Maison Francis Kurkdjian markasının CEO’su ve kurucusu Marc Chaya ile Baccarat Rouge 540 parfümünün yaratım sürecini ve markanın dünya çapında başarısının sırrını konuştuk.
İçindekiler
- 1 Francis Kurkdjian’la iş birliğinizden önce parfümle ilgileniyor muydunuz?
- 2 Koku veya parfümlerle ilgili çocukluk anılarınız var mı?
- 3 Baccarat Rouge 540 parfümün yaratım sürecinden bahseder misiniz?
- 4 Sizce Baccarat Rouge 540 hangi koku kategorisine giriyor?
- 5 Baccarat Rouge 540’ı üç kelimeyle nasıl tanımlarsınız?
- 6 Baccarat Rouge 540’ın nota yolculuğu nasıl ilerliyor? Hangi notalarla başlıyor ve devam ediyor?
- 7 Baccarat Rouge 540’ın dünya çapındaki başarısının artmasıyla birlikte birçok sahte ve muadil ürünün ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- 8 Bugün Baccarat Rouge 540’ın satıldığı kaç adet satış noktası var?
- 9 Baccarat Rouge 540 dışında Maison Francis Kurkdjian’ın koku gardırobunda en popüler üç parfüm hangileri ve sizce neden favoriler onlar?
- 10 Maison Francis Kurkdjian’da çalıştığınız süre boyunca en gurur duyduğunuz an hangisiydi?
- 11 Son dönemde parfümeri alanında hangi trendleri ve değişiklikleri gözlemliyorsunuz?
- 12 Koku sizin için ne ifade ediyor?
- 13 Bir kokuyu bir şişeye hapsedebilseydiniz bu ne olurdu?
- 14 Nasıl parfüm seçilmesi gerektiğinden bahseder misiniz? Belirli kişiler belirli parfüm türlerini mi seçiyor?
Francis Kurkdjian’la iş birliğinizden önce parfümle ilgileniyor muydunuz?
Lübnan’da doğup büyüdüm ve orada parfüm çok yaygın. Gençken zaten bir parfüm koleksiyonum vardı ve parfümü çok severdim. Bu çok kültürel bir şey. Finalde Francis ile bir parfüm evi kuracağımı ve bu alanda güzel bir kariyere sahip olacağımı biliyor muydum? Kesinlikle hayır. Yani bunu yapmak benim kaderimde yoktu ama evet, çok genç yaşlardan beri parfümü seviyorum. Bu durum çok kültürel ve Lübnan toplumuna dayalı bir şey.
Koku veya parfümlerle ilgili çocukluk anılarınız var mı?
Birçok. Babam Christian Dior’dan Eau Sauvage kullanıyordu ve onu çok küçük bir çocukken her sabah parfümünü sıkarken görürdüm. Annemin çok güzel bir parfüm koleksiyonu vardı. Yves Saint Laurent’ten Opium’un şişesine ve kokusuna hayrandım. Dışında küçük bir sprey pompası olduğunu hatırlıyorum. Gençken Davidoff’tan Cool Water’ın kokusuna hayrandım. Lacoste’um vardı ama ticari parfümlerin ötesinde, yasemin, çam ağacı, orman, toprak ve denizin güzel kokularının bulunduğu Akdeniz kıyısında bir ülkede yaşadım. Lübnan bu konuda çok zengindi ve hepimizin bildiği mutfağının yanı sıra adeta güzel kokuların şöleniydi.
Baccarat Rouge 540 parfümün yaratım sürecinden bahseder misiniz?
