Asya İlayda Ekinci, İngiltere’de iş kurmak ve yatırım yapmak isteyenlere iddialı network’ü ve yaratıcı vizyonuyla yön veriyor.
Türkiye’den uzakta, farklı bir ülkede yeni bir hayat kurmak… Bugünlerde sıkça duyar olduk bunu. Kimileri cesaret edip harekete geçiyor, kimileri ise bunun yollarını araştırıyor. Asya İlayda Ekinci, Londra’da kurduğu Asria Strategy isimli şirketi aracılığıyla müşterilerine İngiltere’de iş ve yaşam kurmaları konusunda yardımcı oluyor. Ekinci’nin farklı kültürlere aşinalığı, Saint Michel Fransız Lisesi’nde öğrenciyken başladı. Ardından Sorbonne Üniversitesi’ni kazanarak Paris’e yerleşti. Paris’te geçirdiği üniversite yılları, yaşamına olduğu kadar kimliğine de bambaşka renkler kattı. Hayata bakış açısı değişti. Yaşamı boyunca kendisini hep geliştirmeyi hedefledi. Alıştığı şeylerin rahatlığına kapılmaktansa, kendisini geliştirecek yeni deneyimler yaşamayı seçti. Gelişmenin yolunun, zorlanmaktan geçtiği gerçeği ise onu hiç korkutmadı. Paris’le vedalaşarak, Londra’da yeni heyecanlara yelken açtı. O henüz hayatın başında olmasına rağmen pek çok başarı elde etmiş; Londra gibi dünyanın finans merkezi olan bir kentte var olmayı başarmış genç bir iş kadını. Başarı onun yaşam amacı olsa da yine de onun için tek başına yeterli değil.
Üniversiteyi Paris’te okudunuz. Neden Paris’i seçtiniz?
Liseyi Saint Michel Fransiz Lisesi’nde okudum. Her yıl, yaz tatilinde pratik yapmak için Fransa’ya giderdim. Paris’i ilk gördüğümde hissettiğim duygu, “Ben kesinlikle burada yaşamalıyım” olmuştu. Aslında hedefim sadece Paris değildi. Dünyanın en köklü ve en saygın üniversitelerinden biri olan Sorbonne Üniversitesi’ni hedeflemiştim. Hayatımdaki gurur kaynağımdır Sorbonne’lu olmak. Sorbonne Üniversitesi’nin yaşamıma, kimliğime kattığı değerleri anlatmaya kelimeler yetmez!
Paris’ten sonra ikinci durağınız Londra’ydı. Yaşamak, hayatınızı kurmak için neden Londra’yı seçtiniz?
Frankofon olmak kişiliğime ve hayatıma çok şey kattı ama bunun ötesine geçmek ve global bir insan olmak istiyordum. Bu nedenle yüksek lisansımı Amerika’da ya da İngiltere’de yapmayı düşünüyordum. Londra bana daha cazip geldi. Avrupa kültürüyle büyümemin de bu kararımda etkisi oldu sanırım.
Bugün birçok kişi yurt dışına, özellikle de İngiltere’ye yerleşmeyi istiyor. Ancak elbette ki bu konuda kafalarda birçok soru işareti de var…
Kafalarda çok soru olması normal. Hiç bilmediğiniz bir dünyada yeni bir hayata başlamak hiç kolay değil. Hele ki çok fazla prosedürün olduğu İngiltere gibi bir ülkede… İngiltere, yasaları her şeyin üzerinde tutan bir ülke, formaliteleri de çok fazla. Ancak yolu, yöntemi bilirseniz her şey kolaylaşıyor. Bence en önemlisi size doğru yolu gösterecek, doğru insanları bulmanız. Bunları bulduğunuzda yapmanız gerekenler çok netleşiyor.
