Ayşe öyle bir çocuk ki, yüzüne baktığınız anda gülümsüyor. Çok huzurlu, dingin ve sakin bir kız çocuğu. Her anne-kız arasında büyülü ve derin bir bağ vardır. İnsanın, ileride en yakın arkadaşı olacak kişiyi dünyaya getirmesi mucizevi bir duygu elbette. Ama Deniz Akkaya’yı kızıyla konuşurken gördüğümde anladım ki, bunun için yıllar geçmesine hiç gerek yok; dört buçuk yaşında bir kızla arkadaşlık kurulabilir. Belki de bunu düşünmemi sağlayan Ayşe’ydi. Çünkü onunla oturup sohbet ettik ve gözlerimin içine bakarak dinlemesi beni çok etkiledi. Üstelik günümüzde yetişkin bir insandan bile beklenmeyecek bir olgunlukla… Çocuk çekimleri genellikle zor geçer. Sıkılırlar, oyun oynamak isterler ve fotoğraf çekilirken yerlerinde duramazlar. Ayşe salıncaktayken fotoğraf çekme vaktinin geldiğini söylediğimizde hiç tereddüt etmeden sallanmayı bıraktı ve objektifin karşısına geçti. Poz verirken de hiç zorlanmadı. Bu noktada ‘annesinin kızı’ gibi klişe bir yorum yapmak istemesem de insanın aklına ilk gelen bu oluyor. Ayşe’ye de söylediğimiz gibi bu, onun dergisi… Ama yine de Deniz Akkaya’dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Her zamanki gibi müthiş enerjisi fotoğraf karelerinden taştı. Kendisinin de söylediği gibi Ayşe’den sonra Deniz bambaşkaydı. Bu mutlu anne-kız bana göre bu dünyaya birbirlerini bulmak için gelmişlerdi. Her anne-çocuk gibi…
Sizi şimdi, dört buçuk sene öncesine yani hamilelik döneminize götürüyorum. … Ayşe’yi beklerken hayat nasıldı?
Ayşe’yi beklerken her şey son derece güzeldi. Hamileliğim çok sorunsuz geçti. Normal doğum yaptım. Son iki haftada biraz reflü sorunum oldu ama o da bebeğin iyice büyümesiyle ilgiliydi. Beni çok rahatsız edecek boyutlara gelmedi. Onun dışında son derece rahat, sorunsuz ve enerjik bir dönemdi. Hamileliğin son iki ayında Miami’de olduğum için açık havada bol bol yürüdüm. Ayşe doğduktan sonra da 2 ay orada kaldık. Emzirmelerimi bile hep açık havada yaptım. O yüzden doğayla aramız son derece iyi. Ayşe hep doğayla barışık bir çocuk oldu bu yüzden.
Hamileyken çok kilo aldınız mı peki?
27 kilo azsa az aldım, çoksa çok aldım. Sanırım çok aldım… (Gülüyor) Benim boyumda biri için bile fazla. Normal şartlarda bebekle beraber 20 kilo idealdi benim için. Son 7-8 kiloyu keyfe keder aldım aslında. Son haftalarda beyaz çikolataya karşı bir zaaf oluştu bende nedense ki biliyorsunuz çikolatalar arasında en zararlısıdır. İçinde tamamen yağ ve şeker var. Ama maalesef kaçamaklarımı bu şekilde yaptım. O bana çok kilo aldırdı. Dişlerim çürürcesine yedim. Şimdi de ara ara çikolata yiyorum ama bitter tercih ediyorum. Hamileyken anne ne yerse çocuk da onu çok sever derler ama Ayşe sanırım karnımdayken beyaz çikolatadan çok sıkıldı. O, genellikle sütlü çikolata tercih ediyor.
Şu anda gayet fit görünüyorsunuz…Dört buçuk sene geçti gerçi ama o dönemde kilo vermek için neler yaptınız?
Türkiye’ye dönmeden önce yani doğumdan sonraki ilk bir buçuk ay, emzirme sayesinde inanılmaz kilo verdim. Geldiğimde sadece vermem gereken sekiz kilo kalmıştı. Zaten doğumla beraber altı kilo gitmişti. Normal doğum sayesinde ödemin vücuttan kopması çok daha kolay oluyor. Sonrasında da normal antrenman programıma geri döndüm. Şimdi biraz daha farklı programlar uyguluyorum.Ama spor ve doğru beslenmeyle eskisinden daha zayıf olduğumu söyleyebilirim. Sene 2014 olmuş, artık hanımların doğum kilosu gibi bir korkularının olmaması gerektiğini
düşünüyorum. Artık üç çocuk doğurup da son derece fit olan anneler var.