Cilt Bakımı

Dermatolog Uz. Dr. Hande Ulusal’dan Cildiniz İçin Tavsiyeler!

Yaşlanma süreciyle birlikte tüm organlarda olduğu gibi, deride de zamanla bir takım fizyolojik değişiklikler meydana gelir, fonksiyon kaybı oluşur. Diğer organlardan farklı olarak, derideki yaşlanma sürecinde fiziksel, kimyasal ve mekanik çevresel faktörler de etkilidir.

Uz.Dr. Hande Ulusal

Yazar: Uz.Dr. Hande Ulusal

Dolayısıyla deri yaşlanması başlıca  intrensek (içsel, genetik, kronolojik) ve  ektrensek (dışsal, fotoyaşlanma) deri yaşlanması olarak iki farklı şekilde gerçekleşir. İntrensek deri yaşlanması, metabolik etkenler ve zamana bağlı oluşan, ilerleyici ve kaçınılmaz bir süreçtir. Ekstrensek deri yaşlanması ise başta ultraviyole (UV) olmak üzere çevresel faktörlere bağlı gelişen, geciktirilebilir ya da engellenebilir bir süreçtir. Araştırmalar, yaşlanmaya bağlı cilt sorunlarının %80-90’ının çevresel zararlardan meydana geldiğini gösteriyor.  Genetik faktörler ve diğer içsel etkenler de önemli ama onların gücü %20’yi geçmiyor.

Yani; cilt  yaşlanmasının hızını sadece genetik mirasınız belirlemez. Cildinizin nasıl yaşlanacağına yalnızca genleriniz karar vermez. Dış etkenler yani çevresel  yaşlanmanın etkileri çok daha önemlidir. 

Özellikle güneş cildi yaşlandıran dış etkenlerin başında yer alır. Ultraviyole (UV) ışınları cilt hücrelerinin en önemli düşmanıdır. Kontrolsüz, uzun süreli, yoğun ve korunmasız güneşe maruz kalmak cildin en etkili yaşlandırıcısıdır.   

Güneş ışınları dışında sigara, alkol kullanımı, kirli havaya maruz kalmak, dengesiz beslenme, fazla miktarda kahve, siyah, çay ve gazlı içeceklerin tüketilmesi, cilt için doğru olmayan ürünlerin kullanılması, üç beyazın (tuz, şeker, un) fazla tüketilmesi de dış faktörlere bağlı cilt yaşlanmasını büyük oranda etkilemektedir. 

Yaşlanan ciltte hyaluronik asit azalmaya başlar, fibroblastların azalmasıyla kolajen lifler kırılganlaşıp, sayısal kayba uğrar, elastin lifler bozulur.  Genç  deride %80 tip I, %15  tip III kolajen bulunurken yaşla birlikte tip I kolajen  azalır. Bununla birlikte ciltte yaşlanma başlar.  Damarlarda genişlemeler meydana gelip görünürlükleri artar. Pigment üreten melanositlerin fonksiyonları bozulduğu için ciltte renk eşitsizlikleri ortaya çıkar. 

Deri yaşlanmasının önlenmesi ve tedavisi, her geçen gün daha çok ilgi görmektedir.  Genç yaşlardan hatta çocukluk çağından itibaren etkin olarak güneşten korunma fotoyaşlanmanın önlenmesindeki en temel basamaktır.  İyi bir şekilde güneşten korunma deri yaşlanmasını geciktirmenin yanısıra UV’ye bağlı oluşan DNA hasarı, immün sistemin baskılanması ve kanser oluşturucu etkilerin önlenmesine de büyük katkılar sağlayacaktır. 

Deri yaşlanmasının önlenmesi konusunda pek çok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Bunları, oral yoldan alınan sistemik etkili ürünler (kolajen, biotin, koenzim Q10, C vitamini takviyeleri gibi), topikal ürünler, dermokozmetik işlemler, cerrahi girişimler şeklinde gruplandırabiliriz. Bunlar hastaya göre seçilmelidir. İdeal sonuçlar elde etmek için, çoğu kez bunlardan birkaçının kombine şekilde uygulanması gerekir.