Bu, Maison Francis Kurkdjian’daki felsefemizle tamamen uyumlu bir hikaye. Baccarat Rouge 540’ın hikayesi, Francis’in uzun zaman önce 2012’de konuştuğumuzda, bir süre sonra House of Baccarat’nın 250. yıldönümünü kutlayacağını söylemesiyle başladı. Elde etmek için 4 element olan ateş, toprak ve su ile, üfleyen ustanın ağzından çıkan havayı kullanmanız gereken kristalin simyasını yansıtacak bir koku yaratma fikrine çok bağlıydı ve bunu gerçekten bir parfüm olarak yorumlamak istiyordu. Koku hakkında bilgi sahibi olan birçok insan, bir koku yaratmanın çok teknik, neredeyse kimyayla aynı doğrultuda bir şey olduğunu düşünüyor ancak bu çok yanlış bir düşünce çünkü dahi bir parfümörün koku yaratım süreci bir fikirle başlar ve koku onun beyninde görebildiği bir şeydir. Bu durum biraz, mermer bloğunun içindeki şekli görebilen ve sonra mermerin fazlasını kaldırarak şekli ortaya çıkaran bir sanatçının yaptığına benziyor. Elbette tekniğe ihtiyacınız var ama yaratıcılık ve güzellik teknikten gelmiyor. Yaratıcılık ve güzellik, tekniğin ötesine geçerek duyguya dönüşen yaratıcılık dehasından gelir. Parfüm dünyasında da durum aynı. Yani Baccarat Rouge 540, Francis’in 2012’de sahip olduğu bir niyetti. O sırada House of Baccarat’yla görüşmeye gittik ve onlara ‘‘250. yıl dönümünüz için bir şeyler yapmayı çok isteriz. Bildiğiniz üzere Francis Kurkdjian dünya çapındaki en tanınmış parfümörlerden biri ve kristalin parfümünün yaratılması konusunda House of Baccarat ile iş birliği yapmayı arzu ediyoruz’’ dedik. O zamanlar hazır değillerdi, pek ilgilenmiyorlardı ve bu iş birliği gerçekleşmedi. Bir buçuk ya da iki yıl sonra 2014’te yeni bir CEO göreve başladı. Francis ve benim hakkımdakileri duymuştu. Maison’u seviyordu. Sadece parfüm dünyası hakkında tavsiye almak istiyordu çünkü House of Baccarat bir koku yaratma fikriyle çok ilgileniyordu. Ona 250. yıl dönümleri için iş birliği yapmaktan mutluluk duyacağımızı söyledik. Yani tek şansımız vardı. George Chevalier’nin tasarladığı güzel bir kristal şişede bulunan sadece 250 adet üretilen bir parfümdü. Bu, Maison Francis Kurkdjian’ın satış noktalarının yanı sıra Baccarat mağazalarında da satılan 250 şişelik sınırlı sayıda bir üretimdi. Erken saatlerde bir odada oturduğumuzda Francis onlara ‘‘Neden her Baccarat avizesinde kırmızı kristal bir nokta var?’’ diye sordu ve onlar bize bunun House of Baccarat’nın imzası olduğunu, buna ‘‘rouge à l’or’’ denildiğini, bunun Baccarat’nın imza kırmızısı olduğunu, kristali 540 dereceye kadar ısıtmanız, içine 24 ayar altın tozu eklemeniz gerektiğini ve bu şekilde kristalin otomatik olarak kırmızıya döndüğünü açıkladılar. Rouge 540 ismi de buradan geliyor; yani ‘‘Kırmızı 540’’. Baccarat’nın kırmızısına ve kristali ısıtmak için ihtiyacınız olan 540 derecelik sıcaklığa ve kırmızı olması için eklemeniz gereken altına bir övgü niteliğinde. Böylece isim bu şekilde seçildi, Francis hemen ‘‘Tamam, isim Rouge 540 olacak’’ diyerek ismi buldu ve ardından