Anaslide

AŞKA GEL!

AŞKA AÇILAN KAPI

01_0
Yedi yaşına kadar geçirdiğiniz süreyi hatırlamıyor olabilirsiniz. Ancak beyin bilgisayar gibi en temel verileri kaydederek bilinçaltımızı bu yönde şekillendiriyor! İletişim ve İlişki Uzmanı Hande Akın ruhu somut olarak göremesek de varlığını hissedebileceğimizi söylüyor ve şöyle devam ediyor; “İlişkiye başlarken ya da sürdürürken davranış modelimiz bilinçaltımıza göre şekilleniyor. Bilinçaltının bizi koruma görevi devreye girdiğindeyse davranışlarımıza yön veriyor.” Peki, âşık olmamak, bağlanmamak için neden duvarlar örüyoruz? Hande Akın ilişkiye başlamadan önce zihnimizde yaşam ve giyim tarzı, gelir düzeyi, davranış biçimi, karakter özellikleri gibi kıstaslar belirleyerek ‘mükemmel eş’ler kurguladığımızı söylüyor. Kalıplara oturttuğumuz hayali sevgiliyle kurmaca ilişkiler yaşıyoruz. Oysa kendi koyduğumuz kıstaslarla bizzat kendimizi aşksızlık hapishanesine mahkûm ediyoruz. Akın; bizim için vazgeçilmez olan birtakım kriterleri es geçtiğimiz noktada aşka teslim olabileceğimizi söylüyor ve ekliyor; “Kişinin ruhundaki incelikleri görmek bambaşkadır… Esas önemli olan birlikte olduğunuz kişinin yanında neler hissettiğinizdir.” Aşka dair bariyerler oluştururken kuşkusuz özgürlüğümüzün kısıtlanacağını düşünüyor, hesap verme korkusuyla ilişki yaşamaktan vazgeçiyoruz. Hande Akın endişelerden arınmanın ilişki kültürü yaratılarak gerçekleşeceğini düşünüyor; “Farklı karakterlere sahip olsanız dahi yeniliklere açık olduğunuz sürece iletişim kurarak aranızdaki ortak kültürü sevgiyle yaratabilirsiniz. Duygularımız havada uçuşup çarpışırken kullandığımız dil karşı tarafı ya suçlayıcıdır ya da onu aşağılayıcıdır. Dili daha sağlıklı bir iletişim şekline dönüştürmek de aşka gelmenin bir başka yolu. Bu aslında o ilişkiyi ya da evliliği sürdürüp sürdürmemek yönündeki isteğinize bağlı. Tanıştığınız kişiyle ortak kültüre sahip olmamanız doğal. Şekillendiğiniz ortamlar aynı değil çünkü. İşte o noktada yeniliklere kapalı olan bilinçaltını değişimin de güvenli olacağına dair ikna etmek gerekiyor.” Oysa değişimin ne getireceğini bilmeyen bilinçaltı yeniliklere durmaksızın direnç gösteriyor ya da belirsizliğin tekin olmayan sularında yüzmektense kendi güvenli bölgesinde kalmayı tercih ediyor. Yaşamın büyük bir bölümünü işte bu görünmez duvarlarla çevrelediğimiz konfor alanımızda geçirirken bilinçaltımızın oynadığı oyuna yenik düşüyoruz! Zira bilinçaltı tehlikeleri ve tehditleri bertaraf etmek adına bizi hep o konforlu alanda tutmaya çalışıyor. Yeni bir eve taşınmak, saçınızı daha önce hiç yapmadığınız bir modelde kestirmek ya da yeni bir ilişkiye adım atmak… Kısacası farklılığın bilinmeyen yüzü enerjisini her daim kaçmak için kullanıyor.