Bir kadın olarak erkeklerin beni arzulaması için neye ihtiyaçları olduğunu nereden bilebilirim? Seks sembolü olarak anılıyor olabilirim. Ama 50 yaşıma geldiğimde hakkımda aynı şeyi düşüneceklerini hiç sanmıyorum.” bu sözler dünya tarihinin hâlâ en güzel kadınlarından biri olarak gösterilen Marilyn Monroe’ya ait. Birçok kişi belki onun hiç yaşlanmayacağını, yaşlansa da cazibesinden hiçbir şey kaybetmeyeceğini düşünüyor olabilir. Ancak bu Monroe’yu ‘günün birinde arzu edilmeyeceği’ fikrinden alıkoymaz. Tıpkı dünyanın dört bir yanında cinsel hayatlarını, dolayısıyla sosyal yaşamlarını mutlu kılmanın yolunu ararken her daim çekici olmanın hayalini kuran diğer kadınlar gibi… Oysa cinsel hayatın çetrefilli yollarında seks her daim mükemmel değildir! Monotonluk, çiftlerin libidolarının senkronize olamaması, karşı tarafın arzularını tam anlamıyla çözümleyememek, cinsel isteksizlik gibi nedenler seks hayatını umutsuzluğun pençesine sürükleyebilir. Seksin şehvetli topraklarına giden yolda, adımlar doğal bir içgüdüyle atılsa da cinsellikte sonradan öğrenilecek çok şey var…
BAŞTAN ÇIKARANLAR LİSTESİ
Cinsel Sağlık Uzmanı Doktor Ece Hattat uzun ilişkilerde ve ilerleyen yaşla birlikte cinsel ilişki sıklığının düştüğünü söylüyor ve ekliyor; “Seks zamanla rutinleşebiliyor. Bu nedenle hem ilişkiye hem de cinselliğe dönem dönem oksijen maskesi takmak çiftleri tekrar ateşliyor.” Cinsel hayatında tatminsizlik yaşayan ve orgazmın yakınından bile geçmeyen kadınlar için ilaç sektörü tarafından her yıl piyasaya yeni bir ‘pembe viagra’ sürülüyor. Hatta geçtiğimiz ay Prof. Dr. Mehmet Öz’ün programında menopoz sonrası orgazm olamayan kadınların, vajinal kuruluk yaşayanların ve seks sırasında acı duyan kadınlar için tanıtılan FDA onaylı Osphena adlı pembe viagra tanıtılmıştı. Bu haplar kadınların cinsel hayatını kurtaracak mı bilinmez… Şimdilik pek çok kadın pembe viagradan uzak durup cinsel hayatı doğal yollardan stimüle etmeyi tercih ediyor. Marie Claire okuyucularına yaptığımız anketin ışığında cinsel hayatı canlandıran gerçekleri irdeliyoruz…
Fiziksel görünümün mutlu seks hayatına katkıları yadsınamaz. Belki bu yüzden kadınlar seks sırasında nasıl göründüğünü sorgulamadan edemez. Bunun nedenini iki farklı cinsin beyin yapısını incelediğinizde görmek dahi mümkün. Öyle ki yapılan araştırmalar erkeklerin daha görsel, kadınların daha işitsel uyarıldığı gösteriyor. Bu nedenle kadınlar seks sırasında partnerlerinin sözel iletişimini arzu edebiliyor. Dr. Ece Hattat kadınların vücut imajını çok önemsediğini, kendilerini güzel ve çekici hissetmenin değişik yollarını denediklerini söylüyor ve ekliyor; “Kadınların gösterdiği özen partnerlerini de memnun eder. Ancak konuyu saplantıya dönüştürmemek gerekiyor. Yapılan çalışmalar kadınların yüzde 30-50’sinde vücut, kilo veya görünüşle ilgili bir tatminsizlik olduğunu gösterdi. Üstelik bu tatminsizlik masum bir sorun olmaktan çıkıp daha ciddi vücut imajı problemlerine yol açabiliyor. Yani vücuda gösterilen özen cinsel hayatı canlandırmak yerine baltalıyor.”
