Son zamanlarda sosyal medyada, internette ve çoğu yerde karşıma çıkan bir terim var; sezgisel yeme. Alıştığımız diyet normlarını yıkan bu beslenme türü aslında yeni değil. İşleyişini ve nasıl uygulandığını uzmanına sorduk.
İki diyetisyen olan Evelyn Tribole ve Elyse Resch, 1995 yılında geleneksel diyetlerin ailelerini nasıl etkilediğini fark ediyor ve Intuitive Eating: A Revolutionary Program That Works adında bir kitap çıkarıyor. Her şey bununla başlıyor aslında. Yirmi beş yılı aşkın yıldır, bu perhiz karşıtı yaklaşımları şimdi dirilişe geçiyor. Instagram’a #intuitiveeating (#sezgiselyeme) yazdığınızda karşınıza çıkan 1,8 milyon sonuca şaşırmamak gerek. Sosyal medyanın sezgisel yeme konusundaki katkılarını yadsıyamayız pek tabii. Sayesinde bu tür beslenmeye ilgi arttı; kimileri ne olduğunu araştırmaya koyuldu. Popülerliğinin ardında aslında çok basit bir sebep yatıyor; diyet listelerini uygulamaktan sıkılmış bir insan kitlesi…
Sezgisel yemede ilk ve en önemli nokta, amacınızın kilo kaybetmek olmaması. Onun yerine kendinizi tanımak, vücudunuza yeniden bağlanmak başlıca sebep. Nasıl bir bebek açlığını kendiliğinden hissediyorsa, yetişkinlere de bunun yeniden öğretilmesi hedefleniyor. Vücudunuza güvenmeyi öğrenmek ve yiyeceklerle sağlıklı bir ilişki kurmak prensipler arasında. Yaklaşımı ise şöyle; fiziksel ve duygusal açlığınızı dinlemek. Basit gibi görünse de uygulamak açısından insanları zorlayabiliyor. Kavraması aslında oldukça kolay, ancak şimdiye kadar hep diyet kurallarına göre hareket etmiş kişiler için hayata geçirmesi zor olabiliyor. Çünkü diyet yaptığımızda bize öğretilen şey, açlığımızı dinlememekti. Gerçek açlığı etkileyen kültürel, çevresel, duygusal kavramlardan da daima kaçınmamız gerekiyordu. Ancak tüm bu kavramlar konusunda bir farkındalık yakalayabilirsek, sezgisel yemeyi sürdürebiliriz. Bu aynı zamanda, sıkılmaya, strese ve sosyal durumlara bağlı atıştırmalar konusunda gerçek açlık ve duygusal açlığı deşifre etme durumu. Yediklerinizi sıfıra indirmek değil, ne amaçla yediğinizi size keşfettirmek, püf noktası. Uzman diyetisyenler tarafından; ne yediğimize odaklanmak yerine, yiyeceklerle aramızda kurduğumuz ilişkiye odaklanarak o anın tadını çıkarmamız tavsiye ediliyor.
Yemek yemeden önce kendinize şu soruları sorun; “Yerken kendimi nasıl hissediyorum? Beni en çok besleyen şey nedir? Bu öğünü zevkle nasıl ilişkilendirebilirim?” Bu sorular kendinize dönük farkındalığın ilk adımı. Sezgisel yemenin ilk kuralı, hiç kural olmaması. Seçtiğiniz yemeği zevk alarak tüketmeli ve vücudunuza nazik davranmalısınız. Zevk alma kısmı öznel bir terim olsa da vücudunuz ihtiyaç duyduğu anda beslendiğini hissetmeli. Az yediğinizde ya da gereğinden fazla yediğinizde, kendinizi fiziksel olarak kötü hissetmenin hiç zevk veren bir durum olmadığını tahmin edersiniz. Önemli olan denge aşamasını belirleyebilmek ve yemek yemeyi tatminkâr kılmak. Daha fazlası için bir uzmana danışabilir ve sezgisel yeme konusunda daha detaylı bilgiler alabilirsiniz.
Uzman Görüşü
Diyetisyen Bengisu Boz
Sezgisel yemenin en temel prensipleri nelerdir?
