“Anıt Sayaç” bu yılın başından beri erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısını gösteriyor. Cinayetler önceki yıllara oranla artarak devam ediyor. Erkekler tarafından psikolojik, fiziksel, ekonomik, dijital ve cinsel şiddete maruz bırakılan kadınların sayısını ise ölçemiyoruz. Kadına yönelik şiddet her yerde var. Ve her yerde de bu şiddete göz yuman, seyirci kalan insanlar var. Şiddet karşısında verilen ilk tepkinin mağdur suçlayıcılık olduğu bir toplumda şiddet beslenerek yayılmaya devam ediyor. Önce devlet politikalarında sonra da toplumsal algımızda şiddete sıfır tolerans yaklaşımını benimsemedikçe de erkek şiddetini ödüllendirmeye devam ediyor olacağız.
Bugün geldiğimiz noktada kadınların temel yaşam haklarından mahrum bırakılmalarının, erkeklere kıyasla çoğunlukla dezavantajlı olmalarının, yaşamlarını ataerkil çerçeveler içinde sürdürmelerinin nedenlerinden biri de toplumsal cinsiyet eşitliğinin hâlâ bir tartışma konusu olmasından kaynaklanıyor. Kadın ve erkek olmanın, kadın ve erkek kimliğinin ne olduğunun toplum tarafından inşa edildiğini ve kültürün ürünleri olduğunu vurgulayan toplumsal cinsiyet kavramı, bir diğer yanıyla da bu ikili cinsiyet sistemi yaklaşımına karşı çıkıyor.
Cinsiyete dayalı ayrımcılık, kavramsal olarak her iki cinse gönderme yapsa da kadınların başta insan hakları olmak üzere tüm hak ve fırsatlardan erkeklerle eşit oranda yararlanamamasına işaret ediyor. Toplumsal cinsiyet ilişkileri, hayatın birçok alanında erkeklerin daha baskın olduğu, kadınların genellikle ikinci plana itildiği eşit olmayan güç ilişkisini tanımlıyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşama geçirilmesinde, kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın engellenmesinde medyanın önemli bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. İletişim çağında kitle iletişim araçlarındaki temsiller, özellikle çocuklar, gençler ve yetişkinler için örnek teşkil ediyor. Kadın temsillerinde normatif bir medya veya haber yaklaşımı eşitsizlikleri sürdüren algıları beslemeye devam ediyor. Buna karşılık bilinçli bir medya okuryazarı olmak sosyal medyada, görsel ve yazılı basında kadına yönelik bu bakışı dönüştürmeye yardımcı olabilir. Böylece şiddete seyirci kalmadan dayanışmanın ve mücadele etmenin bir yolunu bulabiliriz. Her kadının bir diğerinin elinden tutmakla yükümlü olduğu bu toplumda birbirimizi kollamanın yollarından biri de şiddetin her türüne karşı gösterdiğimiz bu bilinçli tutum olabilir.
Kadınların insan haklarının güvence altında olduğu günler görmek umuduyla…