Bu ay farklı bir yolculuğa çıktık… Isparta’da gülün ruhunu yakalayan kadınlarla dünyanın en eski güzellik iksirinin izini sürdük. Evet; gülün ruhu var! Buna bizzat tanıklık ettik. Hayranlık uyandıran bahçelerde toplanan ardından damla damla şişelenen gülsuyu ve gül yağının serüvenine davet ediyoruz sizi.
TUĞÇE KAYAR
GÜLSHA
Güzellik ritüellerinde gül Isparta’da güneşin altında gül toplayan kadınlar güzelliklerini rosa damascena’ya borçlu. Gürkan; tarihi 40 milyon yıl öncesine dayanan gülün, kozmetik alanında kullanılmaya başlanmadan önce eski medeniyetlerde spritüel gücünden yararlanıldığını işaret ediyor. Öyle ki Kleopatra süt banyolarını gül yapraklarıyla bezer, Antonius ayaklarının altına gül yaprakları saçtırırmış. Gülün bu afrodizyak etkisinin yanı sıra son yıllarda yayımlanan raporlar antidepresan özelliğini de gözler önüne sermiş. Sakinleştiren, kalp çakrasını açan ve enerjisiyle yalnızca zihne değil, duyulara da hitap eden gülün faydaları artık kesinlik kazanmış durumda. Gülün ülkemizde güzellik reçetelerinde kullanımının ise Osmanlı İmparatorluğu’na uzandığını söylüyor Gürkan ve ekliyor; “Osmanlıda gülün çok farklı kullanım alanları vardı. Kırışıklıkları gidermek için ciltlerine gülsuyu ve gül yağı uyguladıklarını biliyoruz. Kadınlar hamamdan sonra ciltlerine kurutulmuş gülleri toz haline getirip sürerlermiş. Ben de yine aynı şekilde banyo sonrası kullanılacak güllü pudra üzerinde çalışıyorum.” Detoks etkili, sebum dengesini sağlayan gül suyu ve gül yağı bugün en doğal losyon, makyaj temizleme ürünü ve toniği olarak karşımıza çıkıyor. Isparta’nın bahçelerindeki rosa damascena’ların büyüleyici kokusu ve yumuşak dokusunu Gülsha şişelerine sığdıran Gülşah Gürkan’ın yarattığı güzellik iksirleri kuşkusuz doğanın gücünü de bizlere hatırlatıyor.