Magazin dünyasında en çok ne rahatsız ediyor sizi?
Pek bir alakam olmadığı için beni rahatsız eden şeyler de yok. Birkan’la ilgili evlenmeden önce çok fazla ‘ayrıldılar’, ‘kavga ettiler’ haberleri çıktı ki biz sevgiliyken bir kere bile kavga etmedik. Sonra da; ‘her şeye inat evlendiler’ dediler. Ancak bir yerde denk gelirsek onlara saygı duyuyoruz ve konuşuyoruz. Bu biraz tarz meselesi hoşlanırsın veya hoşlanmazsın. Dolayısıyla tepkili değiliz, kaçacak bir durumumuz yok.
Eleştirilmek size neler hissettiriyor ya da düşündürüyor? Yanlış değerlendirilmekten, anlaşılmaktan korkar mısınız?
Korkarım tabii ki. Zaten yaptığımız iş yeterince zor bir de öyle bir şey olsun istemem. Beni en yakın arkadaşım Cihan’la kaç kere ‘sevgili’ diye yazdılar, sonra görüp başkalarıyla yazdılar daha sonra da; ‘Eski sevgilisine geri döndü’ yazdılar. Hâlbuki ben arkadaşlarımla dışarıya çıkıyorum, çıkarım da. Bir fotoğraf görüp altına bir metin yazmak çok hoş bir hareket değil bence, o yüzden de mümkün olduğu kadar tercih etmiyorum popüler yerlerde çok gezmeyi.
Sizi en çok ne kırar? Kırıldığınız zaman kendinizi nasıl toparlıyorsunuz?
En çok haksızlığa uğramak kırar beni. Yapmadığım bir şeyle suçlanmak ama açıkçası artık çok da eskisi kadar kafama takıp da ‘Vah şöyleydi, böyleydi’ yapmıyorum. Çünkü gerçekten çok çabuk unutuluyor her şey ve geçiyor. Sen üzüldüğünle, saçında ilk beyazları görmenle kalıyorsun. Uyurum geçer.
Seyahat etmeyi çok sevdiğinizi öğrendim. Yeni bir şehre adım attığınız anda neler oluyor?
Çok çok seviyorum. Seyahatle ilgili her şey o kadar çok mutlu ediyor ki beni, hele o uçak yolculukları. Biz zaten uçakta büyüyen çocuklar olduğumuz için ben, kız kardeşim ve ağabeyim hep tatillerde Türkiye’ye gelirdik. Dolayısıyla bana çok tanıdık gelen ve beni çok mutlu eden bir duygu.
Türkiye’yi çabuk özler misiniz?
Özlüyorum. Bir yere gittikten en fazla on gün sonra, fenalıklar basıyor, dönmek istiyorum. Geçen yıl Birkan’la ben oyunculuk ve dil kursu için dört aylığına Londra’ya gittik. Gerçekten o kadar çok özledik ki burayı. Birkan’la biletleri erkene mi çeksek diye düşündük.
Bir proje çıksın, teklif gelsin başlayayım diyor musunuz?
Kayıp daha yeni bitti ve şu anda kendime zaman ayırıyorum. Bir de ben aynı sezonda iki iş yapmayı çok tercih etmiyorum. Ama gerçekten ayaklarımı yerden kesecek bir şey gelir ve kaçmayacak bir projedir tabii ki de girerim o işe. Öyle bir şey de yılda iki kere gelir mi bilemiyorum çünkü Kayıp dizisine çok severek başlamıştım. • ASLI ENVER’İ YENİDEN KEŞFETMEYE HAZIR MISINIZ?
Magazin dünyasında en çok ne rahatsız ediyor sizi?
Pek bir alakam olmadığı için beni rahatsız eden şeyler de yok. Birkan’la ilgili evlenmeden önce çok fazla ‘ayrıldılar’, ‘kavga ettiler’ haberleri çıktı ki biz sevgiliyken bir kere bile kavga etmedik. Sonra da; ‘her şeye inat evlendiler’ dediler. Ancak bir yerde denk gelirsek onlara saygı duyuyoruz ve konuşuyoruz. Bu biraz tarz meselesi hoşlanırsın veya hoşlanmazsın. Dolayısıyla tepkili değiliz, kaçacak bir durumumuz yok.
Eleştirilmek size neler hissettiriyor ya da düşündürüyor? Yanlış değerlendirilmekten, anlaşılmaktan korkar mısınız?
Korkarım tabii ki. Zaten yaptığımız iş yeterince zor bir de öyle bir şey olsun istemem. Beni en yakın arkadaşım Cihan’la kaç kere ‘sevgili’ diye yazdılar, sonra görüp başkalarıyla yazdılar daha sonra da; ‘Eski sevgilisine geri döndü’ yazdılar. Hâlbuki ben arkadaşlarımla dışarıya çıkıyorum, çıkarım da. Bir fotoğraf görüp altına bir metin yazmak çok hoş bir hareket değil bence, o yüzden de mümkün olduğu kadar tercih etmiyorum popüler yerlerde çok gezmeyi.
Sizi en çok ne kırar? Kırıldığınız zaman kendinizi nasıl toparlıyorsunuz?
En çok haksızlığa uğramak kırar beni. Yapmadığım bir şeyle suçlanmak ama açıkçası artık çok da eskisi kadar kafama takıp da ‘Vah şöyleydi, böyleydi’ yapmıyorum. Çünkü gerçekten çok çabuk unutuluyor her şey ve geçiyor. Sen üzüldüğünle, saçında ilk beyazları görmenle kalıyorsun. Uyurum geçer.
Seyahat etmeyi çok sevdiğinizi öğrendim. Yeni bir şehre adım attığınız anda neler oluyor?
Çok çok seviyorum. Seyahatle ilgili her şey o kadar çok mutlu ediyor ki beni, hele o uçak yolculukları. Biz zaten uçakta büyüyen çocuklar olduğumuz için ben, kız kardeşim ve ağabeyim hep tatillerde Türkiye’ye gelirdik. Dolayısıyla bana çok tanıdık gelen ve beni çok mutlu eden bir duygu.
Türkiye’yi çabuk özler misiniz?
Özlüyorum. Bir yere gittikten en fazla on gün sonra, fenalıklar basıyor, dönmek istiyorum. Geçen yıl Birkan’la ben oyunculuk ve dil kursu için dört aylığına Londra’ya gittik. Gerçekten o kadar çok özledik ki burayı. Birkan’la biletleri erkene mi çeksek diye düşündük.
Bir proje çıksın, teklif gelsin başlayayım diyor musunuz?
Kayıp daha yeni bitti ve şu anda kendime zaman ayırıyorum. Bir de ben aynı sezonda iki iş yapmayı çok tercih etmiyorum. Ama gerçekten ayaklarımı yerden kesecek bir şey gelir ve kaçmayacak bir projedir tabii ki de girerim o işe. Öyle bir şey de yılda iki kere gelir mi bilemiyorum çünkü Kayıp dizisine çok severek başlamıştım. •