Hayatta en çok özlediğiniz şey nedir? Ya da kimdir?
Bazen gerçekten düzenli bir hayatı özlüyorum. Hangi gün ne kadar çalışacağını bilmek, günlerini ve saatlerini ayarlayabilmek…
Bunları gerçekten özlüyorum. Setlerde; ‘Keşke bu da olsaydı’ dediğiniz herhangi bir şey var mı?
Sette değil ama sektörde herkes için dizi sürelerinin kısalmasına ihtiyaç var. Bir sinema filmi dört ila altı hafta arasında çekilir. Ortalama doksan dakikadır. Televizyonda her hafta; beş, altı gün içinde, doksan dakikalık işler çekiliyor. Montajcısından set işçisine ya da senaristine, herkes için durum çok zor. Eğer süreler kısalırsa insanlar daha sağlıklı durumlarda çalışacaklar; senaristler daha yaratıcı hikâyelerle gelecek; sette ya da hazırlık aşamasında bölüme kafa patlatmak için daha fazla zaman olacak ve doğal olarak kalite artacak.
Biraz Deniz Seviyesi filminden bahsedelim? Proje size nasıl geldi?
Yönetmenler Esra Saydam ve Nisan Dağ filmi hayata geçirmeye karar verdikten sonra Ahmet Rıfat Şungar’a ulaşıyorlar. Esra’nın aklına ben geliyorum. Rıfat da arkadaşım olduğu için arayalım diyor. Dört saat konuştuk… Hikâyeyi ve Damla karakterini aynı yerden okuduğumuzu gördük. Karakterin adı proje bana gelmeden önce de Damla’ydı. “Değiştirelim mi?” diye sordular. “Hayır” dedim ben de, “Tesadüfüyle geldi bu film bana, böyle de kalsın” diye de ekledim.
Aileniz neler hissediyor oyunculuğunuzla ilgili?
Tabii ki başlarda; ‘Nasıl olacak? dediler, ekonomik olarak daha güvende olacağım bir mesleğim olsun istediler ama bu işi ne kadar sevdiğimi görünce hep arkamda durdular. Ailem benim en büyük desteğim.