Uzaktan çalışma ve hibrit sistemler yaygınlaştıkça iş yerlerindeki “iş arkadaşı” konsepti de giderek azalmaya başladı. Ancak, bu dönem onlara en çok ihtiyaç duyduğumuz zaman olabilir mi?
“Work wife”, yani Türkçe’ye “iş yerindeki eşim” olarak çevirebileceğimiz terim, başlangıçta iş hayatındaki erkekler tarafından kadın sekreterlerini ya da asistanlarını tanımlamak için kullanılıyordu. Zamanla değişim geçiren bu konsept, “iş arkadaşı” bağlamında iş yerinde hem profesyonel hem de kişisel diyaloglar kurduğumuz kadınları ifade eder bir hale geldi. “Aynı gemideyiz ve bu işlerin üstesinden birlikte geleceğiz,” hissiyatını vurgulayan kavram, iş yerindeki kadın dayanışmalarının da mottosu oldu.
Ancak pandemi itibarıyla çalışma şeklimiz hem fiziksel hem de zihinsel anlamda tamamen farklı bir yöne doğruldu. Birçok çalışanın pandemiden sonra işlerine karşı bakış açısı değişti ve iş yerinde daha içe kapanık bir duruş sergileyen kişilerin sayısında artış yaşandı.
Artık ortak bir ofisi paylaşmıyoruz, hatta bazen iş arkadaşlarımızla aynı şehirde veya ülkede bile yaşamıyoruz. Doğal yollarla samimi ilişkiler kurmak zorlaşıyor çünkü artık evden veya hibrit çalışıyor, Slack ve Teams üzerinden iletişim kuruyoruz. Bu tür çalışma modellerinde de ofis arkadaşlarımızla kahve arasına çıkma ya da mesai bitiminde bir yerlere gitme fırsatımız minimuma iniyor ve derin bağlar inşa etmeye neredeyse hiç olanağımız kalmıyor. Online toplantılar samimi ilişkiler kurmak için ne yazık ki yetersiz kalıyor.
İş arkadaşlıklarının azalması şu an için büyük bir sorun gibi görünmese de bu samimiyetlerin eksikliği, belki de en çok yakın ilişkilere ihtiyaç duyduğumuz bir döneme denk geliyor. Bir araştırmaya göre çalışanların beşte biri iş yerinin zihinsel sağlıklarına zarar verdiğini belirtiyor, bir diğer araştırmaysa yalnızlık ve izolasyon oranlarının arttığını ortaya koyuyor. Bu durumdan en çok etkilenen grup ise muhtemelen Z Kuşağı oluyor çünkü pandeminin hemen öncesinde veya sırasında istihdama katılan bu yeni jenerasyon, iş yerinde onları destekleyen kişilerin ve bağlantı kurmanın eksikliğini çekiyor.
İş arkadaşları, yani “iş eşlerimiz”, iş hayatında yüzüstü kaldığımız anlarda devreye giren görünmez bir destek sistemi. Sadece iş yerindeki şikayetlerimizi paylaşmakla kalmadığımız, aynı zamanda hastalık izni almamız gerektiğinde bizi idare eden ya da iş yerinde daha iyi şartlar için bizimle mücadele eden kişiler olarak düşünebiliriz.
İş dünyasının değişen dinamiğinde yapılan bir ankete göre yetişkinlerin %45’i iş yerinde bir “iş eşi” olmasının artık uygun olmadığını düşünüyor. Birçok katılımcı, çalışma arkadaşlarını “aile” olarak nitelendirmenin, hele ki onlara “eş” demenin, kişisel sınırları korumak açısından sağlıksız olduğunu düşünüyor.
Belki de çözüm, bu konsepti tamamen bitirmek yerine güncellemek olabilir. İş yerinde “eş”e ihtiyaç duymadığımız güvenli bir ortam yaratmak gerekebilir. Fakat iş yerinde anlamlı bağlar kurma ihtiyacı insani bir gereklilik olarak her zaman geçerli olacaktır. Amaç sadece bir iş arkadaşı bulmak değil; iş hayatınızda sizi destekleyecek, yükseltecek, birlikte mücadele edecek ve eğer şanslıysanız, size ihtiyacınız olduğunda yardım sunacak kişileri bulmak.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> İş hayatında kadınlar neden yeterince iyi görülmüyor?
Kapak: Pexels