Gündem

Alternatif medya devrimi

Online medyanın popülaritesi ve etkisi gitgide artıyor, pek azalacak gibi de gözükmüyor. Farklı içeriklere ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Peki, bu yoğun içerik akışı içerisinde kültür nasıl şekilleniyor? Güvenilir içeriğe nasıl ulaşırız? Haberciliğin geleceği nasıl olacak? Merak ettiğimiz her şeyi yeni medyanın öne çıkan isimlerine sorduk.

Nilgün Yılmaz

Fayn.co’dan biraz bahsedebilir misiniz? Dijital habercilik anlamında nasıl bir yere sahip?

Fayn, İstanbul merkezli yeni nesil bir dijital haber ve hikaye anlatıcılığı stüdyosu. Dijital habercilikteki bir boşluk ya da ihtiyaca yanıt oluşturmaya çalışıyoruz. O da şu, dijital dünya haberciliğin, haberciler de dijital dünyanın kodlarına yeterince aşina değil. Biz geleneksel gazetecilik ilke, değer ve metodu ile dijital hikaye anlatıcılığının olanakları ve gereklerini birleştirmeye çalışıyoruz. Doğrudan sosyal medyada tüketilebilecek içerik üretiyoruz; amacımız okuyucuyu bir internet sitesine çekmek değil. Perspektif kazandırabilecek, açıklayıcı nitelikte, sade ve kötü gazetecilik pratiklerinden azade bir yayıncılık anlayışı izliyoruz. Az ve öz, ama arşivlik iş çıkarmaya çalışıyoruz.

Ne gibi çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz ve dijital içerikler üretiyorsunuz?

Konuda herhangi bir kısıtımız yok. İnsanı ve kamu yararını yansıtan her hikayeye yerimiz var. Pembe ve yalan bir dünya yansıtmak istemiyoruz, ancak sadece sorun ve dert değil, çözüm ve vizyon da kazandırmaya çalışan bir çizgi izliyoruz. Yönetenleri hesap vermeye yönlendirecek, demokrasi, insan hakları ve eşitliği özendirecek içerikler elbette öncelikli. Platform, format ve kategori olarak da geniş bir çerçevemiz var. Instagram ve YouTube odaklıyız, ancak içeriklerimizi Twitter, TikTok, Reddit gibi platformlarda da paylaşıyoruz. YouTube için yaklaşık beş dakikalık kısa açıklayıcı içerikler ve bazen de 20 dakikayı aşan uzun belgeseller üretiyoruz. Instagram’da yaklaşık on kategoride otantik görsel içerikler, yanı sıra reel’ler paylaşıyoruz. Halkekmag, Teyit, Turkey Recap gibi sayfalarla ortak içerikler üretiyoruz. Gündem gerektirdiği zamanlarda İngilizce yayın da yapıyoruz.

Fayn.co’da nasıl bir ekip yer alıyor? Proje hazırlama sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?

Yapımcılar, gazeteciler, görsel ve video sanatçılarından oluşan bir topluluk. Fayn, tecrübeli gazetecilerle dijital hikaye anlatıcılığına hevesli gençlerin beceri ve yeteneklerinin çarpışabildiği bir ekip. İçeriklerimizi de böyle olgunlaştırıyoruz. Gazetecilik açısından değerli hikayeleri, sosyal medya çağının dikkat radarına sokacak tornadan geçiriyoruz. Aksi de geçerli. Dijitalin viral kültüründen kamu yararına yayıncılık için faydalanıyoruz.

Vesaire.org’u kurmaya nasıl karar verdiniz? Dijital haber ve içerik konusunda nasıl bir boşluğu dolduruyor vesaire. org?