Sezgisel yemenin temelde on adet ilkesi bulunuyor:
• Diyet zihniyetini reddetmek.
• Açlığa saygı duymak.
• Yiyeceklerle barışmak.
• Diyet polisine karşı çıkmak.
• Tokluğu hissetmek.
• Tatmini keşfetmek.
• Duygularla besinleri kullanmadan başa çıkmak.
• Vücudunuza saygı duymak.
• Hareket ederek farkı hissetmek.
• Kendinize iyi davranmak.
Daha basit kavramlarla anlatmak gerekirse temel prensipleri arasında şimdi sayacağım maddeler de yer alıyor. Yemek yemeye koşulsuz izin vermek, fiziksel açlığa kulak vermek ve duygusal yemeden uzak durup fiziksel nedenlere bağlı yemek yemek…
Sezgisel yemeye nasıl başlanır?
Kendinizi yargılamadan yeme davranışlarınızı ve tutumlarınızı gözden geçirin. Açlığınızı keşfedin. Acıktığınızda yemek yemeyi hedefleyin. Başlangıçta sizi zorlayacak açlıklardan kaçının. Doyduğunuzda ise durun.
SEZGİSEL YEMENİN İLK KURALI, HİÇ KURAL OLMAMASI. YEMEĞİ ZEVK ALARAK TÜKETMELİ VE VÜCUDUNUZA NAZİK DAVRANMALISINIZ.
Deneyimleyenlerin en çok zorlandıkları kısımlar neler oluyor?
Sezgisel yeme; vücut ağırlığını denetleme yöntemi değildir. Yeme davranışı müdahalesidir. Bu nedenle sezgisel yemeye geçmeye çalışan kişiler başlangıç aşamasında fiziksel ve duygusal açlığı ayırt etmekte zorlanabiliyor. Bunun yanı sıra deneyimleyenler, bu beslenme şeklinin kilo verdirmesini bekleyebiliyor. Kilo vermek bir sonuç olabilir ancak asıl amaç olamaz.
Bu beslenme şekli neyi amaçlıyor?
Suçluluk ve pişmanlık duymadan, açlık ve tokluk sinyallerini dinleyerek, yemek yemekten keyif alarak beslenmeyi amaçlıyor. Sezgisel yemede, duygusal dalgalanmalar ile başa çıkabilmek için değil, sadece fiziksel açlığınızı doyurmak için yeme davranışında bulunarak yiyeceklere yönlendirilirsiniz. Suçluluk ve pişmanlık duymadan, açlık ve tokluk sinyallerini dinleyerek, yemek yemekten keyif alarak beslenmektir.
Az önce duygusal açlık ile fiziksel açlığı ayırt etmekten bahsettiniz. İkisi arasındaki fark nedir?
Duygusal açlık; herhangi bir duygu durumundan dolayı hissettiğimiz yeme dürtüsüdür. Bilinçsiz ve kontrolsüzce yeme türüdür. Fiziksel açlık ise günlük ihtiyacımız olan enerjiyi karşılamak için besinlerden kalori almaktır diyebiliriz. Yer ve zaman fark etmeksizin ne kadar yediğimizin bilincinde olduğumuz yeme türüdür.
Duygusal açlığımızı anlamanın yolları var mı?
Aniden belirir. Suçluluk yaratabilir. Kolay temin edilen besinlere yönlendirir. Çikolata, bisküvi gibi belirgin istekler olabilir. Mide dolu olsa dahi açlık hissi uzun süre devam eder.
Peki, yeme bozukluğu olan kişiler bu beslenme modelini uygulayabilir mi?
Sezgisel yeme bozulmuş yeme davranışlarını iyileştirir. Ancak yeme bozukluğu olan bu kişiler için başlangıç aşamasında doğru bir yaklaşım değildir. Yeme bozukluğu sıklıkla mental rahatsızlıklarla birlikte gerçekleşen patofizyolojik bir hastalık olarak değerlendirilir. Bu kişiler için medikal tedavi ve kontrol gereklidir.
Sezgisel beslenme şeklini sizce özellikle kimler uygulamamalı?
Yeme bozukluğu hastaları dışında, gencinden yaşlısına hemen hemen herkes uygulayabilir.