Cinsellik sırasında hoşlanılan veya hoşlanılmayan davranışların kişiden kişiye değiştiğini söyleyebiliriz. Yine de Marie Claire okuyucu anketi sayesinde ortak bir kanı oluşturarak ‘sekste baştan çıkaranlar’ tablosunu çizmek mümkün… Anketimize katılan okuyucuların yüzde 67.5’i partnerinin haşin olmasını ve açık seçik konuşmasını tercih ediyor. Romantik ve duygusal davranmasını isteyenlerse Marie Claire anketini cevaplayan okuyucularının yalnızca yüzde 30’luk bir kesimini oluşturuyor. Kadınlar kendi vücut imajlarını düşünedursun erkek bedeninin çeşitleri uzuvları onları seksin kapsama alanına davet etmeye yetiyor. Öyle ki Marie Claire anketine katılan ve yaşları 18-39 yaş arasında değişen kadınların büyük çoğunluğu karşı cinsin en çok dudaklarından etkilendiğini söylüyor. Kol ve karın kasları ise seksi stimüle eden diğer sihirli güçler! Aynı yaş grubundaki kadınlar erkekleri iç çamaşırlarıyla gördüğünde daha çok tahrik olduğunu belirtirken yaşları 40-50 arasında değişenlerse kıyafetleri önemsemiyor. Kıyafetler her ne kadar sekste fazlalık gibi görülse de takım elbise ya da eskimiş bir deri ceket de erkekleri Aşk Tanrısı’na dönüştürebiliyor. 18-28 yaş arası kadınların sakal ve bıyığı, 29-39 yaşındakilerin de tüysüzlüğü çekici bulması fiziksel beğenilerin zaman içinde evrim geçirdiğini gözler önüne seriyor…
MUTLU SEKSİN İZİNDE
Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin yaptığı araştırmalara göre Türk kadınlarının yaklaşık yüzde 80’i cinselliğin hayatlarında önemli bir yer kapladığını söylüyor. Ancak kadınların yüzde 96’sına göre partnerlerinin tatmin olması çok daha önemli! Araştırmanın sonucunu değerlendiren Dr. Ece Hattat bunda kültürel faktörlerin, ailesel ve sosyal mesajların etkisi olduğunu söylüyor ve devam ediyor; “Bu yüzden cinsel keyif yönünden pek çok kadın arzularını ifade edemiyor. Bir başka nokta da cinsel sorunların kadınları seksten soğutması… Cinsel hayatından mutsuz olan bir kadın zamanla cinselliği daha az arzu ediyor.” Yapılan çalışmalar
cinsel hayatta tatminsizlik yaşamanın birçok kadının ortak problemi olduğunu doğruluyor. Öyle ki Türkiye’de her 10 kadından dokuzu cinsel hayatından memnun değil! Cinsel ağrı ve vajinismus oranları ise hayli yüksek… Dünya üzerindeki kadınlara baktığımızdaysa durum farksız: her iki kadından biri zevk çığlıkları atamıyor. Peki, günümüzde kadınlar neden cinsel uyarılma ya da orgazm problemi yaşıyor? Dr. Ece Hattat sorunların altında yaş, doğum, emzirme, menopozla değişen hormonlar, hastalık gibi biyolojik faktörlerin yattığı söylüyor. Ayrıca psikolojik ve sosyal nedenlerin de cinsel hayatı etkilediğini belirtiyor: “Örneğin hayat stresleri, aile sorumlulukları, ilişki çatışmaları da cinsel hayatınızda problem yaratabilir. Bir ya da birden fazla nedenle cinsel sorun yaşayan, cinsellikte beklediği mutluluğu yakalayamayan kadınlar seks hayatına git gide daha az önem veriyor. Hatta seksten kaçıyor…” Marie Claire’in seks anketine katılan kadın okuyucuların yalnızca yüzde 46’sı karşılarına yalnızca öyle bir ayrıntı çıktığında seksi düşündüğünü söylüyor. Bunun yanında testosteron hormonunun etkisiyle 20-30 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 85’i günde pek çok kez seksi düşünüyor. Erkek beyninin seks merkezi, kadınınkine göre neredeyse iki kat daha büyük! Bu yüzden kadınların çoğu günde yalnızca bir kez, yumurtalama zamanlarında da maksimum üç-dört kez seksle ilgili düşüncelere dalıyor.
