California State University Sacramento İşletme Fakültesi ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Özçelik, salgın döneminde insanların yalnızlıkla nasıl başa çıkabileceklerine dair tavsiyelerde bulunuyor!
Bu dönemde birçok insan kendini mutlu hissetmeyebilir. Mutluluk hedefini koymamak lazım. Bunun yerine izolasyon dönemi boyunca sevgi, şefkat gibi duygular vasıtasıyla insanlarla iletişimde kalmak öncelikli olmalı’
Mutluluk Hedefi Koymamak
İçinde yaşadığımız kriz durumundan kaynaklı olarak bazen yalnız hissetmeye başlayabiliriz. O zaman derhal gerekli önlemleri alıp bir önceki duygusal durum olan izolasyona dönmek gerekiyor. Bu dönemde birçok insan kendini mutlu hissetmeyebilir. Mutluluk hedefini koymamak lazım. Bunun yerine izolasyon dönemi boyunca sevgi, şefkat gibi duygular vasıtasıyla insanlarla iletişimde kalmak öncelikli olmalı.
Şu an “Toplumsal Ani Kurumsal İzolasyon” içerisindeyiz. Uzaktan çalışma ile beraber çalıştığımız kurumlardan izole olmuş durumdayız ve bu çok ani biçimde gerçekleşti. Anilik durumu tüm algılarımızı değiştirse de toplumsal adaptasyon hızlı şekilde sağlandı.
Günlük Rutinleri Devam Ettirmek Geleceğe Güven Duygusunu Perçinler
İş ortamları, insan ilişkisi demektir. Bu dönemde kurumların gündelik hayattaki hakimiyetinin arttığını söylemek mümkün çünkü hemen herkes evden çalışmaya devam ediyor ancak kimse dışarı çıkamıyor. Evlerdeki iletişimlerimiz kurumlar bazında ilerlemeye başladı. Teknolojiyle birlikte bilgisayar kameralarındaki görüntülerden ibaret hale gelmeye başladık. Bütün bunlardan negatif etkilenmemek için önerim, gündelik rutinleri devam ettirmek.
Sabah kalkıp, giyinip, kahvaltı yapıp güne başlamak önemli. İş aralarında mola vermek şeklinde belli rutinler yaratılabilir. İzolasyon döneminde insanlar evden çalışmaya başlayınca iş hayatı yalnızlığı ve ev hayatı yalnızlığı karışabilir. Çünkü ev ve iş arasındaki sınırlar iç içe geçmiş durumda. Şimdi bozulan rutinlerimizi gözden geçirme zamanı diye düşünüyorum.
Çalışmaya Devam Etmek Zorunda Olanlara Değerli Olduklarını Hissettirmeliyiz
Bu dönemde bir iş yerinde bulunmak ve çalışmak zorunda olan insanların takdir edilmesi çok önemli. Çünkü bu insanlar polis veya itfaiye gibi bir kahramanlık statüsüyle işlerini gerçekleştirmiyorlar. Örneğin, market çalışanları da bir nevi bizim gıdaya ulaşmamız açısından fedakarlıkta bulunan insanlar. Bu dönemde tüm dışarıda çalışmaya devam edenlere değerli oldukları hissettirilmeli.
Tüm dünya bu süreçten geçiyor, aslında bir savaş içerisindeyiz. Öldürme üzerine değil yaşatma üzerine kurulu bir savaş. Büyük ölçüde duygusal ve psikolojik kuvvete dayalı bir savaş. Bu kuvveti koruyan toplumlar sürecin daha iyi üstesinden geleceklerdir. Hem fikirsel hem duygusal hem de ilişkisel anlamda kuvvetli kalmaya çalışalım.