YAŞAM

Aşk psikoloğu Işıl Evrim Akgün kimdir ?

Aslında yanıtlaması en zor soru bu sanırım. Kendimi neresinden anlatmaya başlarsam sanki diğer özelliklerim eksik kalıyor gibi. İlk olarak eğitimlerimden bahsedecek olursak, Marmara Üniversitesi’nde iletişim lisansımı tamamladıktan sonra Turkuvaz Medyada çalışmaya başladım ve iş hayatında insan ilişkilerinin ve dışa dönüklüğün ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Bunun üzerine yönümü iletişim bilgilerimin tamamlayıcısı olduğunu düşündüğüm psikoloji alanına çevirdim. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Psikoloji eğitimi aldım ve yüksek lisans yaptım. Tabi psikoloji de en az iletişim kadar geniş ve her an kendinizi güncellemeniz gereken bir alan. 

Yüksek lisans yaptığım yıllarda bir yandan da MSM’ye giderek sahne sanatları, yaratıcı drama ve diksiyon eğitimi içeren tiyatro eğitimini tamamladım ve oradan da mezun oldum. Sonra baktım ki içimdeki eğitim aşkı büyüdükçe büyüyor ve her bir eğitim beni dönüştürerek olmak istediğim halime yakınlaştırıyor o halde durmak yok devam dedim. Türkiye’nin önde gelen isimlerinin mentorluk, NLP, ileri iletişim teknikleri, metin yazarlığı, bedenin bilgeliği sertifika programlarına katıldım. Fakat şunu anladım ki katılımcı olmaktan ziyade bazı alanlarda içselleştirebilmek için eğitmenlik/uygulayıcılık programlarına katılmak gerekiyor. Bu yüzden de nefes koçluğu, angel koçluğu, yoga ve reiki eğitmenliği aldım. 

Tüm bu eğitimler açıkçası beni yaradılışa ve ardından çocukluk döneminin önemini kavramaya yönlendirdi. Çok ilgi duymama rağmen ne yazık ki yetersiz Arapçam nedeniyle teoloji doktorası yapamadım ama ilime yönelik pek çok kitap okuyarak ve alimleri dinleyerek kendimi hala geliştirmeye özen gösteriyorum. Çocukluk çağına olan ilgimi ise İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nde üşenmeden 4 sene daha üniversite okuyarak tamamladım. Tüm bu süreç beni asla yormadı ve sosyalliğimden zaman çalmadı, çünkü aslında bu eğitimler zaten benim ilgi alanlarım ve beni en çok heyecanlandıran alanlar. Ayrıca kendime deşarj olacağım yeni bir alan da buldum. Yemek pişirmek… Evet biraz tuhaf gelebilir ama kimine şarkı dinlemek kimine spor yapmak iyi gelir ya bana da yemek pişirmek iyi geliyor. Söz konusu ben olunca tahmin edersiniz ki yemek alanında da eğitim alıyorum. Mutfak Sanatları Okulunun aylar süren sertifika programlarına katıldığım gibi bir de üniversitede aşçılık bölümü okumaya başladım. En nihayetinde hayatın pek çok alanında olduğu gibi yemekte de en önemli şey denge ve uyum.

Tüm bu eğitimlerinizi aşkla nasıl bağladınız?

Ben dönüşüm sürecimi yaşarken aşka bakışımın da nasıl evrelerden geçtiğine şahit oldum. Böyle olunca da kendi serüvenimi daha geniş kitlelerle paylaşma ihtiyacı duymaya başladım. İlk kitabım Soyadım Mutluluk çıktığında henüz 28 yaşındaydım. Büyük bir cesaret göstererek kendi ilişkimi anlattığım kitabımda belki gazetecilik yönümün de katkısıyla o kadar akıcı bir kitap yazmıştım ki birdenbire beklediğimin çok üstünde ilgi gördü. Kolay okunması ve gerçek yaşam hikayesi olması nedeniyle sanırım duygusal yakınlık kurabildik okuyucuyla. Şu anki bilincimle o kadar samimi bir kitap yazabilir miyim inanın bilmiyorum. O belki bir isyan belki bir ben de ilişki denen bu oyundayım deme isteğiydi. Sonrasında diğer kitaplarım geldi ve Aşk Bize Yanlış Öğrettiler kitabımla birlikte gazetelerde artık bir Aşk Psikoloğumuz var başlıkları çıkmaya başladı. Yani ben farkında olmadan eğitimlerimi duygusal yaşamımdaki dönüşüme yönlendirirken okuyucu da aşkı bana yakıştırdı. Ne de iyi oldu, hala aşk deyince gözlerim parlıyor ve aşk sözcüğü çoğu kişinin aksine bana çok iyi hissettiriyor.

O halde size aşk nedir diye sorsak?

Yaşamın rengi, siyahıyla beyazıyla bazen grisi bazen de toz pembesiyle… Yaşamın inişi, çıkışı, kavgası, barışı, yaşamın bolluğu bazen de kıtlığı. Hem yalnızlık hem kalabalık… Çok şey ama aynı zamanda hiçbir şey. Yani sen neysen aşk senin için o… Tek bir tanımı yok ama tüm tanımlar da eksik kalır onu anlatmaya. Benim için ilişkiden çok bağımsız sevgiden çok üst, tam bir teslimiyet ve aidiyet hali. Karşındaki olmak kendinden vazgeçmek (kendini yok etmeden karşındakinde yeni bir ben oluşturmak) koşulsuzca bir kaynaşma hali. 

Mutlu aşkın bir sırrı var mı?

Öncelikle aşkın başka şey ilişkinin başka şey olduğunu bilmek gerekiyor. İlişkiler kötü gidebilir ve size kendinizi berbat hissettirebilir. Bu çok olağan ve insani bir duygu. Ama şunu bilmek önemli aşık olduğunuz için mutsuz değilsiniz, aşkınıza karşılık alamadığınız için de mutsuz değilsiniz. Beklentileriniz, hırslarınız, egonuz, bazen kaybettiğiniz dengeniz ve evrenle uyumsuzluğunuz nedeniyle çoğu zaman da yanlış partner seçimi nedeniyle mutsuzsunuz. Çünkü aşk karşılık beklemeden bir teslimiyet ve inanın o kadar güçlü bir enerji ki zaten aşıksanız karşılık mutlaka buluyor. Hem de kendi kadar büyük bir aşkla. Her hoşlanmayı, her takıntı ya da beğeniyi aşkla karıştırmamak lazım. Sizi üzen işte bu az önce saydıklarım. Aşk günün sonunda insana sadece mutluluk verecek kadar kutsal bir enerji. Aşka yüklenilen yanlış anlamlardan kurtulunmalı acilen. Aşık olmak da öğrenilebilir. Lütfen herkes ilk önce kendini sevsin ve kendiyle aşk yaşasın, eksileriyle artılarıyla, kompleksleriyle dezavantajlı özellikleriyle kendine aşık olsun. Ardından kendine çok benzer frekanstaki aşk enerjisindeki birinin yaşamına girmesi kendiliğinden gerçekleşecek. Bir ilişkide kendinizi mutlu hissetmiyorsanız orada asla aşk yoktur, şayet aşk olduğunda zaten mutlu olacaksınız.