Bir doğa sever ve influencer olan Gamze Biran Yenigün sürdürülebilirlik macerasını ve bu konuda nasıl farkındalık kazandığını bizim için kaleme aldı. Kolayca uygulayabileceğiniz bu taktikler ile dünya için fark yaratmak hiç de zor olmayacak.
Bir temmuz ayıydı, yıl 1998. Ailece Hollanda’ya gitmiştik. Aile dostlarımızın evlerine konuk olduğumuzda en çok dikkatimi çeken, evdeki farklı farklı çöp kutuları olmuştu. Evdeki çocuklardan haftanın belli günleri farklı çöp toplama araçlarının geldiğini, hepsinin belirli günleri, katı kuralları olduğunu duyunca iyice meraklanmıştım. On beş günün sonunda İstanbul’a döndüğümüzde, çocuk aklımda tek bir soru vardı; “Madem bu kadar önemli, biz neden hiçbir şey yapmıyoruz?” Lise yıllarında artık internet çağına geldiğimizde; istediğim bilgiyi Google’layabildiğimde evde kendi kendime atıkları ayırmaya başladım. İstanbul’un en merkezi semtinde de otursak yakınlarda ne cam şişe kumbaraları ne de atık kutuları vardı. Evden çıkan ambalajları balkonda biriktiriyordum. Haftanın bir günü annemi ikna edip, çöp torbalarını arabaya atıp, atıkları bırakabileceğimiz en yakın yere gidiyorduk. Annemin; “Dünya’yı sen mi kurtaracaksın?” serzenişleri arasında aylarca buna devam ettim. Sonrasında belediyelerden yakınlara atık kutuları isteme girişimlerim de sonuçsuz kalınca; kırılan kalbim ve dünyayı kurtarma maceramla tek başıma kaldım. İçerik üretmeye, üniversite yıllarında blog yazarak başladım. O zamanlar farkında değilmişim ama sürdürülebilirliğin temellerini o günlerde atmaya başlamışım. Kıyafetlerimi kesip biçmeler, do-it-yourself projeleri, pasajlar, vintage shop’lar derken şimdiki Gamze’nin oluşmasına zemin hazırlamışım; fark etmeden de olsa. Ne zaman ki blog yazarlığı sosyal medyaya evrildi, kendimizi sonu gelmez bir tatminsizliğin içinde bulduk.
Sürekli yeni kıyafetler giymeni, seyahatler yapmanı ya da farklı ürünler denemeni bekleyen binlerce insan var. O beklentiyi karşılamaya çalıştığında, ister istemez bir tüketim çılgınlığının ortasında buluyorsun kendini. İki sene önce bu ruh hâlinin beni çok yorduğunu, artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğini düşünüp kendimi daha sade ve minimal bir hayata yönlendirdim. Bunun aslında dünya için de hepimizin yapması gereken bir eylem ve çıkılması gereken bir yol olduğuna inanarak, sürdürülebilirlik yolculuğuma başladım.Pandemiyle birlikte aslında hepimiz gördük ki ne dolaplarımızda asılı kıyafetlere, ne evlerimizi dolduran eşyalara, ne de giyemediğimiz onlarca ayakkabı ve çantaya bu kadar ihtiyacımız var. Tek ihtiyacımız olan sağlık. Ve bu yaz en acı hâliyle buna tanık olduk. Dünya hiç olmadığı sıcaklık derecelerini gördü. Yangınlar, seller, doğa olayları, iklim kriziyle birlikte çok büyük boyutlara ulaştı. Aslında sağlığın da tek başına yeterli olmadığını anladık. Çünkü üzerinde yaşadığımız dünyaya da ihtiyacımız var ve biz kendi ellerimizle onu yaşanmaz bir yer hâline getiriyoruz.Sürdürülebilirlik dediğimiz şey aslında en basit hâliyle şu; bizim ihtiyacımız kadar dünyanın kaynaklarından yararlanıp sonraki nesillere, çocuklarımıza da var olanı bırakmak… Masmavi temiz sular, yemyeşil ormanlar, meyve ve sebzeler, vahşi hayvanlar, bio çeşitlilik bırakamadığımızı düşünün. Ardımızda sadece kitaplardan, internetten gördükleri bir dünya bırakmak istemeyiz değil mi?Sürdürülebilir yaşam denilince biraz korkutucu geldiğinin farkındayım. Sanki tüm hayatımızı, eşyalarımızı, alışkanlıklarımızı komple değiştirmemiz gerekiyormuş gibi bir anlam çıkıyor. Fakat aslında çok basit değişikliklerle hayatımıza sürdürülebilirliği dâhil edebiliriz. O yüzden bugün, bu yazıyı okuyup sonrasında kolayca uygulayabileceğiniz sürdürülebilir alışkanlıklardan bahsetmek istiyorum.