geliştirme aşamasında birkaç gün sonra bana örneklerden küçük bir şişe verdi. Francis’in yarattığı kokuyu bu şekilde keşfettim ve parfümü test ettim. Baccarat’ta bir toplantıya gitmek için yola çıktım ve Uber şoförü durdu, bana baktı ve ‘‘Bu hayatımdaki en sıra dışı koku, nedir bu?’’ dedi. ‘‘Ah, bu sadece küçük bir örnek. Test ediyorum, bu geliştirdiğimiz bir parfüm’’ dedim. O da şöyle dedi: ‘‘Bu şimdiye kadar kokladığım en güzel koku’’. Buradan yola çıkarak Francis’in kokunun günümüzdeki versiyonunu çok çok hızlı bir şekilde bulduğu doğru. Biraz teknik olarak melodiyi bulması gerekiyordu ve o kadar güzeldi ki insanlar bizi sokakta durdururdu. İnsanlar beni New York’ta sokakta durdurur ve omzumdan yakalayıp bana (erkek ve kadın) ‘‘Ne sıktın? Bu çok büyüleyici’’ derlerdi. Bir CEO ve aynı zamanda bir iş adamı olarak elbette son derece yaratıcıyım ama aynı zamanda müşterilerimizi mutlu etme ve Maison’un yaratıcılığını çok geniş bir şekilde ifade edebilme fikrini de seviyorum. Kendi kendime ‘‘Bu sadece 250 kişide var olacak bir koku ve muhtemelen yüzyılın en güzel kokularından biri. Yani bunu bu şekilde sürdüremeyiz’’ diye düşündüm. Aynı zamanda Neiman Marcus’un Kozmetik Departmanı’nın başkanı bana sürekli ‘‘Bu şu ana kadarki en güzel koku. Neden onu Maison Francis Kurkdjian’ın normal şişelerinde satmıyorsunuz? ’’ diyordu. Bundan sonra düşündük ve House of Baccarat ile anlaşmalı olarak onu Maison Francis Kurkdjian koleksiyonu altında satışa çıkarmaya karar verdik.
Başlangıçta ABD’de Neiman Marcus ile sınırlıydı. O zamanlar dünya çapında yalnızca 150 lokasyonumuz vardı. Baccarat Rouge 540’ı piyasaya sürdüğümüz 2016 yılından bu yana parfüm, pandemi sırasında küresel bir fenomen haline gelene kadar dramatik bir şekilde büyümeye devam etti. Bugün dünyanın en çok satan parfümlerinden biri. Sonuç olarak parfümün başarılı ve sıra dışı olması, ünlülerin desteği veya şişenin şekli nedeniyle değil, yaratıcılığın dehası ve tam teşekküllü bir yaratıcı olan parfümörün yeteneğinin gücünden başka bir şey değil. Konuşmamın en başına dönecek olursak, bu insanların görmezden geldiği bir şey. Yani insanlar genellikle parfümörlerin sadece kimyager olduklarını ya da sadece beyaz eldivenleriyle laboratuvarda oturup güzel kokan bir şey elde etmek için esansiyel yağları karıştırdıklarını düşünüyorlar. Bu fikir kesinlikle yanlış. Baccarat Rouge 540, yalnızca kokunun gücüne ve Francis Kurkdjian’ın yaratıcılığının ve yeteneğinin gücüne dayanan küresel bir başarı ve küresel bir fenomen olmuştur. Elbette ekibimizin güzel mağazalar açması, güzel ağlar kurması, müşterilerimize sıra dışı lokasyonlar sunması yeteneği ve benzerlerini söylemeye gerek bile yok. Günün sonunda bir parfümü aldığınızda, kampanyasındaki ünlüyü, pazarlamasını ve hikayesini artık önemsemezsiniz. Cildinizde kalacak olan şey parfümörün size hediye ettiği şeydir ve her şey burada gerçekleşir. Cildinizde.
Sizce Baccarat Rouge 540 hangi koku kategorisine giriyor?