Sanırım sizin danışmanlık şirketiniz de tam bu noktada önem kazanıyor…
Evet. Benim ‘Asria Strategy’ adında bir danışmanlık şirketim var. Özellikle Türkiye’den gelen kişilerin ya da şirketlerin iş geliştirme ihtiyaçlarına yönelik hizmet veriyoruz. Örneğin; Londra’da iş kurmak istiyorsunuz ama bunun için bir partnere ihtiyacınız var. Sizi ihtiyacınıza cevap verecek bir partnerle bir araya getiriyoruz. Ya da Türkiye’de önemli bir şirket, yurt dışında büyük bir proje gerçekleştirmek istiyor. Ancak desteğe de ihtiyacı var, biz bu şirkete yatırımcı buluyoruz. Mesela ürünlerini İngiltere piyasasına sokmak isteyen bir üretici firma için, ürünlerini satabileceği mecralar buluyoruz. Türk markalarının İngiliz perakendesindeki yerini hem konumlandırmaya, hem de İngiltere’deki tüketim alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak bu markaların İngiltere’de de tanınmalarına, bilinir olmalarına yardımcı oluyoruz. Nitekim İngiltere’deki müşteri alışkanlıkları Türkiye’ye göre farklılıklar gösteriyor.
Proje odaklı çalışıyorsunuz sanırım?
Asria Strategy olarak bir fikrin oluşmasından bir ürün veya hizmet olarak hayata geçmesine kadar, bu sürecin her aşamasında müşterilerimize gerekli desteği veriyoruz diyebilirim. Proje için uygun fon mekanizmasının, uygun partnerlerin bulunması kadar, projenin idari ve mali yönetiminde de deneyimli ekibimizle hizmet veriyoruz. Ayrıca içinde bulunduğumuz çağın en önemli enstrümanı network. Özetle Asria Strategy olarak, Londra’da yatırım yapmak ya da iş kurmak isteyenlere sahip olduğumuz network’ü kullanarak danışmanlık hizmeti veriyoruz.
Peki, bu kadar genç yaşınızda, bu kadar güçlü bir network’ü nasıl sağladınız ve işinizi nasıl bu kadar başarılı bir şekilde geliştirdiniz?
Londra’ya geldiğimde Türkiye’nin çok yakından tanıdığı ünlü iş adamı Mehmet Kurt’la çalışma fırsatı buldum. Onu tanımak, onunla çalışmak benim hayatımda dönüm noktası oldu. İş dünyasıyla ilgili ondan o kadar çok şey öğrendim ki… İş dünyasının yazılı olmayan kurallarını, büyük düşünmeyi, olaylara farklı yönden bakmayı… Bütün bu öğrendiklerim benim gibi henüz yolun başında olan genç bir insan için çok değerliydi. Onun sayesinde çok geniş bir network’üm oldu. Kraliçe Elizabeth ve Prenses Anne’yle bile tanışma fırsatı buldum diyebilirim. Diğer yandan İngiliz hükümetinin halkla ilişkiler çalışmalarını yürüten, aynı zamanda İngiltere’nin en iddialı firmalarına stratejik management hizmeti veren önemli bir firma ile çalışmak bana hem tecrübe, hem de hatırı sayılır network olanakları sağladı.
Biraz da Londra’da sosyal yaşamdan bahsedelim. Londra neler vadediyor bu şehirde yaşayanlara?
Londra sosyal yaşam konusunda çok renkli bir yer. Müzeler, galeriler, konserler ve tiyatroların çeşitliliği dışında herkesin ilgi alanına göre sosyalleşebileceği çok fazla etkinlik var. Burada sosyal yaşam, iş yaşamının da vazgeçilmez bir parçası. Yeni tanıştığınız biriyle, hemen iş konuşabiliyor ve ertesi gün kendinizi toplantı masasında yeni bir projeyi tartışırken bulabiliyorsunuz. Galiba Londra’da beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri de bu. Dikkat ettiğim şey ise sosyalleşirken tanıştığım kişilerin güvenilir bir kaynak veya kişilerden geliyor olması. Özellikle Londra gibi çok kozmopolit bir şehirde bu tahmin edemeyeceğiniz kadar önemli. Buna dikkat etmezseniz, kendini milyarder bir Arap gibi pazarlayan dolandırıcılarla karşılaşmanız işten bile değil.
