Röportaj

CANSEL ELÇİN BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL!

cansel elçin Eve Dönüş adlı diziyle, iki yıl aradan sonra tekrar ekrana dönüyorsun. İzleyiciyi nasıl bir konu bekliyor bu kez? Dizi, zulüm gören bir kadının intikam hikâyesini anlatıyor. Yanlış bir evlilik yapmış, babasından miras kalmış zengin bir kadının hikâyesi… Eşi ona kötü davranıyor, bir gün ortadan kayboluyor ama sonra çocuğuna kavuşmak için elinden geleni yapıyor. Ben de bir balıkçıyı canlandırıyorum dizide. Bu kadınla, balıkçının arasında ileride bir aşk doğacak. Daha önce oynadığın karakterlerden farklı sanırım… Ben daha önce piyanist, hukukçu gibi ağır roller oynadım. Bu adam bir balıkçı ve biraz daha halktan biri… Daha az konuşan, içine kapanık, sırları ve planları olan bir karakter… Bildiğim kadarıyla iki yeni sinema projen de var. Biraz onlardan bahseder misin? Özge Özberk ile Evlenmeden Olmaz isimli bir romantik komedide oynadım. Ben evlenmek istemeyen bir adamı, Özge de evlenmek isteyen bir kadını canlandırıyor. Gerçekten komik bir film oldu ve çok eğlendim. Ben aslında Fransa’dayken komedi de oynuyordum. Komediyle ilgili bir iş olduğunda hemen beni çağırırlardı. Türkiye’de beni hep ağır rollerde tanıdılar. Bu tip rollerde oynamayı da seviyorum ama komediyi özlemişim. Fragmanlarını izleyince bile eminim çok eğleneceksiniz. 30 yaşına gelmiş bir kadın ve cerrah bir sevgilisi var. Doğum gününde kadın zannediyor ki, adam ona evlenme teklif edecek ama adam oyuncak bir ayıcık hediye ediyor. Böyle bir hikâye… İlk defa daha rahat hareket edebildiğim, bir şeyleri sakarlıkla yapabildiğim bir rol oldu. 2 Ekim’de vizyona girecek. Beni bir komedi filminde izlemek isteyenlere duyurulur… Bir de Melekleri Taşıyan Adam var. Senaryosunu yazdığın ve yönetmenliğini yaptığın… Fransa’da küçük bir kasabada büyüdüm. İstanbul, geldiğimden beri beni çok şaşırtan bir şehir… Buraya geldiğimden beri kirlenmemeye çalışıyorum. Her anlamda… Hep saygılı ve kendi bildiğimden şaşmadan yaşıyorum. Bu filmde bir cümle var ve aslında tüm konuyu özetliyor. Karakter diyor ki; ‘İstanbul insanı ahlaksız yapar!’ Filmin ana karakteri de öyle olmamaya çalışan bir adam. Köyden geliyor, babası hasta ve para kazanması lazım. Filmin ana teması aslında çocuk evliliği. Şimdiye kadar hep kız çocuklarının gözünden çekildi bu tarz filmler, ben de erkek gözünden anlatmak istedim. Bir erkek 14, 15 yaşında evlenirse, 21 yaşına geldiğinde nasıl bir hayatı olur? Dünyaya nasıl bakar ve İstanbul’a geldiği zaman nasıl bir hayatı olur? Farklı bir film olduğunu düşünüyorum.