Hızlı bir şekilde aşılamalar devam ederken, eski normale kavuşmak artık kimse için eskisi kadar uzak ve zor görünmüyor. Ancak tüm bu evre, belki de kendimize karşı en acımasız olduğumuz anları da beraberinde getirebiliyor. Yani kendimizi başkalarıyla karşılaştırdığımız zamanları!
2020 Mart ayından beri ülkemizde süregelen bazen kısmi bazen tam kapanmalarla sosyal yaşantı bir hayli çalkantılı bir hal aldı. Bu süreçte dış dünyayla bağımızın tamamen kesilmemesini sağlayan şey ise sosyal medya uygulamalarıydı. Özellikle Instagram dünyasındaki paylaşımlar nedeniyle belki de daha önce hiç yapmadığımız kadar kendimizi başkalarıyla kıyasladık. Birileri yeni hobiler ve beceriler edindikçe “ben neden yapamıyorum” diyerek kendimizi yetersiz hissettiğimiz anlar dahi oldu. Bazı kişiler bu süreçte sporu yaşantılarına katarak daha fit ve sağlıklı bir görünüme ulaşırken, birkaç kilo alanlar ise kıyaslama yapıp kendilerini kötü hissetmekten geri durmadılar.
Tüm bu kendimizi başkalarıyla kıyaslama sürecine dair araştırmalar yaparken dikkatimizi bir kavram çekti. Biz de Japon kültüründe önemli bir yere sahip olan bu kavramı sizlerle tanıştırmak istedik. Belki hayatınıza dokunur, ne dersiniz?
Oubaitori nedir? Oubaitori ne demektir?
Oubaitori, bir Japon deyiştir. Bu kelimenin karşılık geldiği durum ise şu şekilde özetlenir: İlkbaharda çiçek açan dört ayrı ağaç vardır. Kiraz, erik, kayısı ve şeftali… Tüm bu ağaçlar açmak için kendi zamanlarını beklerler ve hepsi özeldir. Tıpkı insanlar gibi…
Oubaitori, bu dört meyve veren ağaç gibi, insanların da birbirlerinden farklı yaşam yolculuğuna sahip olduklarını hatırlatmayı amaçlayan bir kavramdır. Bu motive edici inanışa göre, kendinizi başkalarıyla kıyaslamak yerine sizi benzerlik kılan niteliklerin farkında olmalı ve yalnızca kendi yolculuğunuza odaklanmalısınız. Oubaitori, “değişmeliyim, gelişmeliyim, onlar gibi olmalıyım” baskısını ortadan kaldırır. Bir zamanınız olduğunu bilirsiniz ve nasılsa siz de bir gün ışıldayacaksınız. Başkalarıyla kıyas yaptığınız sürece odağınızı kendinizden çekersiniz ve aslında bu kendi yolculuğunuzu sabote eden kişi de siz olursunuz.
Gerçek şu ki, herkes kendi yaşam çizgisinde kendine özel anlardan geçiyor. Sizin kusursuz olarak tanımladığınız o detayları elde edebilmek için, o çok özendiğiniz kişilerin nasıl sınavlardan ve zorlu şartlardan geçtiğini tam olarak bilmenizin ise imkânı yok. Sonuçta insanlar da sizin çabalarınızın tamamını göremiyor, öyle değil mi? Bu nedenle insanların çok kolay erişmiş gibi göründüğü başarıların arkasında bir emek ve süreç olduğunun bilincine varmanız ve sabırla hedefiniz için gerekenleri yapmanız, sizin yolculuğunuzun en doğru adımı olacak. Başkalarının başarısı sizin için bir kıyas değil, motive edici unsur olmalı. “Demek ki imkansız değil” diye düşünerek çabalamalısınız.
Bu süreçte yapmanız gereken bir diğer şey ise, kendinizi yeren konuşmalar yapmamanızdır. Her ne olursa olsun, egoist görünmemek uğruna kendinizi olduğunuzdan başarısız göstermeye çalışmayın. Unutmayın: Siz kendinize inanmazsanız, başkaları da size inanmakta zorlanır.
Bir başka Japon kültürü kavramı olan İkigai hakkında bilgi almak için “4 Adımda İkigai’nizi Bulun” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.