Hiçbiri. Bu, Francis Kurkdjian’ın icat ettiği yeni bir koku ailesi. Dürüst olmak gerekirse Baccarat Rouge 540 tatlı, hatta bağımlılık yaratacak derecede tatlıdır. Bazıları bunu şekere benzetiyor ama aynı zamanda son derece hafif, pamuğa benziyor. Bu şekilde başka bir parfüm daha yok çünkü tatlı kokular genellikle çok ağırdır ve çok güçlüdür. Baccarat Rouge 540 ise son derece güçlüdür ama aynı zamanda yayılımı da çok hafif ve farklıdır. Gelip gider. Bu, Baccarat Rouge 540’ın yarattığı yeni bir ailedir. Artık geniş çapta pek çok kullanıcısı var ve pek çok kişiye ilham kaynağı oldu, ancak hayata geçtiği dönemde önceden var olan herhangi bir koku ailesine dahil olmadı. Bugün buna Baccarat Rouge 540 koku ailesi diyebiliriz.
Baccarat Rouge 540’ı üç kelimeyle nasıl tanımlarsınız?
Bana göre büyüleyici, bu kelime onu tanımlamak için güzel bir seçim olur çünkü büyüleyici ve aynı zamanda bir başyapıt. Muhteşem. Benzersiz. Çok fazla kopyası çıkarıldı ama yine de çok benzersiz. Bu kelimeler onu tanımlamak için seçtiklerim.
Baccarat Rouge 540’ın nota yolculuğu nasıl ilerliyor? Hangi notalarla başlıyor ve devam ediyor?
Bu çok sofistike ve çok yoğunlaştırılmış bir yaratımdır. Sıktığınız andan cildinizde kaldığı ana kadar neredeyse aynı etkiyi veriyor. Parfüm, çok küçük bir formüle sahip, son derece canlı ve yoğunlaştırılmış. Sıktığınız andan itibaren tam olarak sizin üzerinizde ve etkisinin çok uzun süre kaldığını hissediyorum. Yani ilerleyişi çok istikrarlı ve dengelidir. Bu, biten bir koku değildir (ki bu aslında kokuların yapılandırılma şekli nedeniyle teknik bir zorluktur). Yani Baccarat Rouge 540 bu açıdan oldukça benzersizdir.
Baccarat Rouge 540’ın dünya çapındaki başarısının artmasıyla birlikte birçok sahte ve muadil ürünün ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hayatımın geri kalan (umarım) uzun yıllarını uğruna savaşarak geçireceğim bir şey; parfüm dünyasında fikri mülkiyetin tanınması. Bu kesinlikle çılgınlık ve şok edici bir durum. Sıra dışı kokulara hayat veren parfümörlere bu kadar saygısızca davranılması kesinlikle haksızlık. Ayakkabınızın altı kırmızı ya da mavi renk ise onu fikri mülkiyet hakkı kapsamında koruyabilirsiniz. Koruyabileceğiniz bir şeyle yere basıp yürüyebiliyorsunuz ama dünyanın her yerinde insanları büyüleyen parfümü koruyamıyorsunuz. İnsanlar utanmadan, bu yasal boşluk nedeniyle, (ister ‘‘fast fashion’’, ister ‘‘masstige’’, ister ünlü markalar olsun) Baccarat Rouge 540’ı kopyalayıp sözde ‘‘ilham alıyor’’, bu da aslında bir hırsızlıktır; çünkü yaptıkları şey, yeteneğimizi, yatırımımızı, yaptığımız tüm sıkı çalışmayı bir gecede sadece bir şeyi kopyalamak