Üzerinden yıllar geçse de ilk izleyişinizdeki etkisini kaybetmeyen hikayeleriyle ve diyaloglarıyla Sex and The City hemen her kadının favori dizilerinden. Dizinin başrolünü oluşturan dört kadın karakterin; Carrie Bradshaw, Charlotte York, Miranda Hobbes ve Samantha Jones’un bizlere pek çok şey öğrettiği ve bazı konularda farkındalık yarattığı da kesin.
İşte Sex and The City kadınlarından öğrendiğimiz benliğimize, aşka ve arkadaşlığa dair 10 hayat dersi!
Mükemmel olmak zorunda değiliz.
Carrie Bradshaw şunu diyor: “Asla mükemmel saçlara sahip ve beyaz giydiğinde üzerine bir şey dökmeyen bir kadın olmayacağım.” Çünkü olmak zorunda değiliz. Her biri yaşamlarında bambaşka sorunlarla uğraşan bu dört kadın karakter, günün sonunda kusurlarını da kucaklamayı bildiler. Kendilerindeki kusurlar kadar, sevdikleri insanların kusurlarını da duydukları sevgiyle göz ardı etmek için ellerinden geleni yaptılar. Tıpkı Charlotte’ın cinsel sorunlar yaşayan eşi Trey MacDougal’a sonsuz bir destekle yaklaşması gibi. Tabi bazen de pes etmeyi bilmek gerekir, öyle değil mi?
Özetle, siz de, arkadaşınız da, sevgiliniz de mükemmel olmak zorunda değil. Birlikte yakaladığınız uyumun mükemmel olması yeterli!
Hiçbir zaman tamamen tatmin olmayacağız.
Hayatınızda her zaman bir şeyler eksikmiş gibi hissedeceksiniz. Çünkü bu hep böyle olacak. Mükemmel işe sahip olduktan sonra, kusursuz aşkın peşine düşeceksiniz. Sonrasında belki bir bebek sahibi olmak isteyeceksiniz, bu sırada kariyerinizi ihmal edip tekrar onun için savaşmaya başlayacaksınız. Belki de bambaşka şeyler arayacaksınız. Aslında, bir hayalinizi gerçeğe dönüştürdükten sonra mutluluğunuzu artırmak için daha başka nelerin olabileceğini düşüneceksiniz. Hayat tam da bu demektir ve tüm tadını bu koşuşturmacadan alır!
Biriyle yakın arkadaş olmak için aynı şeylere inanmak zorunda değiliz.
Carrie, Samantha, Charlotte ve Miranda… Her biri o kadar farklı karakterlere sahip ki! Özellikle Charlotte ve Samantha’nın iki zıt kutup olduğunu söylesek yanlış olmaz. Charlotte romantizme ve aşka muazzam bir inanç besleyen bir kadınken; Samantha tam aksine bunları bir saçmalık olarak görüyor. Peki bu, biri sorun yaşadığında diğerinin yardıma koşmasını ya da bir başarıyı birlikte kutlamalarını engelliyor mu? Elbette hayır. Çünkü biriyle en iyi arkadaş olmak için bütün fikirlerinizin aynı olmasına gerek yok. Gerçek dostluk, tam da bu dengeyi sağlayarak birbirinize dürüstçe fikirlerinizi söyleyebilmekte ve olaylar karşısında birbirinize farklı perspektifler sunabilmenizde yatıyor.
Bazen yalnızlığın da tadını çıkarmalıyız.
Aşk, flört, seks… Tüm bunlar mükemmel, kesinlikle sizle aynı fikirdeyiz. Ama mükemmel olmaları, zaman zaman da yalnız kalamayacağınız anlamına gelmiyor. Hayatınızdaki kişi sizin için doğru insan değilse, eşyalarınızı toplayıp gitme gücüne de sahipsiniz. Çünkü hayatınızın kontrolünü elinize alacak kadar özgür ve bir şeylere yeniden başlayabilecek kadar güçlüsünüz. Tıpkı Miranda ve Charlotte gibi…
Doğruyu ararken yanlışlarla da karşılaşmak son derece normal.
