Pazartesi günü gerçekleşen Jacquemus’un Sonbahar Kış 2024 koleksiyonunu izleyenler, Simon Porte Jacquemus’un sanat ve moda arasında mükemmel bir denge kurduğu unutulmaz o anı keşfettiler. Givenchy Moda Evi’nin bir sonraki Kreatif Direktörü koltuğuna oturmasına dair soru işaretleri henüz akıllarda tazeyken, Simon Paris’in “en büyük bağımsız” evi olarak gördüğü markasını “en iyi” yapamayı hedefleyerek yoluna kendi markasıyla devam edeceğini açıkça belirtiyor.
Koleksiyon, Fransa’nın kültürel zenginliklerini ve sanat tarihini modaya ustaca entegre ederek, moda dünyasının zirvesine taşınan bir tasarımcının hikayesini, Nice’in tepelerindeki Fondation Maeght’in büyülü atmosferinde yazmayı başardı. Koleksiyonun kalbinde, 1964’te açılan ve Alberto Giacometti, Joan Miró, Georges Braque gibi ustaların eserlerine ev sahipliği yapan Fondation Maeght yer alıyor. Jacquemus’un mekan konusundaki bu tercihi, sadece Fransız sanatının mirasına saygı göstermekle kalmayıp aynı zamanda moda ile sanat arasındaki sinerjiyi vurguluyor. Tasarımcı, burada gerçekleşen koleksiyonu aracılığıyla yüzyıl ortası heykellerinden ilham alarak, sanat ve moda arasında özenle dokunmuş bir denge kurdu.
Koleksiyonun başlangıcı, Fondation Maeght’in zenginlikleri arasında geçmişe dönüş yaparak, Jacquemus’un Fransız ve Amerikan burjuvazisinden ve bölgeyi ziyaret eden sanatçılardan ilham aldığına işaret ediyor. Bu nostaljik bakış, Pierre Soulages ve Ellsworth Kelly’nin eserleriyle iç içe geçerek, ziyaretçilere eşsiz bir sanat ve moda deneyimi yaşatıyor. Jacquemus’un kullandığı renk paleti ve dokuma teknikleri, koleksiyonunun sanat eserleriyle bütünleşmesini sağlayarak, izleyicilere görsel bir şölen sunuyor. Jacquemus’un Sonbahar Kış 2024 koleksiyonunda, kiremit döşemelerden ilham alınan desenler, Alberto Giacometti’nin etkileyici heykellerinden esinlenen formlar ve sanatın hareketsiz güzelliği ile giysilerin hareketli kinetiğini bir araya getiren bir estetik bulunuyordu. Bu, moda dünyasına sanatsal bir zarafet sunan ve izleyicilere görsel bir şölen yaşatan bir koleksiyondu.Koleksiyondaki renk paleti genellikle siyah-beyaz tonlarından oluşurken, kırmızı ve gri tonları da dikkat çekiyordu. Jacquemus, monokrom ve keskin çizgilerle sunulan bu koleksiyonunda asimetrik pantolonlar, açılı yuvarlak yakalı bluzlar, ve bel çevresindeki kemerlerle tamamlanan kadın giyimindeki çizgileri bulanıklaştırarak cinsiyetsiz bir dokunuş ekliyor.
Jacquemus, “pop lüksü” olarak adlandırdığı imza stilini yansıtan tasarımları arasında, Meret Oppenheim tarzında kedi topuklu ayakkabılar ve bel çizgisinin üzerine uzanan kavisli dışbükey peplum dikkat çekiyor. Bu detaylar, Jacquemus’un estetik anlayışını ve güçlü bir giyim tarzını kadınsılıkla birleştirerek ortaya koymasını sağlıyor. Koleksiyonun öne çıkan parçalarından biri de, defile davetiyesi olarak katılımcılara gönderilen gri renkli trompe l’oeil kazak/eşarp hibritiydi. Bu yanıltıcı tasarım, Jacquemus’un sürükleyici ve sıradışı tarzını yansıtıyordu. Tasarımcı bu yaratıcı ve pratik parçayı, aynı zamanda internet sitesinden de satışa sunuyor.
Gösteriye katılan ünlüler arasında Kylie Jenner, Julia Roberts, Pink Pantheress ve Jack Harlow gibi isimler bulunuyordu. Bu özel davete katılan ünlüler, Jacquemus’un özgün tasarımları ve sanatın estetiği arasındaki benzersiz bağlantıyı keşfederken, koleksiyonun zarif detaylarını yakından incelediler.
Sonbahar Kış 2024 koleksiyonu, moda dünyasına sanatın gücünü hatırlatan bir anı sunarken, Jacquemus’un çizgisel evrimini ve markanın kalitesini ön plana çıkardı. Bu benzersiz koleksiyon, sanatın estetik zenginliği ile moda tasarımının yaratıcı özgünlüğünü bir araya getirerek izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşattı. Jacquemus, Paris Moda Haftası’nda moda ve sanatın kesişimindeki benzersiz konumunu bir kez daha kanıtladı.