Yaptığınız işi seviyor musunuz?
Tabii ki… Çünkü işim gereği çok farklı işler ve projelerle karşılaşıyorum. En önemlisi de ihtiyaçlara çözüm bulmak. İnsanların yaşamlarına bu vesileyle dokunmak beni mutlu ediyor. Örneğin, geçtiğimiz günlerde çok değer verdiğim İngiliz bir dostumun projesine yatırımcı buldum. Bahsettiğim dostumun çok emek verdiği harika bir inşaat projesi ve bir de partneri vardı. Bu projeyi gerçekleştirmek için kredi bile bulmuştu. Ancak pandemi nedeniyle partneri onu yarı yolda bırakınca bir anda ortada kaldı. Zamanla yarışıyordu. Bir hafta içinde ona bir partner, projesine bir yatırımcı bulduk. Arkadaşımın yüzündeki mutluluk ve hissettiği huzur, inanın benim için paradan çok daha değerliydi.
Paris ve Londra’da yaşadıktan sonra damak zevkiniz kadar giyim zevkiniz de gelişmiştir. Modayla aranız nasıl?
Modanın gücünü biraz geç keşfedenlerdenim. Hep güzel giyindiğimi söylerlerdi ama modanın benim için ifade ettikleri zamanla değişti. İnsanın giydikleri, karakterini, duruşunu yansıtıyor. Modayı nasıl kullandığıma gelince bu tamamen o günkü moduma göre değişiyor. Moda nasıl olursa olsun sürekli aynı gözükmekten kaçınmaya çalışıyorum. Ve ruhumun rüzgârına göre hareket ediyorum diyebilirim.
En son okuduğunuz kitap nedir?
Daha çok kişisel gelişim kitapları okumayı seviyorum. En son okuduğum kitaplardan biri ‘Nunchi’nin Gücü’. İşgallerle dolu tarihine rağmen teknoloji devi bir ülke olarak, sıfırdan zirveye çıkan Korelilere özgü bir teknik, bir çeşit felsefe bu… Gözlem ve sezgiler yoluyla insanların duygu durumunu anlama ve buna göre strateji oluşturma sanatı. Nunchi felsefesi kriz anlarında bir olaya birçok farklı açıdan bakmanızı sağlarken daha nazik bir insan olmanıza da yardımcı oluyor. Ben iş dünyasında bu felsefenin bana çok fayda sağladığını deneyimledim.
Londra’da en favori mekânınız?
Pandemi sırasında bile insanları güvende eğlendirmeyi başaran, Berkeley Meydanı’nda bulunan Annabel’s isimli gece kulübü.
Bu ay için ajandanızda neler var?
Yeni aldığım online bir ders üzerine çalışmak, lockdown kalkınca arkadaşlarımla vakit geçirmek ve doğum günümü planlamak.
Sizi siz yapan özellikleriniz neler? Yakın çevrenize sorsak, sizi bize nasıl anlatırlar?
İnsanın kendini tanımlaması çok zor. Ama yakın çevremin gözüyle bu soruya cevap verirsem; dürüstlüğüm sanırım en önemli özelliğim. Hem iş, hem özel hayatımda en önemsediğim şey dürüst ve net olmak. Bunun dışında hedef odaklı olmam bence beni ben yapan özelliklerden bir diğeri. Hayatın sıradanlaşmasından rahatsızlık duyuyorum. Sürekli yeni bir şeyler olmalı, kendimi geliştireceğim, öğrenebileceğim, kendime yeni şeyler katabileceğim ve yeni şeyler keşfedeceğim bir şeyler…
Seyahatlerle aranız nasıl?
