Efsanelere, hikâyelere, romanlara, şiirlere, en güzel bestelere ilham veren, uğrunda servetlerin, şöhretlerin feda edildiği, acı çektiren, tımarhaneye düşüren, intihara sürükleyen “aşk,” hiç kuşku yok ki dünyanın en tatlı mutluluğuyla en derin acısından yaratılmıştır. Cennetle cehennem arasında bir yerlerde duran bu duygu aklın en soylu zaafıdır. Bu yüzden ki insanın yaşayabileceği bu olağanüstü deneyimi anlatabilmek için yeryüzünde var olan diller çaresiz kalır.
Avını sinsice kollayıp beklemediği bir anda yakalayan, ağına düşürdükten sonra söz hakkı tanımayan bir zorbadır “aşk.” Dayanılması güç bir maraz, üzüntü veren bir dert, vazgeçilmez bir illettir. Şefkatiyle büyüleyip kör eden, tutkusuyla Mecnun’a çevirip yolundan eden, şehvetiyle baştan çıkarıp haz bahçelerinden şeytan dağına sürükleyen heyecan, coşku, duygu kasırgasıdır.
Gençliği seven, güzelliği arayan, kelebekler gibi kanat çırpıp çiçekten çiçeğe konan “aşk” neşe pınarıdır, mutluluk nedenidir. Herkes bir şekilde aşka boyun eğmek zorundadır, çünkü aşktan daha tatlı bir memba, daha tesirli bir deva yoktur. Aşk tüm hazların üstündedir ve bu hazlarla arzulara onların üstünde olduğu için hükmetmektedir. Hükümran olan bu hazzın gözü karadır. Savaş Tanrısı Ares bile, “aşk”la, yani Eros’la boy ölçüşemez. Ares, “aşk”ı yenemez, tam tersine aşk, Ares’i yener. Anlatılanlara bakılırsa bunu Afrodit’in “aşk”ı başarmıştır.
Aşk ve Güzellik Tanrıçası’dır Afrodit; sevgiyi, sevişmeyi simgeler. Denizin köpüklü dalgalarından doğduğu için onun adını Afrodit koymuşlardır tanrılarla insanlar. Tanrılara doğru yürümeye başladığında, arkasından geldi aşkın, seksin, şehvetin kölesi Eros ve arzunun, isteğin sembolü Himeros. Afrodit’in tanrılığının payı buydu işte. İnsanlarla tanrıların gülmeleri ve oynaşmaları, sevmenin ve sevişmenin büyüsü hep ondan kaynaklandı.
Kim karşı koyabilir aşka, cepheler bozar savaşta, parayı pulu derbeder savurur, talan eder sonra gül yanağında bir genç kızın uykusuz gecelerini. Uçsuz bucaksız denizler, dağlar ona dar gelir, vahşi hayvan inleri aşkın uğrağıdır. Ölümlü ya da ölümsüz, ağına düşenin işi bitiktir, tadan bilir, aşkın bir adı deliliktir. En doğru kişilerin bile çeler aklını, sokar günaha. Ey gönüllerin sultanı eşsiz Afrodit, kim baş eder seninle, sevenler oyuncak elinde.
Kim kaçabilir oklarından Eros’un, kim karşı koyabilir Eros’a? Kim baş edebilir Afrodit’le, onun güzelliğiyle, cilvesiyle? Kendisi alabildiğine özgürken, dilediğinin gönlüne dilediği zaman girip dilediği zaman çıkarken kim kurtulabilir “aşk”ın esaretinden?