Son röportajımızın üzerinden iki yıl geçmiş. Hepimizde olduğu gibi onda da değişen şeyler olmuş. Doğallığı, samimiyeti ve gücü dışında… Sabaha kadar sürse sıkılmayacağım bir sohbet oldu yine. Hazar’ı tanısanız siz de aynısını düşünürsünüz.
Kapağında Hazar Ergüçlü’nün yer aldığı mart sayımız 27 Şubat Cumartesi günü İstanbul’da, 28 Şubat’tan itibaren ise tüm illerde bayilerde!
Alev Alev’e geçelim istersen… Dizi projesi sana geldiğinde orijinal yapımı izlemiş miydin? Biraz projenin sana nasıl geldiğinden, karakterin Çiçek’ten ve hikâyeden bahseder misin?
Daha önce orijinal diziyi izlememiştim. Görüşmeye gittikten sonra uyarlama olduğundan bahsettiler. İlk o zaman izledim. Birinci bölüm çok sürükleyiciydi. Yangın sahnesi ve birlikte çalışacağım ekip beni çok heyecanlandırdı. Her şeyden önce bu ekiple orada bulunma fikri bana iyi geldi. Senaryo da önemliydi. Televizyona bir iş yapmak istiyordum. Çiçek, enteresan bir karakterdi. Büyük bir yangından çıkmış bir kadını; yanmış bir insanın psikolojisini oynamaya cüret etmek bir oyuncu olarak benim için ilgi çekiciydi. O yüzden kabul ettim. Böyle bir meydan okuma bana cazip geldi. Rolüm içerisinde çok fazla engelle uğraşıyordum. Sürekli denetim hâlinde olmak zorundasın. Zaten bedenimi açmak ve keşfetmek istediğim bir dönemdeydim. Bu işin zamanlaması çok iyiydi. Benim için enteresan oldu.