32 yaşındaki Gizem Bozkurt; bir yıl önce önemli bir hukuk firmasında dava avukatı olarak zorlu bir işe başladığında, her geceyi ofiste geçirmemek için, mesai sonrası takvimini pazartesi gitar, cuma pilates dersleri, geri kalan günleri de romantik randevular ve arkadaşları arasında pay etti. Oysa birkaç hafta içinde ofisten zamanında çıkamadığı için derslerini ve randevularını iptal etmek zorunda kaldığında gerçekler yüzüne bir tokat gibi çarptı ve kendini geceleri ofiste davalara gömülmüş ve neden sadece onun ve diğer birkaç çalışanın fazla mesai yaptığını sorgularken buldu. Çalıştığı hukuk bürosunda yüzden fazla avukat olmasına rağmen, sadece bir avuç bekâr ve çocuksuz avukat fazla iş yükü nedeniyle zor durumda bırakılıyordu.
Çoğu hafta sonu da çalışmak zorunda kalan Bozkurt; “Aileleri olan iş arkadaşlarım akşam yemeği saatinde evde oluyor. Geç kalsalar dahi onları bekleyen sevdikleri var ama ben iş yüküm nedeniyle randevumu iptal ettiğimde buluşacağım kişi buna taş çatlasın iki ya da üç kere anlayış gösterebilir, sonra da döner gider… Bu çalışma temposunda düzenli bir ilişki yürütebilmem de mümkün değil
zaten” diyor.
Açıkça görülüyor ki; işyerlerindeki ayrımcılığının yeni kurbanları, evli ve çocuklu iş arkadaşlarının yükünü sırtlayan bekâr kadınlar. Facebook’un Operasyon Şefi Sheryl Sandberg, Lean In: Women, Work And The Will To Lead adlı kitabında bu konuyu ayrıntıları ile ele alarak çok satanlar listesinde bir numaraya yükseldi. Bu noktada aklıma şu soru geliyor; kitabını yazarken acaba başka bir seçeneği olmadığı için kendini işine adamak zorunda kalan yalnız ve çocuksuz kadınları da hesaba katmış mıydı? Hiç sanmıyorum… Yine aynı konuda yazılmış Singlism: Why It Matters, And How to Stop It’in yazarı Sosyal Bilimci Dr. Bella DePaulo kitabında, kurumsal şirket kültüründe yaygın olarak görülmeye başlanan gizli eşitsizliğe yer veriyor. Dr. DePaulo; toplumun evli olanları ödüllendirmesi bekârlara ise ikinci sınıf insan muamelesi yapmasını, bu durumun da özellikle ofislerde öne çıktığını vurguluyor. En azından kendisinin böyle bir algıda olduğunun da altını çizmeyi unutmuyor. Eylül 2011’de bir yetenek inavasyon merkezi tarafından yapılan araştırmaya göre 33-46 yaş aralığındaki kadınların yüzde 60’ı çocuklu çalışanların, çocuksuz çalışanlara oranla daha esnek şartlar altında çalıştıklarını
ortaya koymuştu.
Kısacası durum şu; işletmeler, çocuk sahibi olan çalışanların zamanlarını iyi değerlendirmelerine duyarlı yaklaşırken, aslında herkesin ders, egzersiz, bir aile büyüğü ile ilgilenmek ya da tatil yapmak gibi önemli ihtiyaçları olduğunu unutuyor, bekâr insanların hayatlarının olmadığını varsayıyorlar.