Seyahatler benim olmazsa olmazım diyebilirim. Kendimi seyahatlerle geliştirdiğimi düşünüyorum. Liseye başladığımdan beri seyahat etmek benim hayatımın önemli parçası oldu.
Çok yönlü bir insansınız, bir yandan iş hayatı, bir yandan sosyal ve kültürel hayat… Sporla aranız nasıl?
Güne erken saatlerde yoga ve meditasyonla başlıyorum. Zaman zaman nefes egzersizleri yapıyorum. Diğer yandan golf oynamayı çok seviyorum. Bu aralar pandemi nedeniyle ailece çiftlikteyiz. Ben de bu dönemde at binme konusunda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bir de sörf yapmanın tutkularımdan biri olduğunu söyleyebilirim. Çok yönlülük aslında beni ben yapan şey. Ben aynı rutinde devam edemiyorum hayatıma, enerjim düşüyor. Ne kadar çok şey katabilirsem günüme o kadar mutlu oluyorum. Bu yüzden hayatımda hep beni heyecanlandıracak yeni bir şeylerin olması şart.
Golf, nedense parayı yöneten kesimin sporu olarak kabul ediliyor. Siz de böyle düşünüyor musunuz?
İş insanlarının en çok ilgilendiği sporlardan biri olduğu doğru… Özellikle iş ilişkilerini geliştirmek için bir araç olduğu da söylenebilir. Ben golf oynamaya, Paris’te üniversite yıllarında öğrenciyken başlamıştım ve büyük keyif aldım. Sonrasında da vazgeçemediğim bir spor dalı oldu. İngiltere’de de devam ettim. Benim açımdan bakıldığında doğanın içinde olmak, hayatın stresinden uzaklaşmak ve tamamen oyuna yoğunlaşmak çok rahatlatıcı. Bence herkesin kendi kimliğini ortaya koyduğu sporlar olmalı. Benim kimliğimi tanımlayan sporların başında golf ve sörfün geldiğini söyleyebilirim.
Son olarak Asria Strategy olarak hedefleriniz neler?
Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılan yeni bir dönemdeyiz. Siber fiziksel sistemlerin geliştirilmeye başlandığı, ‘Yapay Zekâ’yla iş yapış şekillerimizin değiştiği bir dönem bu. Dijital dünya göz alıcı gelişimine devam ederken, hayatımız da teknoloji ekseninde dönüyor. Çok yakın bir zamanda bu teknoloji evrimi, ekonomik evrime yol açacak ve iş dünyasında taşlar yerinden oynayacak. Yeni bir dünya düzeni hayatımıza hâkim olacak. Biz de Asria Strategy olarak zamanın ruhunu hissederek, büyük bir heyecanla bu yeni dünyanın iş yapış şekline uyum sağlamaya ve sunduğu fırsatları yakalamaya çalışıyoruz. Hedeflerimizi, planlarımızı bu yeni dünya düzenine göre hazırlıyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu dijital dünyaya uyum sağlayanlar yepyeni ufuklara yelken açabilecekler. Diğer yandan ilgi duyduğumuz bazı teknoloji start-up’ları için projeler ve yatırım olanaklarını değerlendirmek, çağın getirdiği yeni trendler ile medya stratejilerini güçlendirmek ve ürün çeşitliliğini artırmaya yönelik çalışmalar yapmak istiyoruz. 2021 hepimiz için çok önemli bir yıl olacak. Covid-19’in piyasalara etkilerini iyi analiz etmemiz gerek. Pandeminin getireceği değişim sürecini de hesaplayarak, özellikle yeni yıl için hedeflerimizi yeniden şekillendiriyoruz. Hedefimiz müşterilerimizle birlikte zor dönemlerden güçlenerek çıkmak, yeni dünya düzeninin getireceği fırsatlardan maksimum oranda faydalanmak.