Sürdürülebilir Alışkanlıklar Yaratmak
İlk iş eğer evinizde atıklarınızı ayrıştırmıyorsanız hemen bugün mutfağa ayrı bir kutu yerleştirin. Evde biten şişeleri, süt kutularını, yoğurt kaplarını, tuvalet kâğıdı rulolarını, ambalaj atıklarını biriktirin. Daha gün bitmeden maalesef dolduğunu göreceksiniz. Bu kadar atığın her gün milyonlarca evden çıktığını düşünün. Evinizden çıktı diye belki kafanız rahat, ama o atıkların hepsi şu an dünyada bir yerlerde olmaya devam ediyor. Topraklarımıza, sularımıza karışıyor. Yüzlerce yıl doğada çözünmüyor, denizdeki canlıları öldürüyor. Suyla, tuzla, toprakla yediğimiz besinlere karışıyor. Atıklarınızı ayrıştırmaya başladığınızda en çok neyi attığınızı görüp onu azaltma yoluna gitmeniz çok daha kolay olacaktır. Özellikle cam ve metallerin kalitelerinden ödün vermeden sonsuz kez geri dönüştürülebildiğini unutmayın. Amacımız mümkün olduğunca tek seferlik plastik kullanımına son verip, daha sağlıklı ve doğaya saygılı ürünler kullanmaya yönelmek olmalı. Gün içerisinde kaç bardak kahve içiyorsunuz? İki, üç? Bir şişe de plastik su aldınız; markete uğradınız bir de poşet aldınız. Farkında olmadan dünyaya 450 yıl kaybolmayacak atıklar bıraktınız. Bunu her gün yaptığınızı düşünün. Şimdi bir de bunu milyonlarca insanın her gün yaptığını düşünün? Peki; bir termos aldınız, su şişenizi yanınızda taşıdınız ve bez çantanız da hep sizinle diyelim. Böyle bir senaryoda doğaya ne kadar atık bıraktık? Cevap sıfır! Görüyoruz ki küçük alışkanlıklarla dünyaya verdiğimiz zararı azaltmak mümkün. Aynı şekilde evde sürekli atık çıkaran şampuanları, duş jellerini düşünün. Bunları katı şampuanlarla, zeytinyağlı doğal sabunlarla değiştirdiğinizi varsayın. Evet, banyodaki atıklarımız çoktan azaldı bile. Hatta plastik lifler yerine en güzelini annelerimiz, babaannelerimiz örüyordu. Makyaj pamuklarının yerine yıkanabilir pamukları denediniz mi? Saç bakım ürünlerini, yüz maskelerinizi doğal, yerel, cam kavanozlu ürünlerden seçebileceğinizi biliyor musunuz?
Kâğıt havlu rulosu yerine banyoya küçük havlular koymak bile atıklarınızı azaltmaya yetecektir. Bir sonraki alışverişinizde kimyasalı az, doğal içerikli, doğaya saygılı deterjanlardan almaya ne dersiniz? Bambu diş fırçaları, tablet diş macunları, karton kutulu diş ipleri… Sürdürülebilir seçimler yapmaya başladıktan sonra listenin uzayıp gittiğini göreceksiniz; yeter ki isteyin. Mutfakta hâlâ tek kullanımlık streç filmler mi tercih ediyorsunuz? Hem de artık yıkanabilir kapaklar, kumaş gıda boneleri, hatta bal mumu bezler varken… Ya da fırını her kullanışınızda yağlı kâğıttan kolayca vazgeçmeniz için yıkanabilir fırın matlarının çıktığını duydunuz mu? Her sabah kullandığınız kâğıt kahve filtrenizi yıkanabilir kahve filtreleriyle değiştirmek varken, her gün atık çıkarmaya gerçekten gerek var mı? Bulaşık süngerinizin sulara mikroplastik bıraktığını ve yüzlerce bakteri barındırdığını ama kolayca bambu bulaşık fırçalarına geçebileceğinizi biliyor musunuz? Peki, ya biten kavanozları tekrar tekrar kullananlardan mısınız, yoksa her defasında atanlardan mı? Bakliyat depolamak, kalan yemekleri koymak, yoğurt yapmak, turşu kurmak cam kavanozları tekrar kullanmak için birkaç güzel sebep. Gıda israfını azaltmak için havuçlarınızı su dolu kavanozda saklayabilir, yeşilliklerini çiçek gibi suya koyabilirsiniz.Meyve sebzelerinizi nemlenip çürümemeleri için pamuklu bez torbalarda saklamanızı öneririm. Dünyada her üretilen gıdanın yüzde 40’nın israf edildiğini ve yine dünyada 840 milyondan fazla insanın yetersiz beslendiğini biliyor muydunuz? Dünyadaki su kaynaklarının yüzde 25’i ise hiç tüketilmeyen gıdaların üretimi için kullanılıyor.