2014 yılında okumak isteyeceğimiz eleştiri, inceleme ve çeviri metinlerini yayımlamak üzere kurduk. Memleketin has çizerlerinden Umut Sarıkaya’nın bir röportajında söylediği “samimiyet keşfedilince cehalet meşrulaştı” sözünün üzerimizdeki etkisi herhalde büyüktü. Çevremizdeki bazı insanların klasik edebiyat eserlerini okumadıklarını veya sinema tarihini değiştirmiş filmleri izlemediklerini gönül rahatlığıyla dile getirmeleri, hatta bununla övünmeleri canımızı sıkıyordu. Bu eserlere gereğinden fazla kıymet verdiğimizden değil, kitap okumak veya film izlemek gibi zihin dünyamızı genişleten alelade uğraşları reddetmeyi düpedüz ayıp buluyorduk. İnternetin bilgiye erişimi kolaylaştırdığına, demokratikleştirdiğine ilişkin rivayet almış başını gitmişti. Oysa internette erişebildiklerimiz malumattan ibaretti, malumatın bilgiye dönüşmesi de eleştirel bir mesafeyi gerektiriyordu. Bu eleştirel mesafenin herkes için gerekliliğini göstermek üzere yola koyulduk. Vesaire, sanatın kutsal bir haleye sahip olabileceği veya insanlığı filan kurtarabileceği vehmine düşmeden internet mecralarında nitelikli ve kapsamlı bir kültür gündeminin izini sürüyor. Hayat memat meselelerinden de geri duramıyor. Malumat yerine bilgiye değer vermeyi, hakikati sözün önüne koymayı ve suya sabuna dokunmayı yeğliyor. Kısacası, başından beri politik bir kültür gündeminin peşinden koşuyoruz veya bu gündemi oluşturmayı deniyoruz.

Eskiden iyi içeriğe ulaşmak meşakkatli bir şeydi. Yabancı bir dergi almak, istediğin CD’ye para bulmak gibi aşmamız gereken çok engel vardı. Zor bulduğumuz için de fazla benimsiyor, o kültürle bir hayli özdeştiriyorduk kendimizi. Artık belirli kültür kodlamaları kalmadı sanki. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İyi içeriğe kolay ulaşmak ortaya koyulan ürünün değerini düşürüyor mu?

İyi içeriğe ulaşmanın her zaman meşakkatli bir şey olduğuna, hep de böyle kalacağına inanıyoruz. Çünkü iyi içeriğe ulaşmak ancak okurun talebiyle ilgili olabilir, medyanın okura ne sunduğuyla ilgili değil. Medya birbirinden bağımsız hale getirilmiş, arka arkaya öylece sıralanmış “olaylar” sunuyor bize. Tekrar ve ısrar teknikleriyle zihnimizi neredeyse felç ediyor, bizi yalnızca “tüketmeye” zorluyor. Sosyolog Ulus Baker, etik ve düşünce açısından son derece yoksul olan medyanın kendi gücüne duyduğu bu hayranlığı “iletişim sarhoşluğu” ideolojisi olarak tanımlıyordu. Günümüzde ulaştığımız içeriklerin büyük çoğunluğu alıcısından (okurundan, izleyicisinden) pek bir şey talep etmiyor, sürekli bir tekrara maruz bırakıyor. Hayatını kolaylaştırmak bahanesiyle okurunu fazlasıyla hafife alıyor. Herkesin zaten bildiğini okuruna yeniden “açıklıyor”, tekrar ve tekrar anlatarak her şeyi tekdüzeleştiriyor, fazlasıyla karmaşık meseleleri sanki mümkünmüş gibi basite indirgiyor. Nedenselliği, tarihsel koşulları büyük ölçüde yok sayıyor. Bu nedenle olaylar da üzerine düşünülebilir olmaktan uzaklaşıyor. İyi içerik bir yerlerde hep vardı, internetten hatta televizyondan önce de vardı. Bundan sonra da olmaya devam edecek. Asıl mesele okurun iyi içeriği arayıp bulması, daha iyisini talep etmesi.

İçeriği paylaştığınız anda okuyucunun tepkisini direkt gözlemlemek, okuyucu ile sürekli temasta olmak editör olarak nasıl bir duygu?

