Karakterin sizi en çok etkileyen tarafı ne oldu?
Damla altı yıl önce Amerika’ya okumaya gitmiş ve orada bir hayat kurmuş. Çok mutlu görünen bir hayatı var. Amerikalı bir avukatla evli ve ilk çocuklarına hamile fakat hamileyken bir çeşit depresyona giriyor. O sırada da Ayvalık’taki yazlıklarının satılacağını öğreniyor ve oraya gidiyor. Sonra anlıyoruz ki aslında bu depresyonunun sebebi de Ayvalık’ta… Orada yıllar öncesinden kapanmamış bir yarası, bir suçluluğu var. Damla’yla ilgili en sevdiğim şey, ilk baktığınızda çok güçlü, gayet bencil, pervasız bir karakter gibi görünse de aslında bu pervasızlık gücünden değil, yaralarına bir kez olsun dönüp bakacak kadar güçlü olmamasından kaynaklanıyor. Sinir oluyorsunuz Damla’ya ama zamanla tanıyorsunuz. Etrafında insanlar varken büründüğü maskelerle iç dünyası çok farklı. Benim için böyle bir karakteri canlandırmak kesinlikle çok eğlenceliydi.
Film En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu’nun da aralarında bulunduğu altı dalda Altın Koza Ödülü’ne layık görüldü. Bu kadar başarılı olmasının sırrı nedir sizce?
Hepimiz aynı dili konuşuyorduk. O kadar uzun ve verimli bir ön hazırlık, prova süreci geçirdik ki, sete çıktığımızda herkes işine son derece hâkimdi. Hepimiz çok isteyerek, severek anlattık bu hikâyeyi.
kinci ödülünüz bu filmle geldi. Ödül konuşmanızı bir de burada alabilir miyiz?
Ben o anın heyecanından ne dediğimi hatırlıyor muyum? (Gülüyor) Aileme ve ekibe teşekkür ettim. Bu ödülü ekip olarak aldık biz. Kulağa çok klişe geldiğinin farkındayım ama bunu yürekten söylüyorum. Birlikte yaptığımız işi çok seviyorum. Bir işi sevmiyorsanız, o işle ne kadar ödül alırsanız alın, sizi mutlu etmez.