Yiyecekleri çöpe atmadan önce iki kere düşünün.Beslenme şeklimizin dünyayı nasıl etkilediğini hiç düşündünüz mü? Hayvansal gıdaların üretimi için bitkisel besinlere oranla çok daha fazla su harcandığını ve karbon salınımının çok yüksek olduğunu duydunuz mu? Bir kilo dana eti için 15.000 litre su harcanırken; bir kilo buğday için 1.100 litre, bir kilo sebze için ortalama 322 litre su tüketiliyor. Et tüketimini azaltmak, hayvansal gıdaları bitkisel besinlerle değiştirmek dünyanın geleceği için büyük önem taşıyor. On beş gün et tüketmeden başlayan deneme serüvenim neredeyse bir seneyi bulacak. 2022 hedeflerim arasında vejetaryenlikten veganlığa geçiş var. Sadece denemeniz, tüketiminizi azaltmanız bile yeterli olacaktır. Yeter ki bir adım atın. Emin olun hayvansal gıda tüketmeden kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz. Evde kendi badem sütünüzü yaparak başlayabilirsiniz, örneğin. Gelelim dünyayı en çok kirleten sektörlerden birine; moda endüstrisine. Her gün yeni bir şeyler giymek yerine kıyafetleri tekrar tekrar giymeyi normalleştirmeliyiz.
Yeni bir kıyafet almadan önce dolabımızdakileri mutlaka değerlendirmeliyiz. En son ne zaman mahalle terzinize gidip kıyafetlerinizde değişiklik yaptınız, tamir ettirdiniz? Çantalarınızı, ayakkabılarınızı lostraya vermeye, ömürlerini uzatmaya ne dersiniz? Yaptığımız kumaş seçimlerinin bile dünyaya zarar verebildiğinden haberdar mısınız? Pamuk, keten, kenevir, bambu gibi doğal alternatiflerin yanında Tencel, Cupro, Pinatex, Econyl gibi doğa dostu sentetik lifleri keşfedin. Ülkemizde giderek yaygınlaşan ikinci el alışveriş sitelerine üye olun. Hem dolabınızdaki fazlalıklardan kurtulun hem de başka kıyafetleri keşfedin. Dünyaya zarar vermeden alışveriş yapmanın keyfine varın. Upcycle modasına ayak uydurun; giymediğiniz ya da sıkıldığınız kıyafetleri farklı bir görünüme kavuşturun. Her şeye rağmen yeni kıyafetler almak istediğinizde etik üretim yapan, lokal markaları keşfedin. Doğa dostu kumaşlar ve doğaya saygılı markaları tercih edin. Sadece trend olduğu için değil, ömürlük seçimler yapmaya gayret edin. Doğal kumaşların, natürel tonların ve renklerin, klasik kesimlerin asla modasının geçmeyeceğini göz ardı etmeyin.Attığımız her adımın, yaptığımız her eylemin, aldığımız her ürünün dünyaya bir iz bıraktığını; doğaya zarar verdiğini unutmayın. Sürdürülebilir yaşam yaptığımız seçimlerle, kullandığımız ürünlerle, yediğimiz yiyeceklerle, attığımız adımlarla başlıyor. Küçük adımların bile birlikte yapıldığında büyük etkiler yaratabileceğinin farkına varalım. Daha sürdürülebilir bir dünya için hepimiz bu konuda sorumluluk almalıyız.
DAHA EKOLOJİK BİR YAŞAM İÇİN TÜYOLAR
• Tüketiminizi azaltın; ihtiyacınız kadarını almayı alışkanlık edinin.
• Atıklarınızı ayrıştırın. Özellikle cam ve metallerin sonsuz kez geri dönüştürülebildiğini unutmayın. En yakın atık kumbaraları için belediyenize danışın.
• Biten pilleri çöpe değil, biriktirip pil kutularına atın.
• Atık yağları lavaboya dökmeyin. Biriktirin ve en yakın atık yağ biriktirme kutularına bırakın. Artık neredeyse her
süpermarkette geri dönüşüm çöpleri olduğunu unutmayın.
• Yanınızda mutlaka bez çantanızı, termosunuzu, su şişenizi taşıyın.
• Tek seferlik plastikleri kullanmayın. Kullanması on dakika, doğada kaybolması ise yüzlerce yıl sürüyor.
• İklim krizi hakkında daha çok bilgi edinin. Çevrenizle de paylaşın. Bizi nasıl bir dünyanın beklediğinden haberdar olun.
• Yeni bir kıyafet almadan önce gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını sorgulayın.
• Dolabınızdaki giymediğiniz kıyafetleri ihtiyaç sahiplerine bağışlayın, satın ya da tadilat yaptırıp giymeyi deneyin.
• Mahalle terzinize ve lostranıza en son ne zaman uğradığınızı düşünün. Evdeki kıyafetlerinizi, aksesuarlarınızı ayırıp ikinci bir şans verin.
• Lokal markaları ve doğa dostu ürünleri desteklemeyi unutmayın.
• Bir ürün sadece ucuz diye satın almayın. Ucuz ürünün arkasında kötü şartlarda çalışan insanlar olabileceğini unutmayın.
• Meyve, sebze artıklarının toprağı besleyebileceğini unutmayın. Evde kompost hakkında araştırma yapın.
• Daha sürdürülebilir bir beslenme düzeni için adım atın. Daha az hayvansal gıda, daha çok bitkisel ürün tercih edin.