Oyuncu olduğunuzdan bu yana en çok hangi rolünüzde kendinizi tanıdınız? Neden?
Çok bilinmese veya fazla gişe yapmasa da her film benim için öğretici bir deneyim olmuş ve üzerimde büyük etki yaratmıştır. Film setlerinde olmaya bayılıyorum ve her birinde yeni şeyler öğreniyorum. Film yapma sürecini gözlemlemeye de bayılıyorum; hepsini doyasıya yaşayabilmek için öğrenmeyi seviyorum. Bazı filmlerde daha uzun çekimler oluyor dolayısıyla insanlarla daha derin ilişkiler kurabiliyorsunuz. “Almost Famous” filminin çekimleri çok uzundu, o nedenle unutulmaz bir yeri var bende. Robert Altman ile çalışmaktan, yönetmenlik stilini deneyimlemekten büyük keyif aldım; oyuncuların özgür olmasına çok önem verirdi. Bir keresinde bana kendisinin tuval, biz oyuncuların ise boya olduğumuzu söylemişti. Bu işin en sevdiğim yanlarından biri bu; çalıştığım her yönetmenden farklı şeyler öğrendim. Kamera beni her zaman cezbeden ve büyüleyen bir alan oldu; John Toll ve Bob Richardson gibi ustalarla çalışma ve onları izleme fırsatı bulduğum için çok şanslıyım. Kullandıkları objektifler ve ışık tercihleri gibi konularda sorular sordum; ne de olsa herkesin farklı bir yaklaşımı var. Ve şunu öğrendim; çalışırken anda kalmalı ve özel yaşamını işe taşımamalısın.
Öğrendiğiniz en iyi güzellik ipuçları neler ve kim öğretti?
Yıllarca annemin makyajını yapan Tom Case, elinde sadece dört ürünle en güzel yüzü yaratabilirdi. Yüz hatlarını belirginleştirmenin ustasıydı; annemin makyajını yaparken onu izlerdim. Belli unsurları öne çıkarmayı ve gölge yaratmayı böyle öğrendim. Güzellikle ilgili ipuçlarının herkes için farklı olduğunu düşünüyorum. Hepimizin kemik yapısı farklı olduğu için herkes yüzünün farklı bir özelliğini öne çıkarmalı. Bir de göz kalemini içe de uygularsanız daha doğal bir görünüm yaratabilirsiniz. Örneğin, göz kapağının hem üstünde hem altında iç kısımlara kalem çekerseniz, gözler daha açık ve dikkat çekici görünür.