Paris Couture Haftası, Fendi’nin İlkbahar 2024 Haute Couture koleksiyonu ile büyülenmiş ve bu büyü, Kim Jones’un yönetimindeki sanat dolu bir performansla gerçekleşmiş gibi görünüyor. Fendi’nin gösterisini incelerken, couture giyimde efsanevi fütürizmin ve modanın yeni hümanizminin harika bir buluşmasına tanıklık ettik.
Kreatif direktör Kim Jones’un gösteri notlarından alıntı yaparak başlayalım; “Bu geleceğin kalbinde hümanizm var” ifadesi, koleksiyonun temelini atıyor. İlhamın kaynağı, Karl Lagerfeld’in İtalyan markadaki etkileyici mirasıydı ve Jones’un cesur fütürizm vizyonu, Paris’in tarihi Palais Brongniart’ta gerçekleşen şovda yaşam bulmuştu. Koleksiyon, çoğunlukla siyah tonlardan oluşan, vücut hatlarını saran sade, minimal siluetlerle başlıyor. Ortaya çıkan açık tonlardaki tasarımlar, gümüş metalik detaylarla bezenmiş, zarif ve sofistike bir dönüş yaparak izleyenleri büyülüyor. Koleksiyonun temel teması, “gösterişten kaçınmak” ve “zanaat ile pratikliği merkeze almak” üzerine kurulu.
“Fendi’nin couture anlayışı, giyen kişinin insanlığını vurgulamak ve onları sadece “bir şey” değil, “birisi” olarak görmektir.” Defile notlarında yazan bu hümanist yaklaşım, koleksiyonun her bir parçasına yansırken, özellikle dikim teknikleri ve kullanılan kumaşlarda kendini gösterdi. Kim Jones’un ilhamını Karl Lagerfeld’in fütürizminden alması, koleksiyonun retro ve gelecek arasında mükemmel bir denge yakalamasına olanak tanıdı. Gösterişli pullu parçalar, şeffaf elbiseler ve özel dikim pantolonlar, koleksiyonun öne çıkan öğelerindendi. Aynı anda hem minimal hem de maksimal tasarımlar, izleyenleri büyülerken, koleksiyonun tamamında dikkat çeken büyüleyici bir kontrast oluşturulmuştu. Kim Jones’un “insani bir fütürizm” vizyonu, koleksiyonu izleyenlere tarihsel bir derinlik ve çağdaş bir zarafet sundu.
Koleksiyonun bir diğer öne çıkan özelliği ise ‘Roma etkisi’ altında şekillenen bir anlatı sunmasıydı. Heykelsi zarafetin ön plana çıktığı ‘Scatola’ silueti, geometrik desen kesiminden doğan yeni hacimlerle dolup taşarken, kumaş seçimleri ve terzilik detaylarıyla dikkat çekiyordu. Usta nakış işçiliği, koleksiyonun göz alıcı bir parçası haline gelmişti. Boncuk ve payet detayları, özellikle bir elbisenin komplike dokusunda ve ışıltılı incelikte kendini gösteriyordu. Bu detaylar, koleksiyonun tasarım ve dekorasyonun mükemmel bir birleşimi olduğunu gösterirken, gelecekteki tasarımlarda orijinal dokusuyla deri kullanımına dikkat çekiyordu. Göz dolduran unsurlarından bir diğeri ise, şeffaflıkla oynayan tasarımlar ve süslemelerdi. Bu tasarımlar, gizli ve görünürün dansını, kumaş ve derinin zarif bir uyumuyla birleştirerek gece giyiminde yeni bir çağın kapılarını araladı. Couture’un sınırlarını zorlayan koleksiyon, erkeksi terziliği kadınsı akışkanlıkla birleştiren ikilikleri ortaya koydu. Yıkanmış ipeklerden yapılan günlük giyimden, geleneksel güç simgesi kıyafetlerin modern yorumlarına kadar, koleksiyon kullanışlılık ve lüksün mükemmel bir kombinasyonunu sergiledi.
Fendi’nin couture vizyonu, giyim sınırlarını aşarak kişisel tasarım ve yüksek teknolojiyi birleştiren ‘Singular Vision’ gözlükleriyle de öne çıktı. Kim Jones’un müzikte Max Richter ile işbirliği, koleksiyonun duygu ve hassasiyet dünyasını tamamlarken, izleyenlere unutulmaz bir moda şöleni sundu ve Fendi’nin İlkbahar 2024 Haute Couture koleksiyonu, damaklarda ebedi Roma şehrine bir övgü niteliğinde tat bıraktı.