Adeta sonbahara girişi müjdeleyen Venedik Film Festivali, tüm ihtişamıyla ufukta görünmeye başladı.
Bu yıl 80.’si düzenlenecek olan festivalde, Sofia Coppola, Wes Anderson, David Fincher ve Michael Mann gibi sektörün öne çıkan isimlerinin yeni filmleri gösterilecek. Festivalin açılış filmi olması beklenen Luca Guadagnino imzalı “Challengers” filmi, Hollywood’da süren grev nedeniyle festival programından çıkarılırken, iple çektiğimiz festivalin açılışını Edoardo De Angelis imzalı “Comandante” yapacak. Festival programından çıkarılan “Challengers” filminin yayın tarihinin 2024’e ertelenirken, filmin yönetmeni Luca Guadagnino, 2022 yılında Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünün sahibi olmuştu.
63 yıl sonra ilk kez hem oyuncuların hem de senaristlerin Hollywood’da greve girmesi sebebiyle Venedik Film Festivali’ne Zendaya, Josh O’Connor ve Mike Faist gibi isimlerin katılamayacağını da belirtelim.
30 Ağustos – 9 Eylül arasında gerçekleşmesi planlanan festivalin yılın geri kalanında tartışmasız gündemde kalacağı filmleri gelin birlikte yakın markaja alalım…
The Killer
Yönetmen koltuğunda David Fincher’ın oturduğu gerilim filminin başrollerini Michael Fassbender ve Tilda Swinton paylaşıyor. Fight Club ve Gone Girl gibi filmlerin yönetmenliğini yapan David Fincher, Fassbender tarafından canlandırılan psikolojik bir kriz yaşayan soğukkanlı bir suikastçının, sonraki hedeflerini beklerken neler yaşadığını beyaz perdeye aktarmaya hazırlanıyor. Söz konusu Fincher olduğunda beklentinin yüksek olması bir hayli normalken, yaratıcı yönetmenin önceki yapımlarına benzer nitelikte bir film izlersek, The Killer sadece festivalin değil, tüm yılın kuşkusuz en çok konuşulan yapımı olmaya aday.
The Wonderful Story of Henry Sugar
Wes Anderson imzalı, The Wonderful Story of Henry Sugar, 1977 yılında geçen bir hikâyeyi 37 dakikalık bir süre ile ekranlara taşımaya hazırlanıyor. Çok konuşulan filmde her Anderson prodüksiyonunda olduğu gibi pastel tonlar dikkat çekerken, Ben Kingsley, Dev Patel, Ralph Fiennes, Richard Ayoade ve Benedict Cumberbatch öne çıkan isimler arasında. Söz konusu Anderson yapımları olduğunda, hayal kırıklığına uğramak pek de mümkün değil gibi, ne dersiniz?
Poor Things
Frankenstein’in feminist bir yorumu olarak tanımlanan ve Alasdair Gray’in 1992 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan Poor Things, Viktorya dönemini ekranlara taşımaya hazırlanıyor. Komedi türünde olması beklenen film, Bella Baxter adlı bir karakterin etrafında şekilleniyor. Mark Ruffalo, Christopher Abbott, Margaret Qualley, Ramy Youssef, Jerod Carmichael gibi isimlerin yer aldığı oyuncu kadrosunda, Oscar Ödüllü oyuncu Emma Stone’un Bella Baxter karakterini canlandırması ekstra dikkat çeken şeyler arasında.
The Beast
Bilimkurgu romantizmi olarak öne çıkan The Beast, duyguların büyük bir tehlike yarattığı yakın gelecekte romantik bir bağ geliştiren Gabrielle (Lea Seydoux) ve Louis’i (George MacKay) merkezine alıyor. Bertrand Bonello’nun dokuzuncu uzun metrajlı filmi olarak öne çıkan The Beast, festivalin kesinlikle güçlü yapımları arasında.
Priscilla
Oscar Ödüllü Yönetmen Sofia Coppola’nın Priscilla Presley’i ilgi odağı haline getirmeyi amaçlayan yapımı, Venedik Film Festivali’nde prömiyer yapmaya hazırlanıyor. Priscilla Presley’in 1985 tarihli anı kitabı Elvis and Me’ye dayanan film, Priscilla’nın hayatını yakın markaja alırken, Elvis ile olan evliliğini de ekranlara taşımaya hazırlanıyor. Başrollerini Cailee Spaeny ve Jacob Elordi’nin paylaştığı yapım hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Maestro
Venedik Film Festivali’nin öne çıkan yapımları arasında yer alan Maestro’nun, Bradley Cooper’ın ikinci yönetmenlik deneyimi olduğunu biliyor muydunuz? İlk yönetmenliğini Lady Gaga’nın da oynadığı A Star is Born ile yapan Cooper, Maestro aracılığıyla üretken besteci Leonard Bernstein’in hayatını beyaz perdeye aktarmaya hazırlanıyor. Hikaye, Leonard Bernstein’in efsanevi kariyerinden, Felicia Montealegre’yle yaşadığı karmaşık evliliğe kadar her şeyin izini sürerken, bize de heyecanla beklemekten başka bir şey kalmıyor.
Ferrari
Formula 1 hayranları burada mı? Son yönetmenlik deneyiminden 8 yıl sonra, İtalyan yarışçı ve girişimci Enzo Ferrari’nin biyografisini çekmek üzere yönetmen koltuğuna tekrar oturan Michael Mann, Ferrari’yi festivalin öne çıkan yapımları arasına sokmayı başaracak gibi duruyor. 1957 yılında geçen filmde Adam Driver ve Penelope Cruz’un yer almasının ise ister istemez film hakkındaki heyecanımızı ikiye katladığını söylemek mümkün.
- İlginizi çekebilecek bir diğer yazı>>>>>>> İçinizi Isıtacak 5 Film Önerisi
Origin
Sosyal drama türünde öne çıkan Origin, Isabel Wilkerson’ın Caste: The Origins of Our Discontents adlı kitabına dayanıyor. Origin ile Ava DuVernay, Altın Aslan için yarışan ilk siyahi kadın yönetmen olarak tarihe geçerken, filmi başrollerini Aunjanue Ellis, Niecy Nash-Betts, Audra McDonald ve Jon Bernthal paylaştığını bilmelisiniz. Unutmadan ekleyelim, Origin, DuVernay’in beş yıl sonra çektiği ilk uzun metrajlı film.
Evil Don’t Exist
Sinema dünyasının tartışmasız bu yılki en büyük sürprizlerinden biri, Drive My Car filmi ile 2022’de Uluslararası Film Oscar’ını kazanan Ryusuke Haamaguchi’nin yeni bir yapımla festivale katılması. Kızıyla birlikte Tokyo yakınlarında bir köyde mütevazı bir hayat yaşan babayı konu alan film, bu mütevazı hayatın yer aldığı toprakları büyük şirketlerin bir sonraki tatil yeri olarak kullanması üzerine, bölge sakinleri arasında huzursuzluğa yol açan olumsuz etkilere odaklanıyor.
Aggro Dr1ft
Festival programına bir başka beklenmedik ekleme de, Amerikalı Harmony Korine’nin 2019’daki The Beach Bum’dan sonraki ilk uzun metrajlı filmi Aggro Dr1ft. Tamamen kızılötesiyle çekilmesiyle dikkat çeken deneysel aksiyon filminin konusu sır gibi saklanırken, başrolde Traviss Scott’un olması çok konuşulan detaylar arasında.