2024’ü 28,67 milyar dolarla kapatması beklenen Türkiye’nin e-ticaret pazarı, bir kadın girişimciye daha başarının yolunu açtı. 15 yıllık kurumsal kariyerin ardından hobi olarak üretmeye başladığı dekorasyon ürünlerinde Atelier Simi markasıyla faaliyet gösteren Sinem Türetken, e-ticaretin gücüyle dünyaya açılırken Türk işçiliğini ve kalitesini uluslararası arenaya taşıyor.
Statista’nın verilerine göre 2024’ü 28,67 milyar dolarla kapatması beklenen Türkiye’nin e-ticaret pazarı, yepyeni girişimlerin dünya çapında markaya dönüşmesine kapı aralıyor. 15 yıllık kurumsal kariyerin ardından hobi olarak üretmeye başladığı dekorasyon ürünlerinde Atelier Simi markasıyla faaliyet gösteren kadın girişimci Sinem Türetken, e-ticaretin gücüyle dünyaya açılırken Türk işçiliğini ve kalitesini uluslararası arenada temsil ediyor.
İçindekiler
“Dışişleri Bakanlığı, yurt dışı seyahatlerinde hediye götürmek için ürün alıyor.”
Dışişleri Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı’nın ülkemizin tanıtımı için yaptığı yurt dışı seyahatlerinde hediye olarak kendi ürünlerini seçtiğini belirten Atelier Simi Kurucusu Sinem Türetken, “2015’te metropol hayatından dingin bir yaşam şekline geçtikten sonra dijitalleşmeye dair farkındalığımın bende yaktığı ışıkla meslek hayatıma yeni bir yön verdim. Dijital dünyada ürünler, seri üretimle birbirinin neredeyse aynısı şeklinde sunuluyor. Ben ise el işçiliğiyle, özenle, geleneksel tekniklerle kaliteli ürünler üretmeye odaklandım. Koleksiyonumda nazarlıklar başta olmak üzere, kahve bardakları, yemek tabakları ve kase gibi ürünler yer alıyor” dedi.
“Her ay 3 ila 4 kurumsal toplu sipariş alıyorum.”
Halihazırda ulusal ve uluslararası birçok marka ile kurumsal ölçekte işbirliğinin bulunduğunu söyleyen Sinem Türetken, “Her ay ortalama 3 ila 4 kurumsal toplu sipariş üretiyor, özenle paketliyor ve dünyanın her yerine iyi dileklerle uğurluyoruz. Yurt dışında en çok Amerika ve İngiltere’den talep alıyoruz. Yerel pazarda da benzer oranda siparişlerimiz var. Elde ettiğimiz başarının temelinde, el yapımının kıymetini anlayan, arka planda harcanan emek ve özenin değerini bilen insanlara hitap etmemiz yer alıyor. Çünkü bu atölyeden çıkan ürünlerin bir hikayesi var. Her biri özenle üretiliyor, üreticisinden izler taşıyor.”
“Bu hikayenin parçası olmak isteyen herkes, adeta yol arkadaşımız gibi.”
Atelier Simi Kurucusu Sinem Türetken, “Gördüğüm bir objeden, gittiğim bir şehirden, mekandan, kısacası günlük hayatımda karşıma çıkan her şeyden besleniyorum. Bunları tasarımlarıma yansıtıyorum. Şu an yoğun şekilde ürettiklerimizden örnek verecek olursam, Dalga serisi aslında yaşadığım yeri hikayelendirdiğim bir tasarım oldu. Porselen üzerine uyguladığım naif dalga Bodrum’un masmavi denizini, üzerine kondurduğum mini altın balık da yaşadığım yere olan saygımı simgeliyor” diyerek sözlerine şunları ekledi:
“Kültürümüzde önemli bir yer tutan ve global bir simgeye dönüşen nazarlığın, sıradanlıktan çıkıp modern ve güncel bir halde sunulmayı hak ettiğini düşündüm. Hedefim Türk işçiliğini ve kalitesini dünya çapında temsil etmek. Tam da bu yüzden, tek bir ürününün üretilmesi 10 ila 15 gün sürüyor. Her ürün, elle şekil verme, desenleri çizme, fırınlama için doğal bir süreçte kurumasını bekleme, 3 kez fırınlama gibi aşamalardan geçiyor. Üretimin öncesinde de fikir, tasarım ve bu fikrin hayata geçmesini planlamak da aylar alıyor. Emeğimizin Bodrum’daki küçük atölyemizden tüm dünyaya ulaşmasından büyük mutluluk duyuyoruz.”
“Ülkemizin değerlerini dünyaya tanıtmaya devam edeceğim.”
Girişimcilikte esas meselenin cesaret olduğunu belirten Sinem Türetken, genç kadın girişimcilere ise şu tavsiyelerde bulundu: “Dijitalleşen dünyada e-ticaret sınırsız imkanlar sunuyor olabilir. Ancak ilk adımı atmak her zaman cesaret ister. Adayların faaliyet gösterecekleri pazarın ihtiyaçlarını belirleyerek hedef kitlelerini tanımlamaları, pazarlama stratejilerini doğru bir şekilde oluşturmaları açısından çok önemli. Ürünün doğru konumlandırılması 1-0 önde başlanmasına yardımcı olabilir. Ürün kalitesi ve fiyat dengesini doğru ayarlamak, ödenene değer bir ürün sunmak da önemli. Özellikle lüks segmentteki tüketiciler, temel ihtiyaç olmayan yüksek fiyatlı ürünleri görmeden, kalitesine algılamadan satın almak istemiyor. Bu noktada güvenilir bir marka oluşturmak, müşteri sadakatini artırırken, gönüllü marka elçileri yaratıp rekabet avantajı kazandırıyor.”