Genel

“And Just Like That” 10. bölüm özeti: İşler gittikçe karmaşıklaşıyor

Kapak fotoğrafı: Craig Blankenhorn/HBO

25 yıl önce hayatımıza girişi ile kıyafet anlayışımızdan izlediğimiz filmlere, kadınların özgür bir şekilde cinsellik konuşabilmesinden restorana gittiğimizde hiç düşünmeden “margarita” söylememize kadar bütün hayatımızın akışını değiştiren “Sex and the City”, devam dizisi “And Just Like That” ile yıllar sonra yeniden aramızda… Aidan Shaw da şüphesiz dünya çapında en çok sükse yaratan “ikinci erkek” karakterlerden bir tanesi. Aidan karakteri yeniden aramızda olması ile  birlikte Carry-Aidan aşkının, dizinin 25 yıl önceki haline pek benzemediğini söyleyebiliriz. 

İkilinin ilişkisinin farklılaşmasının sebebi, sadece tüm karakterlerin muzdarip olduğu orta yaş krizleri değil. Carry-Aidan çiftinin yeni ilişki dinamiğini en net kavradığımız bölümlerden bir tanesi dizinin 10. Bölümü olan “The Last Supper: Part 1”. Ekibin Steve karakterinin yeni restoranının açılışına katıldığı bölüm, yavaş yavaş yükselen bir tempoyla bir aile eğlencesinden ansızın bir aile kavgasına dönüşüyor. 

Bölümün içeriğinden daha derinlemesine bahsetmeden önce şöyle bir uyarı vermeyi uygun görüyoruz: “The Last Supper: Part 1” karakterlerin kendilerine zarar verdikleri, LTW karakterinin bir düşük vakası yaşadığı, Che karakterinin muhtelif zorbalıklar yaptığı ve aile içi zorbalıkların olduğu bir bölüm. 

Sezonun sondan bir önceki bölümü, yukarıda yaptığımız tasvirler dolayısıyla sizlere pesimistik bir hava vermesin. Bölümün oldukça renkli anları da mevcut: Charlotte’ın yeni saçları ve Seema karakterinin Carrie’nin alt komşusuna olan ilgisi gibi. Fakat genel itibari ile hepimizin hemfikir olabileceği şey, dizide büyük bir hava değişikliği olduğu.

LTW’nin hamileliği

Geçen bölümde öğrendiğimiz üzere, Lisa Todd Wexley (LTW, Nicole Ari Parker tarafından canlandırılıyor) hamile!Hamileliği ile birlikte üç çocuklu ailesini dörde çıkaran LTW, belgesel projesinin 10 bölümlük bir diziye dönüşmesiyle kariyerinin de doruk noktasına çıkıyor.

LTW sonunda beklenmedik hamilelik haberini Charlotte’a itiraf ettiğinde kocası ve Charlotte tarafından büyük bir destekle karşılaşıyor.

Aslında bu karakteri oldukça soğukkanlı, sakin, toparlayıcı ve kontrollü bir kadın olarak tanıdık. Ancak hamileliği konusunda Charlotte’tan gelen “her şeyi yapabilirsin” söylemi belli ki onun duymak istediği şey değil.

Ne var ki bölümün sonunda LTW’nin kaderi değişmiş gibi görünüyor. Hala soğukkanlı, sakin ve aklı başında olan LTW, kocasını uyandırarak acil servise gitmeleri gerektiğini çünkü kanaması olduğunu ve artık çok geç olduğunu düşündüğünü söylüyor. Bunun ne anlama geldiğini tahmin edebilsek de, sanırım finale kadar kesin olarak karakterin düşük yapıp yapmadığını bilemeyeceğiz.

Stanford karakterinin dönüşü

Carrie’nin uzun zamandır en iyi arkadaşı olan Stanford Blatch’ten ara sıra bahsedilmesi seyirciyi duygulandırıyor. 

Hayranların zaten bileceği gibi, “Stanny”ye hayat veren aktör Willie Garson, dizinin ilk sezonunda trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Senaristler daha sonra Stanford’un yokluğunu açıklamak için çabaladılar ve iş için Japonya’ya gittiğini söylediler.

Bu sezon Anthony karakterinin sahneleri arttıkça, Stanford’ın neler yaptığı sorusunun gündeme gelmesi kaçınılmazdı ve neyseki bu konuda çözüme kavuştuk.

