Bu 7 ipucu sayesinde erkeğin üstte olduğu misyoner pozisyonunu artık sıkıcı bulmayacaksınız.
1. Zevkini çıkar!
Misyoner pozisyonunun tercih edilmeme sebebi, klitorisi fazla uyarmaması olarak görülüyor ama bu sorun basitçe halledilebilir. Amerikalı uzmanlar buna “coital alignment technique” ismini vermiş. She Comes First isimli kitabın yazarı Doktor Ian Kerner, erkeğin üstteyken iki parmak kadar yükselmesi gerektiğini söylüyor. Böylece penisin başı klitorisle aynı hizada olur. Bacaklarınızı onun kalçasına dolayıp onu iyice kendinize yaslarsanız, oluşan baskı bedenlerinizin beraberce hareket etmesini sağlar (klasik girme-çıkma hareketinin aksine). Klitorisiniz uyarılınca bu hareketin ne kadar verimli olduğunu anlayacaksınız.2. Derinlere doğru…
Partneriniz üstünüzdeyken dizlerinizi göğsünüze doğru yaklaştırın. Ellerinizle kalçana destek olabilirsiniz. Tek ayağınızı ya da her ikisini birden onun göğsüne bastırın. Ride’Em Cowgirl kitabının yazarı Sadie Allison, “Böyle yaparsanız penisin başı serviks kısmınla temas eder. Pek çok kadın bundan son derece zevk alır” diyor.3. Kontrol sizde
Sevişirken altta olmak, pasif olmak anlamına gelmez! Ellerinizle onun poposunu tutarak kontrol sağlayabilirsiniz. Ayrıca bu tavırla sevgilinizin yaptığı şeyden keyif aldığını hissettirerek onu daha da heyecanlı bir hâle getirmiş olursunuz. Bacaklarınızdan birini onun omzunun üzerine atın, diğerini ise yatağa koyun ya da ayağınızla yatağın üzerine basın. Bacaklarınızın pozisyonunu zaman zaman değiştirebilirsiniz. Kerner, bacaklar yer değiştirirken G noktasına uygulanan sürtünme ve baskının sizi zevkin doruğuna taşıyacağını söylüyor.4. Onu dize getirin
Birleşme esnasında açıyı değiştirerek sinir uçlarınızı iyice uyarabilirsiniz. The Great Lover Playbook kitabının yazarı Lou Paget, birbirinden etkili yöntemler söylüyor: “Sen yatağa sırtüstü uzanınca partnerin de bacaklarının arasında yatağa diz çöksün. Kalçası senin ayak bileklerinin üst hizasına gelmeli. Gövdesini ileri iterken bacaklarından güç alabilir ya da ritmi kontrol etmek için elleriyle kalçanızı kavrayabilir.” Bu hareket vajina duvarınızın alt bölümünü uyarır, oysa klasik misyoner pozisyonunda bu bölgede bulunan sinirler göz ardı edilir. Eğer yine de orgazm olamıyorsanız bir vibratör kullanmarak ya da parmak uçlarınıza biraz kayganlaştırıcı sürüp klitorisinizle oynayarak kendinizi daha fazla uyarabilir ve sonunda orgazma ulaşabilirsiniz.5. Bacaklarınızı uzatın!
Mantıksız gelebilir, ama seks sırasında bacaklarınızı kapatırsan daha çok zevk alabilirsiniz. Çünkü bu şekilde sürtünme oranını arttırmış olursunuz. Partneriniz içinizdeyken bacaklarınızı birleştirin ve düz bir şekilde uzatın. Onun bacakları sizinkilerin dışında olmalı. Bacaklarınızın üst kısmındaki kasları sıkıp onun penisiyle vajina dudaklarınız arasında bir sürtünme etkisi yaratmalısınız. Allison, vajina girişinde yer alan sinir uçlarını bu yolla uyarabileceğinizi söylüyor. Sürtünme etkisini arttırmak istiyorsanız vücudunuzu sabitlemek adına yatak başını kavrayın ya da ellerinizle duvardan destek alın.6. Kendinize destek olun
En ateşli seks için yapmanız gereken tek şey yatağa oturmak. Paget, sırtınızı bir yastıkla destekleyerek vajinanızı yukarı doğru kaldırmanızı öneriyor: “Böylece onun penisi vajinanın ön duvarı ile temas ederek G noktanı uyaracak.” Zevki katlamak istiyorsanız kalçasını avuçlarınızla kavrayarak hareketin ritmini kontrol altına almayı deneyin.7. Böyle devam edin
Seks sırasında pek çok pozisyon denemek kulağa hoş geldiği kadar seksi değildir! Doktor Ian Kerner, “Kadınların orgazm olmamasının en önemli nedenlerinden biri devinim kaybıdır” diyor. “Bir kadını zevkin doruğuna ulaştıran üç faktör vardır: Derin rahatlama, kan akışının cinsel organa doğru hızlanması, ritmik ve sürekli basınç. Ancak sık sık pozisyon değiştirildiğinde bu dengeler alt üst olur.” Kerner, birleşmenin başında farklı pozisyonlar deneyebileceğinizi ama orgazma doğru ilerlemeye başladığınızı hissettiğinizde, her ne yapıyorsanız devam etmeniz gerektiğini söylüyor. Partnerinizin ateşinin sönmesinden endişe etmeyin. Erkeklerin ereksiyonu pozisyon değiştirmekten ya da aynen devam etmekten genelde etkilenmiyor.