NE SIKICI NE DE STRESLİ
Kişisel fitness eğitmeni Angélique Hage, slow-motion fitness’ın faydalarını şöyle anlatıyor; “HIIT çalışma tarzında, olabilecek en kısa sürede çok egzersiz yapmak hedefleniyor ve epey tekrar içeriyor. Birçok insan bu çalışma sistemini doğru uygulamama sonucunda sakatlıklar geçiriyor çünkü kaslarına çok yükleniyorlar ya da kısıtlı bir zamana sıkıştırmaya çalıştıkları egzersizlerinin tekniğine çok da önem vermiyorlar. Ancak slow-motion fitness’da tempo çok düşük olduğu için farkında olmadan tekniğe odaklanmanız gerekiyor, doğru bir uygulamayla da sakatlık riski azalıyor.
Böylece vücudunuzun sınırlarını daha iyi keşfedebiliyorsunuz. Örneğin çok yavaş şınav çekerseniz, sadece karnınızın ve kollarınızın değil, kalça ve bacaklarınızın da çalıştığını hissedeceksiniz.” Dayanıklılık için uzun vadede her iki prensipte de çalışmayı öneren Hage; “Sadece HIIT yapmak vücuda çok fazla stres yüklüyor. Sadece yavaş çalışmak da bir süre sonra çok sıkıcı olabiliyor. Dolayısıyla ikisini birlikte yapıyor olmak işleri daha ilginç kılabilir. İçinde farklı çeşitler olan bu zengin menüyle vücudunuzu hemen uyandıracaksınız. İşte etkili çalışma yöntemi diye buna denir çünkü biri diğerinden daha iyi diye bir şey yok. Her şey zamanlamayla ilgili… İyi düzenlenmiş bir egzersiz programında farklı prensiplerin doğru yer ve zamanda yapılmasıyla vücudunuz gelişecek” diyor.
Önemli olan kendi vücudunuza en uygun çalışma stilini bulabilmek. Eğer işiniz çok yoğun ve stresliyse, sizin için yavaş formda egzersizler, mesela yoga ve meditasyon çok iyi olabilir. Bu yüzden büyük ve çok yoğun şehirlerde toplu yoga sınıfları var. Bunlardan bazılarında yin yoga yapılıyor ki bu, yoganın ekstra yavaş olan bir çeşidi diyebiliriz.