vizyonunu gerçekleştirmedeki önemini vurgularken, sürdürülebilir üretim için ne kadar fazla seçenek olduğunu da öne çıkarıyor. Bu pazarda dikkatimi çeken lokal üreticilerden biri de Türk markası SOKTAS oldu. Marka ile birlikte uzun süredir sürdürülebilir üretim modelleri üzerine çalıştıklarını biliyorum. Sürdürülebilir moda üzerine yaptığı çalışmaları öne çıkararak trendleri de yakalamayı başaran Stella McCartney, bu sezonun konuşulan defilelerinden biri olmayı bu şekilde başarıyor. Marka kimliğini defile prodüksiyonu ile doğru anlatmayı başaran bir diğer marka ise The Row. Marka, davetli olan misafirlerini üzüm, incir, portakal, bezelye, domates, turp, kiraz gibi meyve ve sebzelerin bulunduğu sepetler, bitter çikolata ve sade kahve ikram ederek karşılıyor. Markanın sade, çabasız, doğal olarak tanımlayabileceğim havasına tam uygun bir seçim! Koleksiyon ile bütünleşen bu adımlar, gerçekten de fazlasıyla etkileyici! Bu arada davetlilerden duyuyorum ki ikram edilen kahve son zamanlarda içtikleri en güzel kahveymiş. 

Sosyal medya etkisi

Valentino, son zamanların en konuşulan markası olarak yine fazlasıyla beğenilen bir koleksiyon izletiyor. Markanın ortaklarından Giametti Giancarlo, koleksiyonun Pierpaolo’nun yaptığı en iyi koleksiyon olduğunu söylüyor. (stylenotcom) Gerçekten de bu defilede gördüğümüz Pierpaolo’nun naif silüetleri ile Valentino marka kimliğinin birleşmesiyle ortaya çıkan koleksiyon çok özel. Her bir parçanın klasik bir sanat eseri kadar eşsiz detaylara sahip olması, koleksiyonun hikayesini güçlendiren şeylerden biri. Valentino defilesinde hoşuma giden bir diğer detay ise yeni, genç içerik üreticilerinin davetli olması. Son zamanlarda viral ve trend olarak sosyal medyalarımızı domine etmiş birçok isim burada. Bu son zamanların moda çevrelerinde en çok tartışılan konulardan biriydi, bu kişilerin markalara faydası nedir, neden davetliler? Bu kişilerin önemi, herkese hatta her markaya göre değişiyor. Bir yandan bu içerik üreticileri saniyeler içinde milyonlara ulaşabilen hesaplara sahip ve her biri markanın hikayesini anlatabilmek için bir araç. Mesela Rabanne’ın tamamen eğlenmek ve bir medya aracı olarak davet ettiği bir içerik üreticisi, Rabanne davetlilerini karşılayıp, şaka yaparak videoya çekiyordu. Hem davetliler hem de izleyenler, fazlasıyla gergin olan bir ortamda bile ne kadar çok eğlenebildi. Önemli olan doğru kişileri seçip onları doğru yönlendirmek. Soğukluğu ile bilinen bu sektörü biraz eğlenceli hale getirme düşüncesini ben çok sevdim!

Paris’te neler konuşuyoruz?

Yves Saint Laurent yine mükemmel bir Paris akşamını, tarihe geçecek bir başka koleksiyonuyla etkisi altına alıyor. Sokaklar, insanlar Vaccarello’nun çizdiği modern, zamansız YSL kadınına olan hayranlıklarını konuşuyor. Bir yandan sokakların konuştuğu bir başka konu ise Sarah Burton’ın Alexander Mcqueen için hazırladığı son koleksiyondu. Burton hazırladığı ilk koleksiyondan itibaren herkesin hayranlığını kazanmıştı. Son koleksiyonu ile de ayakta alkışlanıyor. Yerine gelecek isim ise merak konusuydu ve moda haftasının son günü açıklandı, Sean Mcgirr. Bir diğer odak noktası ise haftayı kapatan Miu Miu defilesi. Bu sene 30. yaşını kutlayan marka, kısa süre önce marka vizyonunu inove ederek, son zamanların trend belirleyicisi haline geldi. Bu sezon hem Miu Miu hem Chanel’de gördüğümüz parmak arası terlik ve düz sandaletler önümüzdeki günlerde şık kombinlerin bile bir parçası olacak gibi gözüküyor. Şehri etkisi altına alan başka bir marka ise Christopher Esber oldu. Paris’te ilk defa koleksiyonunu sunan tasarımcının oluşturduğu modern, çabasız stil sadeliğini kaybetmeden etkileyici olmayı başarıyor. 

Moda haftalarını takip etmek

Moda haftalarına gittiğim halde her şeyi takip etmek Paris’teyken bile çok zor. Sosyal medyanın doğru kullanıldığında fazlasıyla verici bir araç olduğunu düşünüyorum ve bence bu yüzden çok şanslıyız. Moda haftasının önemli detaylarından haberdar olmak için takip ettiğim ilk hesap @stylenotcom, artık tüm moda insanlarının tanıdığı, bildiği mavi arka fonu olan bu hesabı moda hakkında hiçbir detayı kaçırmadan takip etmek çok kolay. Trendleri yakalamak, defilelerle ilgili somut bir veriye ulaşmak için @databutmakeitfashion sezonları, sezonun trendlerini tamamen veriler üzerinden anlatıyor, defileleri izlerken biraz gülüp, eğlenmek, hem de güzel detaylar yakalamak için @ideservecouture hesabını takip ediyorum. Sokak stilini, defilelere gelenlerin giydiklerini de takip ettiğim hesap @modehunter, gerçekten sokakların bir defile alanına döndüğü anları en iyi fotoğraflayan kişi Darrel Hunter. 

Ben neler tercih ediyorum?

Özellikle moda haftalarına giderken ve günlük seçimlerimde de olabildiğince sürdürülebilir tercihler yapmaya çalışıyorum. Alışveriş yaparken kumaşlar ve parçaların zamansızlığı benim önem verdiğim detaylar. Moda haftalarında satın almadan kiralama yapmak benim için en güzel, sorumlu ve doğru seçenek oluyor. Rentony’den kiraladığım kıyafetler, defilelerde gördüğüm ve çok sevdiğim Christopher Esber, Rotate, Khaite markalarının zamansız parçalarından. Buradan aldığım kombinlerle gerçekten kendimi tam anlamıyla moda dünyasının içinde hissediyorum.