BİLİNÇ ALTINI KEŞFET
Hepimiz doğduğumuz günden yedi yaşımıza kadar tanıdığımız ilk erkek ile kadın olan anne ve babamız arasındaki ilişkiyi rol model alıyoruz. Öyle ki ebeveynlerinin kavgasına şahit olan çocukların zihninde birliktelikler ‘ilişki eşittir kavga gürültü’ algısıyla kodlanıyor. Hande Akın pek çok danışanının evlilikle ilgili kalıpları olduğunu söylüyor; “Güzel bir ilişki yaşadığını düşünseler dahi evliliğin getireceği yükümlülüğün korkusuyla ilişkilerini sabote ediyorlar. Oysa her şey iletişimle çözülebiliyor. Günümüzde yeni neslin sıklıkla karşılaştığı evlilik korkusunun birçok nedeni var. Mutsuz anne babalar bu sebeplerden yalnızca biri. Ebeveynler mutlu aile modelinin çocuklar için hayati önem taşıdığı bilincine sahip olsalardı çocuklarının önünde kavga etmezlerdi. Aynı zamanda medyada gösterilen ilişki modellerine daha hassas yaklaşırlardı. Trajik olaylar ekranda dönerken çocuklar o sırada aktif olarak izlemese bilinçaltında o sesleri kaydederek büyüyorlar.” Kısacası korku, kaygı ve endişe tohumları bilinçaltına atılarak yetişkinlik döneminde olumsuz enerji olarak filizleniyor. Dramatik olaylara şahit olmak yerine evliliğin büyüten, geliştiren, besleyen bir kavram olabileceğine şahit olsak kuşkusuz ilişkilere de önyargısız yaklaşabilirdik. Evlilik korkusunun nedenlerinden bir diğeri de özgürlüğün kısıtlanacağı hissi. Ancak özgürlüğün kendi içimizde yaşadığımız, koşullara bağlı olmayan bir kavram olduğunu çoğu zaman unutuyoruz… İç dünyamıza ait duyguları baskı unsuru olarak algıladığımızdaysa ardımıza bakmadan kaçıyoruz. “Bu aynı zamanda ebeveynlerin çocuklarını ne denli domine ettikleriyle de ilgili… Kendi istediklerinizi yapma konusunda size yeterli alan tanındı mı yoksa her zaman ‘Büyüklerin dediği olur!’ yaklaşımıyla mı hareket edildi? İşte bu sorular evliliğe bakış açısının belirleyicileridir” diyen Hande Akın’a hak vermemek imkânsız. Ailelerin aşırı ilgisiyle üzerinde baskı hissedenlerin sayısı hiç de az değil çünkü. Hatta ailelerin çocuklarına gösterdikleri düşkünlüğü çoğunlukla eşitlikten uzak, çoğu zaman yersiz bulan dahi var. Hâlbuki etiketlerden kurtulup özgürleşme fikri hayat deneyimi kazanmakla eşdeğer. Hande Akın en kötü ilişkinin dahi bir hediyesi olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Olumsuz sonuçlanan bir ilişki sizi daha güçlü kılabilir ya da kendinizi arama yolculuğuna çıkmanızı destekleyebilir. Ayrıca sevdiğiniz şeyleri keşfetmenize neden olabilir. Ayrılık sonrası yas sürecini atlatan çoğu kişi spora gitmeye başlar, kilo verme idealine kavuşur. Bütün bunlar fayda sağlayan hisler aslında…”