için kullanmak. Daha da şok edici bulduğum şey, bazı editörlerin bu kopyaları kutladıkları için gazetecilik yapma becerilerini ne kadar düşürdüğü. Bu kesinlikle korkunç. Gazetecilerin demokrasinin temel taşları olduklarını hatırlamaları gerekiyor. Bunu çok yüksek sesle ve çok açık bir şekilde söylüyorum. Günümüzde editörler bunun ilerlemenin ve bildiğimiz modern dünyanın sonu olduğunu unutuyor. Gördüğüm kadarıyla, dünyanın dört bir yanındaki en iyi dergilerin en iyi editörleri bile muadil ürünleri kutluyor. Bu çok korkunç ve ben de bunu yüksek sesle söylüyorum çünkü berbat bir durum. Kopyalama ve muadil çıkarma durumu, çok yüksek sesle kınadığım şeylerdir. Ben müşterilerimizi kınamıyorum, onlar istediklerini seçmekte özgürler ama utanmadan başkalarının emeğini kopyalayan, sırf hukuki boşluk var diye başkalarının emeğinden faydalanan herkesi kınıyorum. Bizim yapmamız gereken bu hukuki boşluğu düzeltmektir. Yasama organının eninde sonunda parfüm formülünü bir fikri mülkiyet olarak tanıyacağından emin olmalıyız ki, 18 yıldır pazarlamacılar tarafından sabote edilen, her şeyden önemsiz muamelesi gören ve perde arkasına saklanan parfümörler nihayet hak ettikleri değeri görebilsin (örneğin bir fotoğrafta parfümör gibi poz veren insanlar var, arkasındaki parfümörün kim olduğunu bile belirtmeden parfümör gibi davranarak pazarlama yapanların adını taşıyan markalar var). Bütün bunlar yıllardır yaşanıyor ve bugün değişiyor. Umarım parfümörlerin fikri mülkiyetlerini koruyabilecekleri ve basının sadece popüler şeyleri konu alarak muadilleri kutlamak yerine yeniden yeteneği ve sıkı çalışmayı kutlayan profesyonel bir basın haline geleceği bir aşamaya ulaşabiliriz.
Bugün Baccarat Rouge 540’ın satıldığı kaç adet satış noktası var?
Dünya çapında yaklaşık 800 satış noktası var. Dağıtımımızda son derece seçiciyiz. Bilmeniz gereken şey şu; bu koku o kadar sıra dışı ki örneğin Amerika’da 180’e yakın satış noktamız var ki bu çok fazla değil. Amerika’da Sephora’yı ve Macy’s’lerin (bu büyük ülkenin geniş çaplı dağıtıcılarını kastediyorum) tümünü kattığınızda pek çok markanın 5, 6 hatta 7 binin üzerinde satış noktası var. Bu tarz yerler çok fazla satış noktası sağlıyorlar. Baccarat Rouge 540, ABD’de yalnızca yüz seksen satış noktasında yer alıyor ve ilk 10’da hatta kadın parfümlerinde belirli aylarda ilk 3’te yer alıyor. Dolayısıyla o, yine pazarlama olmadan, ünlü desteği olmadan ve yalnızca yetenekle eşi görülmemiş şeyleri başarabileceğinizi gösteren küresel bir fenomen.
Baccarat Rouge 540 dışında Maison Francis Kurkdjian’ın koku gardırobunda en popüler üç parfüm hangileri ve sizce neden favoriler onlar?
