Bulgari, markanın ikonik yılan figürü Serpenti’nin 75. yıl dönümünü kutlamak için Milano’da Serpenti 75: Sonsuz Hikayelerin 75 Yılı sergisini açtı. Yıl boyunca dünyayı gezen Serpenti Factory sanatsal girişiminin bir parçası olan sergiyi ziyaret eden yayın direktörümüz Işık Şimşek, Bulgari Kreatif Direktörü Lucia Silvestri ile “mücevher dünyasında lider bir kadın olmayı” konuştu.
Öncelikle Bulgari ile olan bağınızı çok merak ediyorum. Neticede bu oldukça uzun bir ilişki!
Kaç saatimiz var?
Benim zamanım çok.
40 yılı aşkın bir zaman öncesinde başladım bu işe. Henüz 19 yaşındaydım. Aslında biyoloji okumaya başlamıştım, eğitimimin mücevherlerle hiçbir alakası yoktu. Ailemle çok sıkı bir bağım vardı ve üç erkek kardeşim de değerli taşlarla oynamamdan, renklerin farklı kombinasyonlarını denememden yeteneğimi fark etmiş olsa gerek ki beni desteklediler.Daha sonra Sapienza Università di Roma’ya başladım, bu konudaki en yetkin okuldu. Tüm bilgi birikimimi burada öğrendim. 2013 yılı ise benim için bir dönüm noktasıydı diyebilirim. Şirkette hem yaratıcı direktör oldum hem de satın alma direktörü konumuna getirildim. Bir kadın olarak tek kişiydim ama iki rolüm vardı. Bu dünyada bir ilkti.
Değerli taşlara karşı derin bir tutkunuz var. Bunu ilk nasıl fark ettiniz?
Çalışırken hissettim. Onları gördüğüm ve dokunduğum zaman, kalbimde. Onlarla uğraşırken başka hiçbir şeyi düşünemiyorum. Bu benim karakterim, işimi tüm kalbimle seviyorum.
İşte bu! Yani işiniz sizin tutkunuz, bu belki de hayatta olabilecek en mükemmel şeylerden biri.
Evet, bu 40 yıldan beri değişmedi. Taşlara karşı hala aynı tutkuyu hissediyorum.
Peki, favori taşınız hangisi?
Aslında hepsini seviyorum. Ama bir cevap vermem gerekirse safir çünkü ilk oynadığım taş oydu. Zamanla safirin sadece mavi olmadığını keşfettim. Herkes safiri mavi diye bilir, oysa bu taş yeşil de olabilir, sarı da, pembe de. Bu özelliğini keşfedince, bu taşın aynı zamanda benim kişiliğimin de bir göstergesi olduğunu düşündüm. Dışarıdan tek bir renk gibi görünebilirim ama aslında içimde renklerle doluyum. Bu yüzden safirin benim taşım olduğuna karar verdim.
Dünya çapındaki 75. yıldönümü sergilerinizde Refik Anadol’un Londra sergisini de gördüm. Çok etkileyiciydi ve burada Serpenti’nin bir yapay zeka versiyonu vardı. Anadol, sizin bunun Serpenti’nin bir sonraki aşaması olabileceğini söylediğinizi belirtti. Yapay zeka ile iş birliği içerisinde gerçekleşecek tasarım süreçleri hakkında siz ne düşünüyorsunuz, bundan sonra bizleri neler bekliyor?
Bilmiyorum. Elbette yeni bir şeyler düşünüyoruz. Her sene yeni bir mücadelemiz var. Biz daima daha rekabetçi, kreatif ve inovatif olmak istiyoruz, yapay zeka da yeni bir meydan okuma. Yenilikleri bizler de keşfediyor olacağız.
Bu sergi hakkında neler düşünüyorsunuz, favoriniz olan parça hangisi?
Aslında hepsini seviyorum. Heykeltıraş Filippo Salerni’nin enstalasyonunu çok beğeniyorum, ayna ve gökyüzünün buluşması fikri hoşuma gidiyor. Gökyüzü, Serpenti koleksiyonunun olmazsa olmazı. İşin aslı tüm sanatçıların Serpenti görülerini, yorumlarını seviyorum.
Bulgari için bundan sonraki heyecan verici gelişme ne olacak acaba?
Serpenti ile ilgili olarak mı?
Tüm marka ile ilgili olarak. Markanın kreatif direktörü olarak bundan sonraki hedefleriniz nedir?
Elbette planlarımız var ama bunlar
Fakat ben gizli konular hakkında sorular sormaya bayılırım. Bu soruyu yöneltiyorum çünkü sizin her zaman yeni bir sürpriz parçanız vardır.
2024 koleksiyonu için tabii ki yeni hedeflerimiz var. Her yeni koleksiyonumuzda olduğu gibi bunda da bir sürpriz olacak. Çok özel şeyler peşindeyiz, göreceksiniz.
2024 sonunda mı?
Hayır, Mayıs ayında koleksiyonumuzun tanıtımında.
Harika! İlk ipucumuzu almış bulunuyoruz.
Kesinlikle!
Son sorum ise bir kadın perspektifinden. Bulgari’de önemli pozisyonlarda güçlü kadınlar görüyoruz. Bir kadın olarak şirketinizde kadın girişiminin yükselmesi için bir gündeminiz var mı?
Soruyu iyi anlayabildim mi, emin değilim. Ancak şunu söyleyeyim, bunun güçle ilgisi yok, mühim olan tecrübedir. Ben bir kişide tutku ve tecrübeyi gördüğümde onunla daha yakın çalışmak istiyorum. Soruyu doğru anlayabilmiş miyim acaba?
Aslında bu soruyu feminist bir taraftan, iş hayatındaki fırsat eşitliğiyle ilgili olarak soruyorum. Biliyoruz ki mesleki yaşantımızda her zaman bir kadın erkek çatışması oluyor. Büyük şirketlerinse büyük etki alanları oluyor ve kadınların iş hayatında olması konusunda daha aktif rolleri olmalı. Bulgari yadsınamayacak kadar büyük bir yapı. Ancak biliyorum ki İtalya’da bir feminist olmak zor. Bu açıdan soruyorum bu soruyu size.
Bana göre ilk başlarda bu çok zordu. 40 yıl öncesinde bu problemi hayal edebilirsiniz, değil mi? Erkeklerle yaşanan sıkıntılar vardı çünkü o zamanın dünyası erkek egemen bir dünyaydı. Şu an da şunu söyleyebilirim, asıl sorun kadınların kendi aralarındaki ilişki sorunları bence. Maalesef biz kadınlar çoğu zaman birbirimizi desteklemiyoruz. Erkekler birbirlerini destekleme konusunda daha iyiler.
Kadınlar birbirlerini destekleyemebiliyor.
Evet maalesef, çok yazık. Çünkü biz daha güçlü olmalıyız ve birlikteyken bunu yapabiliriz. Aynı zamanda şirketimizin bu amaçla geliştirdiği pek çok program var. Daha destekleyici olmalıyız, bu çok önemli.
Kız kardeşlik hepimizi kurtaracak.
Evet kesinlikle.