Basılı yayıncılıktan farklı olarak dijital yayıncılığın en büyük avantajı bu olsa gerek, yani okurların tepkilerini yayınla neredeyse eşzamanlı biçimde gözlemleyebilmek. Bir yazının neden beğenildiğini veya beğenilmediğini düşünmek, nasıl daha farklı sunulabileceğine kafa yormak, okurların tepkileri sayesinde yeni araştırma konuları edinebilmek zihnimi hem sürekli canlı tutuyor hem de fazlasıyla geliştiriyor. Türkiye gibi geleceği ziyadesiyle belirsiz bir ülkede, güvenilirliğini büyük ölçüde yitirmiş medya alanında, elimizden geldiğince nitelikli bir yayıncılık yapmanın imkanlarını araştırmaya devam etmemizin sebebi de bu olmalı.

Fotoğrafların ve kısa yazıların bombardımanında yaşıyoruz artık. Çoğu kişi okuyamamaktan şikayet ediyor. Vesaire ise dijitalde insanlara yazı okutmayı başarıyor, özellikle de Instagram’da. Bunu nasıl başardınız ve formüle ettiniz? 

Bu, bizim de çokça duyduğumuz bir şikayet ama Vesaire için pek geçerli değil. Ağırlıklı olarak fazlasıyla uzun yazıların yer aldığı vesaire.org’un aylık ortalama trafiği 100 bini aşıyor. Vesaire’ye gösterilen bu teveccühü iki nedenle açıklayabiliyoruz: İlki konu seçimi, ikincisi de seçilen konunun ele alınma biçimi. Genelde herkesi ilgilendirebilecek popüler meselelere alışılmışın dışında, politik bir perspektiften bakmayı deniyoruz. Bunu yaparken de (mümkünse) her yazının gözle görülür bir iddiaya, kanıtlanabilir ve savunulabilir bir argümana dayalı olmasına dikkat ediyoruz. Bu yaklaşım, her zaman okunabilecek ve paylaşılabilecek “zamansız” (gündemden bağımsız) üretmemizi sağlıyor, nitelikli tartışmaların başlamasına olanak tanıyor ve okurlarımızda karşılık buluyor.

vesaire.org’da yayınlanacak içerikleri nasıl belirliyorsunuz? Editör kadronuzdan biraz bahsedebilir misiniz, konuların belirlenme aşamaları ve kimler tarafından kaleme alınacağına nasıl karar veriyorsunuz? Kimlerle çalışıyorsunuz?

Dört kişilik, çekirdek bir ekibimiz var. Tüm kararları ortaklaşa alıyoruz, yazılacak veya çevrilecek yazıları birlikte tartışıyoruz. Okurlarımızdan gelen katkıları da birlikte değerlendiriyoruz. Bu kolektif sürecin hataları ve yanlışları azalttığına, yayımlanacak metinleri zenginleştirdiğine çokça kez tanık olduk.

Teyit.org nasıl ortaya çıktı, kurulma amacından biraz bahsedebilir misiniz? Habercilikte nasıl bir boşluğu dolduruyor teyit.org?

Teyit internetteki yanlış bilgi sorununa karşı eleştirel düşünme alışkanlığını ortak değer haline getirmeyi hedefleyen bir doğrulama kuruluşu. Teyit’te 2016’dan beri internetteki şüpheli bilgileri inceliyor, dijital okuryazarlık ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek için eğitim faaliyetleri yürütüyor, farklı aktörleri bir araya getirerek yanlış bilgi sorununa yönelik sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesine katkıda bulunuyoruz. Yıllar içinde Türkiye’nin en büyük doğrulama kuruluşu haline gelen Teyit, Türkiye’de toplumsal olayların ve krizlerin sık görüldüğü bir ortamda, 2016 yılında Mehmet Atakan Foça tarafından kuruldu. Türkiye’nin yakın tarihinde dönüm noktası olarak anılabilecek seçim, deprem, afet, siyasi olaylar ve pandemi gibi kriz dönemlerinde aktif
olarak yer alarak internette yayılan yanlış bilginin önüne geçmek için çalışıyoruz. Her kriz anında internet kullanıcılarının yanlış bilgiden sakınması hedefiyle, açıklayıcı içeriklerimiz ve rehberlerimizle yanlış bilgiye anında müdahale ediyoruz. 6 Şubat depremleri de bu kriz anlarından biriydi. Bu süreçte depremden etkilenenlerin zaten zor olan hayatını yanlış bilginin daha da zorlaştırmaması hedefiyle çalıştık. 150’ye yakın şüpheli bilgiyi inceleyip sonuçlandırırken, hazırladığımız rehberlerle herkesin yanlış bilginin önüne geçebileceği pratikleri paylaştık. İnternet erişiminin kısıtlı olduğu deprem bölgesinde hayatı kolaylaştıracak ve bilgi karmaşasının önüne geçebilecek broşürler hazırlayıp İhtiyaç Haritası ve Afet Platformu iş birliğiyle bölgede dağıttık. Yanlış bilginin hayatı olumsuz etkileyeceği her alanda doğruları ön plana çıkarmayı hedef liyoruz.