Francis ve ben Maison’u yarattığımızda onun vizyonu size seçme özgürlüğünü vermekti. Buradaki fikir şu ki, bir kadın veya bir erkek olarak farklı duygulara sahipsiniz. Güneşli bir günde çok hafif bir şey giymek istersiniz ve bu, parfümünüz için de geçerlidir. Koku, belirli bir gündeki hassasiyetinizi ve duygularınızı yansıtmak için var. Francis, ‘‘koku gardırobu’’ içerisinde size belirli bir günde olmak istediğiniz kadını seçme özgürlüğünü vermek istedi ve çok başarılı olan Baccarat Rouge 540’a ek olarak koleksiyonumuzdaki olağanüstü başka bir parfümün de aynı şekilde popüler olduğunu görmekten son derece mutluyuz; örneğin son 2 yıldır koleksiyondaki en sevdiğim kokulardan biri olan Grand Soir gibi kokular. Baccarat Rouge 540 aurası koleksiyonumuzdaki tüm değerli parfümlerimize ışık tutuyor çünkü küresel bir fenomen haline gelen Baccarat Rouge 540’ı yaratan beyin, olağanüstü güzel kokulardan oluşan bu zenginliği yarattı. Artık hepsinin son derece popüler hale geldiğini görüyoruz çünkü insanlar Baccarat Rouge 540 vasıtasıyla Maison Francis Kurkdjian’ın dünyasına katılıyorlar. Örneğin Grand Soir bunlardan biri. Onun dışında Gentle Fluidity, ister maskülen ister feminen bir parfüm seçilmek istensin (Gentle fluidity Silver ve gentle Fluidity Gold olmak üzere) seçme özgürlüğünü ifade eden bir koku ikilisidir. Her ikisi de son derece iyi iş çıkarıyorlar. OUD satin mood İstanbul da dahil olmak üzere satıldığı noktalarda olağanüstü başarılı. Hatta Baccarat Rouge 540 ile İstanbul’da en çok satanlardan biri. Geçen yıl çok taze, yeşil ve zengin bir koku olan ve aynı zamanda çok iyi bir başarı yakalayan Aqua Media’yı piyasaya sürdük. Onun dışında 724 eau de parfum’ü de ekleyebilirim. Yani Baccarat Rouge 540’ın ötesinde çok dengeli bir koleksiyonumuz ve dünya çapındaki müşterilerimizin duyularına gerçekten hitap eden parfümlerimiz var.
Maison Francis Kurkdjian’da çalıştığınız süre boyunca en gurur duyduğunuz an hangisiydi?
En gurur verici ana ya da en güzel anıya inanmıyorum. Hayat bundan daha karmaşık ve daha güzel. Her gün, çok mutlu ve huzurlu hissettiğimi düşünüyorum. Şansa inanmıyorum. Şanslı olduğumu söyleyemem çünkü çok çalışıyoruz ve çok zorluklardan geçtik, birçok zorluğun üstesinden geldik. Bunu daha iyi ifade edebilmek için şu meşhur sözü söyleyebilirim: ‘‘Sevdiğiniz bir işi seçin, böylece hayatınız boyunca bir gün bile çalışmak zorunda olmayacaksınız.’’ Sadece tutkunun farkına varıyorsunuz ve Maison Francis Kurkdjian’da çalışırken ben de bunu hissediyorum. İster Francis’le, ister ekiplerimizle, aramızda gün boyu süren iletişim dolayısıyla olağanüstü bir ekibimiz var. Dünya genelinde ekibimiz üç yüz yirmi kişiye ulaştı. Onların sahip olduğu tutkuya, onların sayesinde ne kadar ileri gittiğimize, onların sıkı çalışmasına ve yeteneklerine, ortaklarımıza ve bize nasıl inandıklarına baktığımda gurur duyuyorum. Mesela Türkiye’deki distribütörlerimiz Birgül ve Gamze’yi neredeyse 15 yıldır tanıyorum. Onlarla İstanbul’da bir kafede oturuyorduk. Maison o zaman daha küçüktü, sene 2011’di ve ‘‘Hadi başlayalım’’ dedik. İşte bunların hepsi olağanüstü anlar ve bana bir şey fark ettirdi. Maison Francis Kurkdjian’da da söylediğimiz gibi; ‘‘Maison Francis Kurkdjian, parfümün kahraman olduğu insana ait bir maceradır.’’ Beni en çok gururlandıran şeyin bu olduğunu söyleyebilirim. Bize inanan, bizimle birlikte çalışan, bize ilham veren, bizi daha iyi yapan tüm kişiler ve bu güzel hikayeyi kiminle yaşadığımız. Sadece Francis ve ben değil, bu komple bir ekosistem.
Son dönemde parfümeri alanında hangi trendleri ve değişiklikleri gözlemliyorsunuz?