Görünüşe göre Stanford Tanrı’ya döndü ve keşiş olmak için Japonya’da kalıyor. 

Keşişlik durumu Stanford’ın akıbetini açıklamak için garip bir seçim gibi görünse de, dizinin Stanny’ye nasıl veda etmeyi seçtiğinden şikayet edilemez; Carrie ve Anthony arasındaki sahne, onların sevgili Willie’lerine açık bir övgü niteliği taşıyor.

Che’nin stand-up gösterisinin başarısızlığı

Che’nin stand-up’ı Miranda’nın tüm zaaflarını hedef alıyor diyebiliriz – boşanması, çocuğu, cinselliği, kimlik karmaşası: her şey. Eski sevgililerini “umursamama” alışkanlığını düzeltmek isteyen Miranda, Che’nin stand-up gösterisine sürpriz bir şekilde katılıyor. Şakaların hedefinin kendisi olduğunu fark edince sinirleniyor ve oradan ayrılıyor. Miranda’yı teselli etmek için hiçbir girişimde bulunmayan Che, bunun yerine tarihin tüm gaslighting’lerinin en klişe gerekçelendirmesi ile karşımıza çıkıyor: “Ben bir komedyenim, işim bu.“

Üzgünüz ama birinin kişisel hayatını böylesine deşmenin ve sert eleştiriler yapıyor olmanın komedyenlikle alakası yok.

Wyatt’ın başındaki belalar

Seyirci Wyatt’a tam olarak neler olduğunu bilmese de, zavallı çocuğun açıklığa kavuşmayan bir iki sorunu var. Ailesi onun hem sorunlu hem de hassas olduğunu konuşuyor. Sürekli babası için endişeleniyor ve Carrie’den etkilenmiyor. Bu bölümün sonunda Wyatt annesiyle kavga ediyor, babasının çiftliğine otostop çekerek tek başına gidiyor, birkaç bira içip sarhoş oluyor ve ardından babasının kamyonetini bir ağaca sürüp kaza yapıyor. Peki bu kasıtlı mıd yoksa bir kaza mı? Her iki durumda da 14 yaşındaki bir çocuk alkollü araç kullanırken kaza yapıyor, yani Carrie Bradshaw’un sözleriyle: “Bu iyi değil.“

Carrie ilk defa endişelendiğini çekinmeden ifade ediyor. Bazı iyimser seyirciler onun Wyatt ve Aidan için endişelendiğini söyleseler de (evet… doğru), Carrie’ye daha çok gerçekler gün yüzüne çıkıyormuş gibi geliyor ve aslında sevdiklerine bağlılıklarının derinliği konusunda endişe duyuyor.

Dizi akışının resmen değişmesi

Dizi kesinlikle büyük bir ton değişiminden geçiyor. Bunun geçen bölüm Carrie’nin gerçek bir aile evine yatırım yapmasıyla (ve görünüşe göre bir kedi sahiplenmesiyle) başladığını söyleyebiliriz.

Miranda’nın “Gurur ve Önyargı” romantizmini yaşatan randevulara gitmesi Sex And The City hayranları için keyifli olsa da bu bölüm, And Just Like That’i bir pembe dizi türüne yaklaştırdı.

Aidan arabada ağlıyor, Charlotte çocuklarla ve işle uğraşıyor, LTW hamileliği ile ilgili ilginç şeyler yaşıyor ve Seema görünüşe göre aşık oluyor… Dizi kısacası izleyicilerine “This Is Us” havası veriyor. Cidden prime time televizyon dizilerine neler oluyor? 

Birçoğumuz Samantha Jones’un kaybına üzülürken, aslında Sex And The City’nin sık sık atıfta bulunulan beşinci karakteri olan şehir faktörüne eş zamanlı olarak veda edişimizi fark etmemiş olabiliriz. 

Kızlar vegan brunch’larını yaparken ve New York’un daha temiz, parlak ve soylu bir kitleye sahip halinde dolaşırken, şehrin cazibesinin yok olduğu açık. New York artık hayranlık duyduğumuz eski New York değil. Karakterler yalnızca kendi aile ortamlarında var oluyorlar ve bu yolda devam ederlerse, Sexy and the City’nin olmazsa olmazı olan ve Carrie Bradshaw her zaman geri döndüğü aşkı New York faktörüne veda edeceğiz gibi görünüyor.