Her ilişkinin dinamiği farklıdır. Mr. Big ve Carrie’nin de iniş çıkışlar yaşayan bir ilişkileri vardı. Bu iniş çıkışlar Carrie’yi bazen Mr. Big’i unutmak için, bazense başkalarına şans vermek için yeni flört deneyimlerine bile itti. Bu süreçte de Carrie kendisi için yanlış olan pek çok adamla tanıştı. Mesela kariyer hırslarına yenik düşen erkek arkadaşı gibi! Bu olumsuzluklar pes etmeyip, kendisine dersler çıkarmasına yol açtı Carrie’nin. Hatta bu yanlış insanların, kendisini Mr. Big’e daha da yakınlaştırdığını bile söyleyebiliriz.
Kendiniz için en iyiyi ararken, bu yolda pek çok yanlışla karşılaşabilirsiniz. Ama günün sonunda her şey sizi doğru olana hazırlayacaktır.
Kendimizi daha çok sevmeliyiz.
Dizide yaramaz, tutkulu, dobra, cesur ve seksi özellikleriyle dikkat çeken Samantha Jones da aşka düşmedi değil. Buna rağmen, Richard ile sorunlar yaşadığı ilişkisini o ikonik cümleyle noktaladı: “Seni seviyorum Richard, ama kendimi daha çok seviyorum.” Birine duyduğunuz sevgi ne kadar büyük olursa olsun, kendinizden ödün vermemeniz gerektiğini, en çok kendinize değer vermeniz gerektiğini özetleyen kusursuz bir cümle değil mi?
Gerçekten sizle olmak isteyen bir erkek, mutlaka bir yolunu bulur.
Miranda’nın ilişki krizine Carrie’nin o dönemki flörtü Berger sarsıcı bir açıklama getirmişti: “O senden tam anlamıyla hoşlanmıyor. Eğer bir kadınla gerçekten ilgileniyorsak adım atarız. Bir sonraki randevuya rezervasyon yaparız. Karışık mesajlar vermeyiz.” Dolayısıyla gerçekten sizle birlikte olmak isteyen bir erkek için bahaneler, engeller, sorunlar yoktur. Hele ki günümüz teknoloji çağında!
Görmek istiyorsa gelip görecek, sesinizi duymak istiyorsa arayacak ve sizi gerçekten arzuluyorsa kalbinizi kazanarak yatak odasının kapılarını aralayacaktır. “Acaba”lara yer bırakan her ikili ilişki ancak toksik izler barındırabilir.
Bazen mutluluğu idealize ettiğimiz erkekten çok daha başka birinde bulabiliriz.
Charlotte için Trey mükemmel ve ideal erkekti. Yakışıklı, başarılı, seksi… Ancak evlilikleri Charlotte’a hiç de öyle hissettirmedi. Boşanma avukatı Harry Goldenblatt ise ona mutlu bir aile sundu. Charlotte buna ihtimal verir miydi dersiniz? Peki Miranda ve Steve’in özünde hiçbir ortak yönleri olmamasına ne demeli? Bakıldığında bu iki karakter, daha az ile yetiniyor gibi görünebilir. Ama tam aksine idealize ettiğiniz bazı şeyleri bir kenara bırakıp, kalbinizi tam anlamıyla birine açtığınızda beklenmedik aşklara ve duygulara yelken açabileceğinizi kanıtlar.
Yaş, yalnızca bir sayıdan ibarettir.
Ne giyeceğiniz, kimi seveceğiniz, nasıl besleneceğiniz, nerede ve nasıl dans edebileceğiniz… Bunlar yaşınıza göre şekillenmez. Yaş, yalnızca bu hayatta ne kadar tecrübeli olduğunuzu tanımlayabilir. Hatta bunu bile tanımlamak zorunda değildir. Yaşadığınız değil; enerjisini hissettiğiniz yaştasınız. Siz de Samantha gibi 52 yaşında bir elbiseyi kasıp kavuracak enerjiye sahip olabilirsiniz!
Arkadaşlar kesinlikle erkeklerden daha değerlidir.
Carrie, Samantha, Miranda ve Charlotte birbirlerini hiçbir zaman kıskanmadılar, rakip olarak görmediler. Başarılarını içtenlikle kutladılar, kötü anlarında ise birbirlerine ellerinden geldikçe destek oldular. Hayattaki gerçek dayanaklarımız ve kurtarıcılarımız daima en iyi arkadaşlarımızdır. Bir erkeğin, bu güçlü bağları bozmasına asla izin vermemeliyiz.
Samantha’nın dediği gibi: “Yıllar önce bir anlaşma yaptık… Erkekler, bebekler fark etmez. Biz ruh ikizleriyiz.”