Niş markaların pazarlanmasında yeni bir dalganın ortaya çıktığını gözlemliyorum. Çoğunlukla Çin’in yönlendirdiği birçok yeni konsept. Çin pazarının çok hızlı geliştiğini ve tüketicilerin parfüm kategorisine niş segment üzerinden girdiğini görüyorum. Avrupa’da ise ‘‘masstige’’, ‘‘designer’’, ‘‘celebrity’’ markalar dediğimiz şeyi başlattık ve sonra nişe girdik. Son olarak Maison Francis Kurkdjian’ın da içinde bulunduğu ultra lüks, sofistike ve güzel bir segment yarattık ancak şimdi oldukça pazarlama ve konsept odaklı parfümlerde adeta yeni bir canlanma görüyoruz. Bazıları güzel, bazıları ise o kadar değil. Ancak niş segmentte gözlemlemesi çok ilginç olan yeni bir patlama görüyoruz. İnsanların parfümde çeşitliliği gerçekten benimsediklerini de görüyoruz. İnsanlar tek bir erkek, tek bir kadın olmaktan uzaklaşıyor. Tek bir erkek tek bir kokuyu veya tek bir kadın tek bir kokuyu hayatı boyunca kullanmaktan vazgeçiyor. İnsanlar parfümle olan ilişkilerinde daha fazla çok yönlü hale geliyor; koleksiyon içerisinden değişik kokuları seçmeye yöneliyor. Bu nedenle, parfümün çok güzel ve çok dayanıklı bir sektör olduğunu düşünüyorum. Gözlemlediğimiz şu ki; tüm krizlere rağmen insanlar kendilerine bakmayı ve kendilerini beslemeyi seviyorlar. Bununla birlikte, parfüm kategorisinin pandemi de dahil olmak üzere krizlere karşı çok dirençli olduğunu görüyoruz. Hatta bu kategori, aksine kriz anlarında son derece dinamik olduğunu gösterdi çünkü insanlar güzel kokmanın verdiği rahatlama hissine sığınmak istiyorlar ki bu da çok güzel bir şey.
Koku sizin için ne ifade ediyor?
Bu çok zor bir soru. Covid olduğumda ve yaklaşık 2 hafta boyunca koku alma duyumu kaybettiğimde hayatım artık eskisi gibi değildi. Bir şeyi kaybettiğinizde onun değerini anlarsınız. Bazı şeylerin değerini hafife alıyoruz ve ancak onları kaybettiğimizde ne kadar önemli olduklarını anlıyoruz. Benim için koku hayattır. Koku, benim için dünyayla, başkalarıyla ve kendimle bağlantı kurmanın bir yoludur. Kısacası benim için her şey demek. Tek önemli şey değil ama o olmasaydı hayat çok neşesiz olurdu. Koku alma duyumu kaybettiğimde çok üzüldüm ve koku alma duyusu olmayan insanlar için çok üzülüyorum çünkü o durumda hayatta olma gerçeğiyle olan bağlantınızın büyük bir çoğunluğu ortadan kalkıyor.
Bir kokuyu bir şişeye hapsedebilseydiniz bu ne olurdu?
Maison Francis Kurkdjian’ın tüm koleksiyonu.
Nasıl parfüm seçilmesi gerektiğinden bahseder misiniz? Belirli kişiler belirli parfüm türlerini mi seçiyor?
Parfüm çok kişisel bir seçimdir. Müşterimizi yapmaya teşvik ettiğim şey, gerçek benliğiyle temas halinde olmasıdır. Kendiniz için yaptığınız herhangi bir seçimin kişiliğinize, ruh halinize, auranıza uyması gerekir. Bu çok kişisel bir karar. Genellikle üzerinizde güzel bir parfüm varsa ve çok sayıda iltifat alıyorsanız, bu onun sizin için doğru parfüm olduğunu gösterir ancak her şeyin ötesinde sadece iltifat almak için uğraşmayın. Sizi memnun edecek bir şeyin peşinde olun. Güzel bir parfüm sıktığımda, bu beni gülümsetiyor ve kendi içimde huzurlu hissetmemi sağlıyor. Bunun en önemli şey olduğunu düşünüyorum.