SEKS & İLİŞKİLER

Gossip Girl’den Alınabilecek 10 Hayat Dersi

2007-2012 yıllarında hayatlarımızı moda, ihtiras, aşk ve entrika seyriyle süsleyen Gossip Girl dizisini, HBO Max yepyeni bir kadroyla günümüze uyarlıyor. Peki orijinal Gossip Girl’den neler öğrendik? Her biri bir başrol değerinde olan ve bambaşka hikayeler taşıyan bu karakterler bize neleri kanıtladı?

İşte Gossip Girl dizisinden öğrendiğimiz 10 hayat dersi!

Hırslarınız uğruna yanlışa sapmayın ve değişmeyin.

Evet kimden bahsettiğimiz çok aşikar: Jenny Humphrey! Hatırlarsanız onu tanıdığımız bu masum ve sevimli gülümsemesi kısa bir süre sonra yok olmuştu. Gözü en tepedeydi ve bu noktaya ulaşmak için yapmaya cesaret edeceği pek çok şey vardı. Hırsızlıktan iftiralara kadar! Bu da ancak sevdiklerinden uzaklaşmasını ve insanlar üzerindeki güvenilirliğini yitirmesini sağlayabildi. Hırsların gözümüzü kör edip bizi bambaşka bir insana dönüştürmemesi için ideal bir örnek diyebiliriz Jenny’e dair.

Gossip Girl’den Alınabilecek 10 Hayat Dersi

Küçük J’nin Yukarı Doğu Yakası’ndaki bu hırslarının temelinde “uyum sağlama” çabası olduğunu da inkar edemeyiz. Jenny popüler kız haline gelip Metropolitan Sanat Müzesi basamaklarında yer almak istiyordu. Sonunda istediğini alsa da, feda ettiği şeyler daha değerliydi. Özetle değişim elbette bizi hedeflerimize ulaştırabilir; ancak bu değişimi başkalarının onayını kazanmak için değil, kendimiz için yapmalı ve özümüzde nasıl değerlere sahip olduğumuzu unutmamalıyız.

Hayallerinizin peşinden gidin.

Hayallerinizin gerçekleşmesi için illa ki Jenny gibi elinizi kirletmeniz gerekmiyor. Gossip Girl, bizlere arzu ettiğimiz şeyler için emek verdiğimizde onlara ulaşabileceğimizi de kanıtlıyor. Dan bir yazar olmak istiyordu; oldu. Vanessa istediği filmi çekti. Chuck kendi otelinin sahibi oldu. Blair ve Serena da kariyerlerinde oldukça başarılı birer genç kadına dönüştüler. Verdikleri motivasyon bile güçlü karakterlere sahip yapımları sevmemize yetiyor.

Gossip Girl’den Hayat Dersleri

İnsanlara çabuk güvenmeyin.

Dizinin favori kötülerinden Georgina Sparks’ın kaç belaya sebep olduğunu unutmamak gerekir. Bunun nedeni ise kahramanlarımızın kolayca Georgina’ya güvenmeleriydi. E tabi bu güven için fazla erken davranılmıştı. Biriyle sırlarınızı paylaşmadan önce güvenilirliğini ölçmekte ve zaman vermekte fayda var!

İnsanlar hep dedikodu yapacaklar, önemsemeyin.

İnsanlar, siz ne yaparsanız yapın hakkınızda düşünmek istedikleri şeyleri düşünecekler. Muazzam bir iyilikle dolup taşsanız da, içinde kötü niyet arayan birileri mutlaka çıkacak. Özel hayatınız, görünümünüz, başarılarınız bir şekilde bazı çay saatlerinde dedikodu malzemesi olacak. Bunu benimseyip; kimseyi mutlu etmenin, kendinizi mutlu etmekten daha önemli olmadığını kabul edebilirsiniz.

Gossip Girl’den Neler Öğrendik?

“Doğru zaman” diye bir şey vardır.