Seksten kaçan kadınların büyük çoğunluğu ise ne yazık ki yolunda gitmeyen seks hayatları karşısında sessiz kalmayı yeğliyor. Marie Claire’in anketine katılan kadınların büyük çoğunluğu cinsel hayatlarının yoluna girmesi için çaba göstereceğini söylüyor. Seksi görev gibi görenlerse çareyi mastürbasyon yapmakta buluyor… Cinsel hayat rutine dönüştüğündeyse görev gibi algılanması kaçınılmaz oluyor. Cinselliği rutinden çıkarmanın ilk yolunun partnerinizle konuşmak olduğunu söylüyor Dr. Ece Hattat; “Cinselliğin geliştirilebileceğini, iyileştirilebileceğini ve canlandırılabileceğini unutmamak gerekiyor. Elbette bunun için çaba sarf edip zaman harcamalısınız. Örneğin birçok kadının orgazma ulaşması için en az 15 dakika geçmesi gerek. Ayrıca sekse iyi bir hazırlık yaptıktan sonra duygusal yakınlık, rahatlık gibi etkenler devreye giriyor. Cinsel istek ve uyarılmayı yöneten hormonların dengesizliği, cinsel hislerin azlığı, eşin erken boşalması ya da sertleşme problemi seksi tatsız kılabiliyor.” Elbette konsantrasyon problemleri de seks hayatını verimsizleştiren nedenler arasında ilk sıralarda. Kadınların aklını kurcalayan ve sonu gelmez sorularsa orgazma açılan kapıları birbiri ardına kapatıyor… “Çocuğa ses gider mi”, “Yarın toplantım iyi geçecek mi?”, “Acaba vücudum iyi görünüyor mu?”, “Bu sefer orgazm olabilecek miyim?”, “Şu an hiçbir şey hissetmiyorum!” gibi düşüncelerle seks bir anda odak noktasından çıkıveriyor. Hattat tüm bu sorunları çözdüğünüz noktada cinselliği ateşlemek için büyük bir adım attığınızı belirtiyor ve şöyle ekliyor; “Bu sayede yalnızca hafif bir müzik, farklı seks uyaranları, birlikte yatakta vakit geçirilmesi dahi seksi canlandırmak için yeterli olabiliyor.” E.L James’in Grinin Elli Tonu üçlemesinin aylarca en çok satanlar listesinde kalmasının da belli ki bir sebebi var… Zira Marie Claire okuyucularının seks hayatlarını stimüle etmek için başvurduğu yöntemlerin başında erotik kitap okumak ya da müstehcen film izlemek geliyor. Türk kadınlarının seks oyuncaklarıyla olan ilişkisiyse erkeklere oranla çok daha mesafeli… Ankete katılan okuyucuların yalnızca yüzde sekizi cinsel hayatı ateşlemek için seks oyuncaklarını tercih ediyor. Orgazm taklidi yapmak yerine hazzın doruklarına yaklaşmak için hayata geçirilen yatak odası fantezilerine gelince… Kadınların yüzde 41’i tehlikeli fantezilerden uzak duruyor. ‘Kötü kız’ imajının altında yatan suçluluk hissi, birçok kadının utanmasına neden oluyor çünkü. Oysa erkeklerin bu tür yaramazlıklarla kolayca uyarıldığını unutmamak gerekiyor.
Biz kadınlar için seks sırasında yaşananlar kadar birlikteliğin öncesi ve sonrasındaki davranışlar da önemlidir. Tatlı sözler, sıcak yakınlaşmalar ve küçük dokunuşlarla başlayan bir ön sevişme, seks sırasında uyarıcı davranışlar ve sona erdiğinde yakın temas hazzı doruk noktasına ulaştırıyor. Böylece tam anlamıyla tatminkâr bir seksin kapıları açılıyor. Zira tüm dünyada kadınlar sekste bağ kurmayı hedefliyor! “Cinsel birliktelikten keyif alan bir kadının vücudunda yüksek oranda oksitosin yani bağlılık hormonu salgılanıyor.” diyor Ece Hattat ve sözlerine şöyle devam ediyor; “Bu nedenle bir kadın cinsellik birliktelik sonrasında partnerine sarılmak, romantik sözler duymak istiyor. Seks süresince erkek vücudunda testosteron daha yoğun salgılanıyor. Seksin ardından uyumak ya da televizyon izlemek isteyen bir erkeğin bu davranışının karşısında kadınlar çoğu zaman alınganlık yapabiliyor.” Tene duyulan arzu insanoğlunun kuşkusuz en doğal eğilimlerinden biri… Seksi bu arzuyla başlatıp romantizmin masalsı sularına teslim etmekse zor ama imkânsız değil! Sonuçta hepimizin amacı sahte orgazm çığlıkları atmak yerine gerçek hazzın doruk noktasına ulaşmak. Tıpkı Jim Morrison’ın işaret ettiği gibi: “Seks yalanla doludur. Cinsel hayatınızı kulaktan dolma bilgilerle iyileştirmeye çalışırsınız ve çoğu zaman numara yapmak zorunda kalırsınız ama vücut dili her zaman gerçeği söyler.” •