Haber takipçilerinin dijital platformlara olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce insanlar ana akım medyadan neden bu kadar uzaklaştı?

İnternete erişimin yaygınlaşması ve dijital kültürün sürekli dönüşmesi dijital platformlara olan ilginin de artmasını sağlıyor. Haber tüketiminde dijital kanalların ağırlığı günden güne artsa da Reuters Dijital Haber Raporu televizyonun hala en önemli haber alma aracı olduğunu bize gösteriyor. Yeni bir araç ve teknoloji gelince eskisinin tamamen ortadan kalkacağı gibi yanlış bir algı söz konusu. Ancak yeni araçlarla halihazırda var olanlar varlıklarını birlikte sürdürüyorlar. İnternet yanlış bilgiyle sık karşılaştığımız bir alan olsa da televizyon ve gazete gibi daha geleneksel araçlar da yanlış bilginin yayılmasında hala pay sahibi. İnternette yayılan bir yanlış bilgi geleneksel mecralarda habere dönüşebiliyor ya da bu mecralar sözgelimi bir siyasetçinin yanıltıcı beyanlarını yaygınlaştırma aracına dönüşebiliyor. Dolayısıyla geleneksel mecralar yanlış bilginin daha çok kişiye erişmesine yol açabiliyor. Burada önemli olan haber tüketicilerinin hangi mecraları tercih ettiği olduğu kadar haber tüketim biçimleri de. Yine Reuters Dijital Haber Raporu, habere güvenin hem Türkiye’de hem de dünya genelinde düşük olduğunu gösteriyor. İnsanların karşılaştıkları haberlere itimat etmemesi, haberleri taraflı veya doğruluktan uzak bulması bilhassa bilgi düzensizliğine dair bize önemli ipuçları veriyor. Bu yüzden internet kullanıcıları yeni ve farklı platformları tercih edebiliyor.

Aktif olduğunuz mecralardan bahsedebilir misiniz? En çok hangi platformlarda etkileşim yüksek oluyor?

Teyit olarak sosyal medyada yaklaşık 1.5 milyon kişiye, bültenlerimizle yaklaşık 20 bin kişiye hitap ediyoruz. Sosyal medyada Instagram’da yanlış bilgi sorununa dair görsel ve video içeriklerimiz ve kullanıcıları sürece dahil ettiğimiz eğitici formatlarımız, Twitter’da analizlerimizin yanı sıra kullanıcılarımızla güncel konuları tartıştığımız Pürmerak Kulübü yayınları, TikTok’ta eleştirel düşünme ve dijital okuryazarlık alanında nükteli videolarımız, LinkedIn’de ise yanlış bilgi sorununa dair içgörülerimiz ve kurumsal dünyayı kapsayan içeriklerimiz yer alıyor. Var olduğumuz her platformda büyümeyi, etkileşimimizi artırmayı sürdürüyoruz. Amacımız internette her kullanıcının birer teyitçi gibi hareket edebilecek yetenekleri edinmesini sağlamak. Bununla birlikte bizim için sokakta olmak da oldukça önemli. Toplumda yaygın içimde bilinen yanlış bilgilere dair ürettiğimiz içerikler İstanbul’da Modyo TV’de düzenli olarak yayınlanıyor. Ayrıca Türkiye’de her ay
yaklaşık 50 farklı, dünyada ise 10’a yakın basın kuruluşunda haber oluyoruz. Yarattığımız
etki yurt dışında da yankı buluyor.