Chuck ve Blair! Tutkulu, mükemmel aşıklar. Ancak genç yaşlarındayken ikisi de baskın karakter özellikleri nedeniyle toksik bir ilişkiye sahiplerdi. İki yanlışlardı ve birlikte bir doğru olabilmeleri pek de mümkün değildi. Yıllar onları geliştirip olgunlaştırdıkça, doğru zamanda birbirlerini bulduklarında masallarına kaldıkları yerden devam edebildiler. Üstelik çok daha sağlıklı bir şekilde.

Geçmişten sıyrılın.

Serena, Blair, Dan, Chuck, Nate… Onlar bize, hatalarımız ne olursa olsun beklemeye değer, sürprizlerle dolu bir geleceğe sahip olduğumuzu öğrettiler. Hatanın nerede ve kimde olduğunu görmek için farkındalıkla yaklaşın. Hata sizdeki bir tutumda ise “neyi değiştirebilirim” sorusuna odaklanabilirsiniz. Eğer hata değer verdiğiniz biri tarafından yapıldıysa da, bazen yapmanız gereken tek şey özürlerini kabul ederek ileriye bakmaktır.

Gossip Girl’den Aşka ve Arkadaşlığa Dair Dersler

İnsanlar değişebilir.

Gossip Girl’de her bir karakterin nasıl değişim gösterdiğini izledik. Tam anlamıyla bir çapkın olan Chuck Bass’in kusursuz bir aşığa dönüşmesi ya da bencil, manipülasyon ustası Blair Waldorf’un nazik ve düşünceli bir insana dönüşmesi gibi. Değişim gerçektir; insanlar değişebilir. Ancak bu birini değiştirmeniz gerektiği ya da değişmesini beklemeniz gerektiği anlamlarına gelmez. Değişim, kendiliğinden gerçekleştikçe değerlidir.

Bazen sadece bitmesine izin vermeniz gerekir.

Bir ilişki artık sizi mutlu etmiyorsa, gitmesine ve bitmesine izin vermek en iyisidir. Rufus Humphrey ve Lily van der Woodsen örneğinde gördüğümüz gibi. Ortak bir geçmişleri, yaşanmışlıkları, sevgileri vardı. Ancak farklı şeyler istemeye başladıklarını fark ettikten sonra ilişkilerini sonlandırmayı göze alabildiler. Emek verdikten sonra bir ilişkiyi sonlandırmak zor olsa da, önünüzdeki potansiyel mutlulukları yaşamak en doğrusudur.

Gossip Girl’deki Aşklar

Gerçek dostluk her şeyin üstesinden gelebilir.

Blair ve Serena’nın dostluğu pek çok sınavdan geçti. Bazen ipler tamamen koptu, bazense araya mesafeler, erkekler, aileler, hırslar girdi. Ama her ne olursa olsun onları ayırmayan güç; gerçekten ihtiyaç duyduklarında birbirlerinin koşulsuzca yanlarında olmalarında yatıyordu. Birlikte her türlü zorluğa göğüs gerdiler. Herkese karşı gardlarını alan bu iki genç kadın, birbirlerine karşı oldukça şeffaftılar. Birbirlerinin zaaflarını biliyorlardı ve bunu göstermekten korkmuyorlardı. Çünkü bu gerçek dostluktu ve ne olursa olsun bu bağ kopamazdı.

Ve gerçek aşk da…

Tıpkı dostluk gibi, gerçek aşk da her türlü zorluğa göğüs germe gücüne sahiptir. Blair ve Serena, pek çok birliktelik yaşasalar, heyecanlar tatsalar da en nihayetinde hayatlarını Chuck ve Dan ile birleştirdiler. Yaşanan onca şey bu iki çifti ayırmaya yetmedi. Çünkü onlar herhangi bir role girmeden tüm benlikleriyle ve yaralarıyla birbirlerini sevdiler.