EMRE – ÜRÜN MÜDÜRÜ / 42 YAŞINDA, 37 YAŞINDAKİ ŞULE İLE 3 YIL BERABER OLDU.
“Üç yıl… Bu süre zarfında hep onun telefonlarını bekledim, müsait olacağı anları arzuladım, dibe vurdum, mutlu oldum, nefret ettim, ağladım, güldüm ama sevdiğim kadınla asla tam olarak özgürleşemedim. Onunla tanıştığımda dört yıllık yıpratıcı bir ilişkiden daha yeni çıkmıştım ve kesinlikle yeni bir ilişkiye başlamayı düşünmüyordum. O günlerde tek istediğim huzur, tutku ve eğlenceydi. Bu da beni kısa süreli maceralara yönlendiriyordu. Derken bir iş arkadaşımla yemeğe çıktım. Şule de bize eşlik eden gruptaydı. Onu gördüğümde bir şey başladı ve bir şey değişti. Orada bitmeyeceğini biliyordum. Birkaç gün sonra buluştuk. Nasıl oldu ben de bilmiyorum. Arayıp; ‘Neredesin? Nişantaşı civarındaysan kahve içelim’ demiştim. Onu arabasının bulunduğu otoparka bıraktığım bir akşam da içimden gelen bir dürtüyle öpmeye başladım. Bir anda olmuştu. Daha doğrusu olacağını ikimiz de biliyorduk zaten ama aniden geri çekildi. Bana evli ve bir kız çocuğu annesi olduğunu söyledi. Gülümseyip onu uğurlayabilir ve bir daha aramayabilirdim ama böyle durumlarda beyniniz ışık hızıyla çalışıyor. Bilinçaltınız kararını daha o anda veriyor. Kendimi tamamen ona bıraktım. İnsan normal koşullara sahip bir ilişkiye başlarken dahi bu kadar rahat teslim edemez kendini. İstediğim her şeye sahipti ve onunla seks hayatım boyunca yaşadığım en iyi seksti. ‘Nereye varır’ sorusunu hiç sormadım. Zeki esprileri, minyon vücudu, dokunuşu ve doğallığı… Bunlar olmadan yapamazdım. Fakat içten içe çok ama çok büyük bir sorunun, sinsice saklanmış, her şeyi alt üst etmek üzere zamanının gelmesini beklediğini de hissediyordum çünkü boşanıp da çocuğunu kötü yönde etkilemek istemeyeceğini çok iyi biliyordum. Benimse tüm bedenim onu arzuluyordu. Âşıktık ama özgür değildik. Öfkeli anlarımda kendimi ondan soğutabilmek için başkalarıyla da görüşmeye çalıştım ama boşa kürek çekiyordum. Bunu ‘sürüklenmek’ olarak tanımlayabilirim. Şule’nin uzaklaşması ise gün geçtikçe artıyordu. Ortak bir hayatı paylaşmamızın mümkün olmadığını söylüyordu. Çocuğu vardı… Onu çok iyi anlıyordum ama kurduğum bu empati kendimi daha da kötü hissetmeme neden oluyordu. Bizim için bir gelecek yoktu, sınırlarımızı biliyorduk ama kopamıyorduk da. Uzun süreli planlar yapmıyorduk, anı yaşıyorduk. Artık hayatta en heyecanla beklediğim şey bir sonraki buluşmamızdı. Ancak ne yazık ki bir süre sonra yolumuz tamamen ayrıldı. Bunu onun küçük kızı için yaptık. Ben yaşadığımı bir heyecan dalgası olarak görmedim hiç. Evet, şiddetli bir tutku vardı ama derindi. Onu zaman zaman aynı arkadaş grubu içinde görüyorum. Birbirimize uzaktan bakmakla yetiniyoruz.”