Nasıl bir çalışma şemanız var? Teyit.org’da kimler görev alıyor biraz bahsedebilir misiniz?

Her şeyden önce yanlış bilgi sorununa çözüm getirme ve sosyal etki yaratmaya istekli bir ekibimiz var. Ekibimiz gazetecilik ve sosyal bilimler başta olmak üzere farklı uzmanlık alanlarına sahip, teyitçilik konusunda tecrübeli isimlerden oluşuyor. Fact-checking, eğitim, iletişim ve idari ekiplerimiz ile eleştirel düşünmenin ortak değer olduğu bir dünya için çalışıyoruz. Tam zamanlı ekibimiz dışında bağımsız teyitçiler ile daha fazla şüpheli bilgiyi inceleme fırsatına sahibiz. İster tam zamanlı ister freelance, ister stajyer olsun yolu bugüne kadar Teyit’ten geçen herkesin teyitçiliği farklı biçimlerde farklı yerlere taşıdığını görmek yarattığımız sosyal etkinin ciddi bir göstergesi diyebilirim. Ekibimizin çalışmalarının medyada yer alması ve farklı kuruluşlar için örnek teşkil etmesi, Teyit’in standart alınması bizim için çok değerli.

Haberin saniyeler içinde insanlara ulaşmasının sizce artı ve eskileri nedir? “Güncel haber” fikri sizce değişti mi?

Bilgiye hızlı erişim önemli bir avantaj olmakla birlikte haberlerde hızın doğruluk ve niteliğe öncelenmesi yanlış bilginin yayılmasına yol açabiliyor. Bilhassa deprem gibi kriz dönemlerinde doğruluğu teyit edilmeden yapılan haberler gerçek hayatı olumsuz etkileyebilecek sonuçlar doğurabiliyor. Elbette hızın haber kuruluşlarında öncelikli olmasının arkasında çeşitli ekonomik sebepler yatıyor. Haber siteleri rekabeti yaptıkları haber sayısı üzerinden kuruyor fakat bu haber niteliğini düşürmekle birlikte yanlış bilgiye kapı aralıyor. Teyit’te bugüne kadar yanlış olduğunu tespit ettiğimiz haberleri yapan yayıncıların neredeyse üçte ikisi düzeltme yapmıyor, geri kalan üçte birin önemli bir kısmı ise içeriklerini siliyor. Oysaki yanlış bilginin önüne geçmek için düzeltme yapmak, bilginin doğrusunu vermek ve okurların bu konuda bilgilendirilmesi önem taşıyor. Bir de insanlara ulaşan haberlerin kimler tarafından paylaşıldığı meselesi var. Örneğin, Twitter gibi sosyal medya platformlarında insanlar “güncel haberleri” hiç tanımadıkları, arkasında kim olduğunu bilmedikleri, künye bilgilerine ulaşamadıkları hesaplardan alabiliyorlar. Çoğunlukla bu bilgileri yayanların belirli politik ajandaları da olabiliyor. O yüzden özellikle insanların hayatını etkileyebilecek son dakika gelişmelerde bilginin kimden geldiğine dikkat etmemiz gerekli.

Yakın gelecekte habercilik nasıl şekillenecek? 

Habercilik dijitalleşmeyle birlikte önemli bir dönüşüm geçirdi, bu dönüşüm hala devam ediyor. Açıklayıcı gazetecilik formatları, video haberciliğin yükselişi, podcast’ler, bültenler, sosyal medya haberciliği gibi birçok alanın yükselişte olduğunu görüyoruz. Yaratıcı formatlar haber tüketimini kullanıcıların gündelik deneyimlerine yaklaşmasını sağlayabilir. Ancak yanlış bilgi sorunu perspektifinden baktığımızda bunun önüne geçebilecek kimi adımların da atılması gerektiği aşikar. Haberciliğin biçimi şekil değiştirse de içinde mutlaka teyitçiliğin yer almasına ihtiyaç var. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada medya kuruluşlarının okuyucularla yeniden güven tesis etme gibi emelleri var.