MODA

4 Adımda Sonbahara Adaptasyon!

Mevsim geçişleri nedeniyle çoğu insan depresif ruh haline bürünebiliyor. Bazen değişen hormonların fiziksel yansıması olarak artan iştah ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeler enerjiyi düşürebilirken bazen de deniz, kum ve güneşten uzaklaşmanın verdiği stres ve iş yoğunluğu sonbahar depresyonuna neden olabiliyor. Psikolog ve Nefes Terapisti Işıl Evrim Akgün’e göre ise mevsim geçişlerini pozitif karşılamak mümkün!

Yeni bir mevsime ‘Merhaba’ dediğimiz şu günlerde etrafımızdaki çoğu kişinin yoğun bir koşuşturmaca içinde olduğunu ve depresif tavırlar sergilediğini görmeye başladık bile. Okulların açılması, pandemi sürecinin verdiği belirsizlik ve yoğun iş yaşamına yeniden hızlıca adapte olmak zorunda kalınmasının sonuçlarından biri olarak sonbahar depresyonu karşımıza çıkabiliyor. Peki, kendimizi doğal akışa mı bırakmalıyız yoksa alabileceğimiz önlemler var mı? İşte Psikolog ve Nefes Terapisti Işıl Evrim Akgün’den öneriler…

Psikolog ve Nefes Terapisti Işıl Evrim Akgün

1 – Mevsim geçişlerinde ilk olarak kabullenilmesi gereken şeyler fiziksel ihtiyaçlarımızdaki değişimlerdir. Yaz boyunca açık havada geçirdiğimiz bol vaktin ve deniz-güneş ikilisinin bize D vitamini ve serotonin kazancı sağladığını biliyoruz. Sonbahara geçtiğimiz anda vitamin ve hormonlarımızdaki değer değişimlerinin bizde psikolojik değişimler yaratabileceğinin bilincinde olarak bir uzman kontrolünde takviye ürünler kullanabiliriz.

2- Sıcak bir mevsimden çıktığımızda vücudumuz yeni soğuk hava koşullarına uyum sağlamak adına yağlanma ihtiyacı duyacak ve bu da bizlerde karbonhidrata yönelim başlatacaktır. Karbonhidratlı yiyeceklerin B12 gibi önemli vitaminleri içermemesi ve insülin direncinde hızlı değişimler yarattığı göz önüne alınırsa daha sinirli bir ruh halinde olmamız kaçınılmazdır. En doğru yaklaşım zindelik verici enerjik tutacak mineraller, vitaminler, kalsiyum, karbonhidrat ve protein açısından dengeli beslenme modelleri oluşturmak olacaktır. Ara öğünlere sağlıklı yağlar içeren ve tokluk hissi yaratan kuruyemişler ekleyebiliriz.

3- Gündüzlerin artık daha kısa, gecelerin daha uzun olması nedeniyle uyku düzeninde değişiklikler yaşayabiliriz. Sabahları uyandığımızda havanın henüz tam aydınlanmaması da psikolojik olarak yetersiz uyku  ve yataktan kalmak istememe hissi yaratabilir. Totaldeki uyku alışkanlığımıza + 1 saat eklemek ve rahatlatıcı bitki çaylarından destek alarak deliksiz uyku almayı sağlamak faydalı olacaktır. Uyandığınızda güne şükrederek ve gerinerek başlarsanız pozitif bir adım atmış olacaksınız.

4- Daha az televizyon izleyip, daha sık açık hava yürüyüşlerine çıkmalısınız. Hareket size zindelik katacak ve dopamin salgılatacaktır. Yürüyüş sırasında 2*2 nefesinden faydalanırsanız, hem yorulduğunuzu hissetmeyecek hem de tüm organlarınızın oksijenlenmesini sağlayacaksınız.

Not: 2*2 nefesi, hızlıca burundan kısa soluk halde üst üste 2 nefes alıp, aynı şekilde hızlıca kısa kesik nefeslerle 2 kerede vermeniz yöntemidir.